Yaz mevsimi ürünlerde hasadı, öğrencilerde derssiz zamanı, yetişkinlerde yayla ya da denizde eğlenilecek zamanı, sıcağı, geziyi, aşkı anlatır.

Yaz mevsimi dileklerin gerçekleştiği mevsim olarak da söylenir. Gün boyu sadece bir eylemle geçirilmez. Sürekli hareket edilir. Sabahleyin erkenden kalkıp denize gitmek, denizden gelerek kahvaltı yapmak, kahvaltı sonrası uyumak ya da öğlene kadar genellikle                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                           işler gezme-tozma gibi . Bulunulan çevreye göre, günlük ya da gün boyu yapılan eylemler değişebilir. Yaylada olan çoban, sürüyü erkenden otlağa götürmesi, kuşlukta sağılacak davarın yaylaya getirilmesi, yemek yememesi. Sürünün tekrar otlatmaya götürülmesi. Köpekle, koyun veya keçilerle iletişim, akşam eve dönüş olabilir.

Akşamdan yemek sonrası TV seyretme zamanı gelir. Son zamanlarda onlarca TV’ler açılır, kapatılır. Çoğusunda bu kesimin dikkatini çeken bir program yoktur. Haberler veya ajanslar hepsinde aynı cümlelerle ve görüntüler. Bir tekelleşme olduğu açıkça ortaya çıkıyor. Haberler dışındaki konular insanlar programların temel dürtülerine yönelik programlar. Yemek programı, aşk program ve filimleri. Kapitalizmin acımasızlığı içinde para kazanma, yarışmaları. Hele hele kadının erkek gibi, erkeğin kadın gibi etaplarda yarıştırılması.

Yaparsın aşkım. Bayan ayakkabısı ile yürüme. Nasıl tanıştınız sorusuna gizemli olması gereken, bütün olguları açıklama, utanma ve sıkılmadan duyurmayı ahlaki bulmuyorum. Eskiden hem cinsler arasında konuşulmasından utanan insanlar yerine, herşeyi her yerde para için söyleyen bir nesil var karşımızda. Güzel mi?

Başka bir kanal açıyorsunuz. Yemek yarışması. Bağıran çağıran, benimki, senin ki. Harcanan emek ve zaman içinde kayıplarımıza bakın. Aç olan insanların ağzının suyu akması, telef olan yiyecekler, kalbi kırılan yarışmacılar.

Ağzını küçülten manken kuaförler yarışması. Verilen puanların  ardından birbirini aşağılayan, olmadık sözler söyleyen, sanki dünyada bundan kaliteli meslek erbabı olmadığı ortaya koyuluyor. Halbuki büyük Hacıbektaşı Veli gibi ahlak edindiğimiz zatlar var.

Türkiye’de bildiğim kadarı ile TV programlarını denetleyen bir kurum var. Nasıl oluyor da bu programlara izin veriliyor?

Programlarda verilen nakitler nereden karşılanıyor? Ayni eşyalar neyin karşılığı olarak veriliyor? Bu birkaç program değil, haftalarca sürüyor. Yarışmalar umutsuzluk, erişilmezlik duygusu geliştiriyor. Yarışmada kazanan gibi olamayacağını kabul ediyor. O kişiye hem imreniyor, hem kin tutuyor. Parayı, paralıyı birinci sınıf insan olarak kabul edilmeye şartlanma uygulama programı ekrandan yapılıyor.

Art niyeti olmayan programlar bekliyoruz.