Toplumsal ve ekonomik gelişmeler göçlerin köyden kente doğru hızla akmasına neden olmaktadır. Antalya, turizmin başkenti olarak bu yoğun göç dalgasından nasibini fazlasıyla almaktadır. Aşırı göçün toplumsal olarak yarattığı birçok sorun vardır. İşsizlik, çarpık yapılaşma, köy kültürü ve kentsel değerlerin farklılığı, yoksulluk, toplumsal olarak sınıflar arası uçurumlar vb yanında uyuşturucu ve madde kullanımı da kent ile anılan bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır.

            Antalya’da madde kullanımı biyo-psiko-sosyal-ekonomik bir sorun olarak başta çocuklar ve gençler olmak üzere önemli sayıda insanı tehdit etmektedir.

            Emniyet Müdürlüğünce yapılan değerlendirmede uyuşturucu maddeler yasadışı yollardan ilimize girmekte, bunu önleme konusunda yapılan operasyonların artmasına rağmen kesin bir çözüm bulunamadığı saptanmıştır. Küresel bir sorun olan uyuşturucu madde üretimi ve satışı konusunda yapılan polisiye tedbirlerin yetersiz kaldığı ortadadır

            Dünya konjonktüründe ilk üç sırayı paylaşan hastalıklar şöyle sıralanmıştır: Kalp hastalıkları, kanser ve uyuşturucu bağımlılığı. İlimiz ölçeğinde de bağımlılık önemli bir sağlık sorunu olarak karşımızda durmaktadır.

            Konu ile ilgili olarak çalışan uzmanlar tıbbi tedavi ve bunu takiben sosyal rehabilitasyon veren merkez sayısının yetersizliğini kabul etmekte ve varılan ortak kanaat neticesinde tedavi ve rehabilitasyon merkezlerinin çoğaltılarak ulaşılabilir ve erişilebilirliğinin sağlanması konusunda hemfikir olmuşlardır.

Sonuç olarak

Uyuşturucu kullanımı bireysel bir sorun değildir. Aynı zamanda toplumsal bir sorundur. Ailelerin, çocuğunun madde kullandığını ancak bağımlı olduğu dönemde öğrenebildiği gerçeği göz önüne alınırsa, özellikle riskli bölgelerde ve toplumsal gruplarda aile ve gençlere yönelik önleyici, tedavi edici ve rehabilite edici çalışmaların yapılması son derece gereklidir. 

Uyuşturucu madde kullanan herkes bağımlı hale gelebilir. Bu maddeler bağımlılık yapabilen maddelerdir. Bu nedenle “ben kontrol edebilirim” veya “ben bağımlı olmam” demek doğru değildir. Bu konuda halk arasında yaygın olan önyargı ve yanlış inanışlar üzerinde durmak gerekiyor. Buradan hareketle halk önderleri, cami imamları halkı doğru bilinçlendirmede yaşam koçluğu yapabilirler. Bilinçlendirmeye yönelik örgün ve yaygın eğitim programları artırılmalıdır.

Madde kullanan çocuğu olan aileler sorunla baş etmeleri konusunda desteklenmeli ve güçlendirilmelidir. Madde kullanımının nedenleri, hangi maddenin ne tür fizyolojik, duygusal, sosyal etkilerinin olduğu, madde kullanımı durumunda gereksinilen acil müdahale yöntemleri ve tedavi kurumları konusunda uzmanlarla toplantılar düzenlenmeli, aileler iletişimi kolaylaştırmada kullanabilecekleri yaklaşımlar konusunda bilgilendirilmelidir.

Madde kullanan çocuk ve diğer çocuklar için mevcut durumlarına uygun eğitim ve sosyal destekler sağlanarak toplum kaynaklarının kullanımına yönlendirme yapılmalıdır. 

Konuyla ilgili anket çalışmalarının yapılması, araştırmalar için kaynak ve bütçe oluşturulmalıdır.

Aile hekimlerinin bilgilendirilmesi ve mahalle sokak düzeyindeki hizmetlerle toplumun her kesimine ulaşılmalıdır. 

Bağımlıların kolayca ulaşabileceği danışma ve tedavi merkezlerinin sayısının arttırılması, uzman personel yetiştirilmesi, iş riski dikkate alınarak ekonomik olarak cazip hale getirilmelidir.

Madde bağımlılığına yönelik toplu hizmet veren kurumlar, okullar, oteller, işyerleri için eğitim komisyonu oluşturulması, kamu spotları ve broşürler hazırlanması, okullardaki rehber öğretmenlerin bilgilendirilmesi sağlanmalıdır.

Madde bağımlılığı konusunda özel rehabilitasyon merkezlerinin açılabilmesi için bu konu ile ilgili çalışmalar yapılması Ticaret ve Sanayi Odaları ve iş adamlarının bu konuya dikkatinin çekilmesi, konu ile ilgili yasal düzenlemeler yapılabilmesi için öneri raporlarının ilgili yerlere gönderilmesi gerekmektedir.

Yerel yönetimler tarafından çocuklar ve gençlerin boş zamanlarını değerlendirmeleri konularında ihtiyaç duyacakları alt yapıları oluşturmaları. Yeterli sayıda semt spor ve oyun kompleksleri, sosyal ve kültürel merkezler çoğaltılmalıdır.

Turizm kenti olan Antalya’da eğlence merkezleri ve otellerin sıkı denetlenmesi gerekmektedir. Zira uyuşturucu maddeler bu mekânlarda eğlencenin bir parçası olarak tüketilmektedir.

Uyuşturucu ve madde bağımlılığının tedavisinde tıbbi ve sosyal rehabilitasyon merkezleri yetersizdir. Kent nüfusu ve bağımlı sayısı, cinsiyeti, yaş dağılımları dikkate alınarak yeterli sayıda tedavi ve sosyal rehabilitasyon merkezi açılmalı ve yatak kapasiteleri arttırılmalıdır.