ANSİAD 14. olağan toplantısının konuğu Ekonomist ve Dünya Gazetesi Yazarı Bozkurt, kuralların ve kurumların ekonomik büyüme ve refah üzerine etkileri ile ülke ekonomisi hakkında değerlendirmeler yaparak, iş insanlarına önerilerde bulundu

Antalya Sanayici ve İşadamları Derneği’nin (ANSİAD) 14. Olağan Toplantısı’nın konuğu Ekonomist ve Dünya Gazetesi Yazarı Rüştü Bozkurt oldu. ANSİAD üyesi Prof. Dr. Yusuf Örnek’in başkanlığında yürütülen toplantıda, “Belirsizliği Azaltan ya da Artıran Etkenler: Kuralların ve Kurumların Ekonomik Büyüme ve Refah Üzerine Etkileri ve Son Dönemde Yaşananlar” konuları görüşüldü. Ülke gündemindeki temel konuları ve yaşadığımız coğrafyada değiştirmememiz gereken başlıca konuları anlatan Rüştü Bozkurt, krizlerin nedenleri ve krizi önleme yolları hakkında bilgi verdi. Kapsayıcı kurumların yıpratılması, hukukun bağımsızlığının korunmaması, ülke verilerinin güvensizliği gibi nedenlerin ekonomik krizde başrol oynadığını belirten Ekonomist Rüştü Bozkurt, “Türkiye’nin en ciddi kriz meselesi, verileridir. TÜİK dahil hiçbir veri doğru değildir. Eğer bir ülkede veri sağlamlığı tartışılıyorsa o toplumun krizden kurtulma şansı yoktur. Türkiye derhal envanter ve veri seferberliği ilan etmezse krizleri tekrar yaşamak zorunda kalır” dedi.

VERİ GÜVENSİZLİĞİ

Toplumun bilgi düzeyini ölçen mekanizmaların geliştirilememiş olduğunu kaydeden Bozkurt, “Ülkemizde kamu ile diğer kurum ve kuruluşların yayınladıkları verilere güvenerek sağlıklı yatırım yapabilir misiniz? Analitik yeteneğin neresindesiniz? Bugüne kadar, ülkemizde üretilen verilere güvenerek iş yapılabileceğini söyleyen neredeyse hiç kimse olmadı. Verilere olan güvensizlik son derece yaygın durumda. Bilgi toplumu koşullarının hızla geçerli olmaya başladığı “veriden değer üretildiği” bugünlerde gelinen aşamada ‘veri boşluğunu’ doldurmadan kararlı ve hızlı büyüme iddiaları da boşlukta kalır. Ege Cansen, yazısında ölçü bilmez kişileri ikaz ediyor ve diyordu ki, ‘Hem 2017’de GSMH yüzde 7.3 büyüdü hem de AKP iktidarının ilk 6 yılında kişi başına milli gelir 3 katına çıktı diye konuşmayın” Birinci cümlede geçen yüzde 7.3’lük büyüme sabit TL ile yapılan hacimsel ölçmedir. İkinci cümlede geçen 3 katına çıkma ‘cari dolar kuru’ ile yapılan bir hesaplamadır. Ya biri, ya da diğerini kullanın. Daha doğrusu büyüme oranlarını ‘cari dolar kuru’ ile hesaplamayın, Bu yanlıştır. Bilerek böyle konuşmak yalancılıktır” şeklinde konuştu.

“TEKNOLOJİ YENİLENMELİ”

Teknolojik altyapının değiştirilmesine ilişkin öngörülerin ve önlemlerin önemli olduğunu vurgulayan Ekonomist Rüştü Bozkurt, “Ülkemizin üretim altyapısını değiştirerek, dış ticaret açıklarını kapatan, kırılganlıkları kontrol edilebilir düzeylerde tutacak, yeni bir üretim yapılanması ihtiyacı hemen hemen herkesin ortak görüşü. Teknolojik donanımların yenilenmesi önerileri, süreçlerin hızlanmasını, gerekli verimlilikleri sağlayarak küresel ölçekte rekabet edebilir akış sisteminin oluşturulması beklentilerinden besleniyor. Bu konu, teknolojiyi etkin ve verimli kullanabilecek insan gücü arzının artırılması ihtiyacıdır. Kaynağınız varsa teknolojik donanımları satın alarak yapıyı kısa zamanda değiştirebiliriz, ama gerekli insan kaynağımız yoksa yapının içini doldurmakta zorlanırsınız. Teknolojiyi etkin kullanarak yaratmak istediğimiz sonuçlara ulaşabilmemiz için, teknolojik yatırımlarla birlikte insan kaynağı yatırımlarının yapılması da ülkemiz ekonomisinin ivedi sorunlarından birisidir” diye konuştu.

NE YAPMALIYIZ?

Küreselleşme olgusuyla bütün dünyada değişmekte olan ekosistem etkilerini iyi kavramamız gerektiğini söyleyen Bozkurt, “Kurumları ve demokrasiyi güçlendirmeden kısır döngüyü kırmamız mümkün değil. Etkin yönetişim için yol gösterici planlara olan ihtiyacımızı kavramalıyız. Popüler kültürün yarattığı saptırılmış algılardan sakınmalıyız. Makro ölçekteki gelişmelerin neler olduğunu bilmeliyiz, bir o kadar da işletme odağında ne yapmamız gerektiğini fark etmeliyiz. 20. yüzyılda hammadde ihracatına dayalı ülkelerde, fiyatların düşmesi nedeniyle dış ticaret hadleri bozuldu. Daha sonraki dönemde, düşük ve orta teknoloji odaklı ihracatta uzmanlaşma da fiyatların aşınması nedeniyle aynı sonucu yaratarak, dış ticaret hadlerinin bozulmasına yol açtı. Dış ticaret hacmi arttığı halde, gelirlerde görece gerileme yaşanıyor ve fakirleştirici uzmanlaşmanın etkisi giderek artıyor. Bu olumsuz gidişi tersine çevirmek için sanayileşmemizi sayısal teknolojinin ileri uygulamaları yani endüstriyi 4.0 ekseninde yeniden yapılandırılmalıyız. Ayrıca, dış borç, milli gelir ve cari açık milli gelir oranlarını gözden uzak tutmamalıyız. Büyüme modelimizi gözden geçirip, gerekirse farklı bir büyüme modeline geçmeliyiz.  Yeni büyüme modelimizi Ar-Ge, tasarım, inovasyon ve marka odaklı, eğitim, hukuk ve nitelikli işgücüne dayalı hale getirmeliyiz. Kaynakların kıt olduğu bilincini geliştirerek, önceliklerimizi iyi belirleyelim, piyasanın ve iktisat biliminin kurallarını zorlamayalım, tedbirlerimizi zamanında alalım. Ölçü bilmeden, metot açıklamadan ve karşılaştırmalı analiz yapmadan keskin hükümlere ulaşmayalım, sadece para politikalarına güvenmeyelim, mali politikalarla da para politikalarını destekleyelim. Kendi sınırlarımızı, olanaklarımızı ve kısıtlarımızı bilerek hareket edelim. Geleceğe ilişkin plan yapmayı ihmal etmeyelim. Bütün bunları becerirsek, istikrarlı büyüyen bir ekonomi yaratır ve refahımızı artırırız” sözlerine yer verdi. FATMA ARSLAN / ANTALYA GÜNDEM