Öyle başlığa bakıp da aşktan, meşkten bahsedeceğimi sanmayın.

Onu bu Antalya’da sadece bir kişi yapar.

Onun da ismi bende kalsın.

Çiçekten, böcekten girip, şiirsel bir edayla yardan çıkar gider.

Yazısını okuduğunuzda çatıyor mu, dövüyor mu, yoksa seviyor mu anlayamazsınız.

Bun bu gün, çok sevdiğim Dostum Ali Ulvi Büyüknohutçu’dan bahsedeceğim.

Bu dünyadan eşiyle birlikte göç edişinin neredeyse ikinci yılı geliyor.

Öncelikle nurlar içinde yat Ali kardeş.

Ali, ölümünden önce ÇED raporu gerekmez kararına karşı çıktığı için davayı kazanmış.

Sonra da diğer taş ocakları için bu mücadelesini sürdürme kararı almış.

Ama kurşun adres sormaz derler ya, onun hesap o eli kırılası karanlık güçler, acımadı yaklaşık 2 yıl önce Ali kardeşime.

Hala inanamıyorum ama olan oldu.

Ali ve eşi Aysin vuruldu öldü.

Şimdi ise Toroslar ve Akdeniz Kıyıları Çevre Koruma Derneği (TOROÇDER) yönetimi bu bayrağı eline almış ve Ali’nin yarım bıraktığı yolda emin adamlarla yürüyormuş.

Evet, ÇED raporu gereksiz diye alınan mahkeme kararıyla tamı tamına 7 adet taş ve mermer ocağının yasalar karşısında suç işlediği gerekçesiyle hareket geçmiş.

Aysin ve Ali Büyüknohutçu kardeşlerim.

Emin olun, sizin bayrağınız yere düşmüyor.

Birileri onu aldı ve taşıyor. Elbet kanınız geçte olsa yerde kalmayacak, suçlular teker teker cezalarını çekecekler ve o canım Sedir ormanları kurtulacak.

İşte o zaman çocuklarımız rahat bir nefes alacak bu dünyamızsa.

Ruhunuz şad olsun. Işıklar içinde uyuyun…