27.07.2018 tarihinde feceden abimiz, meslektaş büyüğümüz Hıfzı Yetkin bir paylaşımda bulundu. Deneyim ve düşüncelerini açık yüreklilikle paylaştı. Aydın insan düşündüklerini de yazan insandır. Bu bakımdan kutluyorum Hıfzı Yetkin üstadı.

Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Milli Eğitim’de çalışmış, milli eğitimi, müfredatı öğretmenliği bilen, diğer çalışanları bilen, sorunlarını anlayan, okulları tanıyan, eğitimin sosyolojisini bilen, birleştirilmiş sınıfların, taşımalı eğitimin özelliklerini bilen kaç bakanımız oldu? Bir elin parmaklarından az. Bu işaret ettiğimiz Bakanlar görevleri sırasında, çok olumlu işler mi yaptılar? Hayır. Örneğin Mustafa Üstündağ, Öğretmen Okullarını tepeden inme kapatıp, Öğretmen liselerine dönüştürdü. Fakir fukaranın zeki olan çocuklarının bastırılmasına neden oldu. Sahi bu olayın detaylı öyküsünü bilen var mı? Olayın iç yüzünü bilmiyorum. Var olanı geliştirmek yerine, “ben yaptım oldu” öyküsü yaşandı. Sonra da kaliteli öğretmen yetiştirmek için Eğitim Enstitüleri açıldı her tülü kaynaktan gelen lise mezunları siyasi olarak 45 günde bir yılda öğretmen yapıldı.

Sonra Avni Akyol, etkinliği olmayan, geleceği olmayan projelerin uygulanması. Laboratuvar okulları, limme projesi. Bakan gitti, proje bitti.

Vara vara vardık 2018 yılına. Dünya hızlı değişiyor. Cumhurbaşkanımız milli eğitim bakanı atamasında isabetli bir atama yaptı. Prof. Dr. Ziya Selçuk, eğitimi bilen, milli eğitimi tanıyan, konu ile ilgili dersler veren insan. Yardımcılığına da İlköğretim Müfettişliği yapmış İbrahim Er atandı. Atamalar gerçekten çok güzel. Ama vizyonlarını uygulamaya koyduklarında gelecek tepkilere göğüs gerebilecekler mi? Bu siyasi tepki de olabilir. Yönetici atamalarında, İmam Hatipli olma takıntısı aşılabilecek mi? Yoksa atamalarda liyakat öne çıkacak mı? Benim anladığım: Cumhurbaşkanı, bu kantarın topuzu tarttı. Yanlış olanları düzeltelim. Ülkemizi çağdaş uygarlık düzeyine çıkaralım düşüncesidir. Cumhurbaşkanımız her zaman bilgilendirilirse Türkiye yeni çağın gözdesi olur.

Türkiye’nin beklediği insan tipi eğitilebilir. Milli olan bakanlıklar o zaman milli olur. Dileğimiz baskı yapılmadan, bakıcı olmaktan çok, gören, anlayıp uygulayan iftiharımızın olmasıdır. Ozan demiş ya: vara vara vardık ol kara taşa” Bu bizim önemli bir durağımızdır. Umudumuz, güvenimiz var, izliyoruz.

Bakan ve yardımcısına eğitimizin birçok sorunu yanında temel sorunlarını çözmede başarılar diliyorum.