1980 yılından sonra ülke liberalizm dalgası ile kapitalizmin pençesine düşmektedir. Adına serbest ekonomi deniliyor. Çoğu insan serbest kelimesi ile kendisinin de özgür olacağı algısı oluşmaktadır. Özgürlük; başta düşüncede olmak üzere, mali özgürlüğü de kapsar. Fabrikada veya herhangi bir iş yerinde çalışan emekçi ise mali bakımdan özgürlüğü bulunama. Çünkü kapitalizm, her türlü girdiden patronun adına artı değer üretmesini esas tutar. Çalışanın kişiliği, bilgisi, üniversite okumuş olmasının da önemi yoktur. Ne kadar artı değer üreteceği önemsenir.

Kapitalizm kendi kültürünü yaratır. Değer kavramları para kazanmaya yöneliktir. Ahlak kavramlarını önemsemez. Akrabalık dostluk gibi değerlidir.

Kapitalizm, maddi değerler haricindeki manevi değerleri işe karıştırmaz. Acımak, insaf ağıza alınmayacak kurallardır.

Devletin edindiği, daha sonra iktidarlar tarafından hantallaştırılan müesseselerinin satılması ile işe başlandı. Önce Sümerbank ile başlayan özelleştirme furyası. Daha sonra PTT, demir çelik, şeker vb. Son günlerde ise TÜRKSAT görücüye çıkmış. Bu işin adı nedir?  Ver kurtul mu?

Aziz milletimizin yılladır biriktirdiği değerler, kişi ve zümrelere kazanım oluyor. Demek ki hala satılacak yer ve kuruluşlar nadiren duruyor. Mesela orman alanlarımızın hainlerce yakılması. Villa yapıp yüksek kar sağlamak için canım ormanların yakılması. Buna üzülmeyen insan değil zaten. Ormana sadece meta gözü ile bakandan kuşkulanmak lazım. Sadece insan değil, bütün canlılara zararlı olandır. Hangi sistem olursa olsun vatanın güzelliğini, geleceğini önemser. Geleceğini yok etmez. Hükümetler orman arazisine bina yaptırmazlar.

Ülke ekonomisinin bozulması; herkesi üzüyor. Sadece düşmanları sevindirir. Düşmanlar köleleştirmek için batmamızı sağlamaya da çalışırlar.

Ülkemiz şu an güneydoğuda zor olan şartlarda savaşıyor.