Dövizin yükselmesiyle, kağıt tüketiminde tamamen dışa bağımlı olunduğu için, sadece gazete kağıdında yüzde 150’lik bir artış yaşayan yerel basın, tarihinin en zor günlerini yaşıyor. Türkiye’nin doğusundan batısına yerel gazeteler bir bir kapanmaya başlarken, yıllar boyunca günlük çıkan gazeteler haftalık çıkma kararı alıyor. Gazete sahipleri çıkış yolları ararken, yerel gazeteler batıyoruz diye haykırırken, ne yazık ki kamuoyunda bu konu yeterince yer alamadı.

Okuma oranında en düşük ülkeler arasında olan Türkiye’de, bu duruma tabi ki şaşırmak olmaz. Fakat üzülmemek elde değil.

Bir teknoloji bağımlılığıdır ki almış başını gidiyor. Sokakta oynayan çocuklar, sabah dükkanını açtıktan sonra gazete sayfalarını karıştıran esnaf, arkadaşlarıyla en güzel anlarını paylaşan gençlik yok oluyor. Herkeste bir sosyal medya çılgınlığı. Farkında mısınız? Değerlerimizi yitiriyoruz. Geleceğe kuru bir hayat bırakıyoruz.

Önceleri sadece uyuşturucu ve alkol bağımlılığı ile mücadele eden kurumlara yenileri ekleniyor. İsmine de teknoloji bağımlılığıyla mücadele deniyor. Uzmanlar, her gün açıklamalar yapıyor. Peki bu kimin umurunda?

Üretmeyen, düşünmeyen bir toplumda dayatılanı yaşamak konusunda üstümüze yok. Sorsanız herkes Vatan, Millet sevdasında. Söz konusu Türkiye değerleri olunca herkes Ali kıran baş kesen. Ama o işler öyle yürümüyor…

Şimdi!

Kaldırın kafanızı bir bakın etrafınıza. Bırakın elinizden telefonu, bilgisayarı. Göstermelik yaşadığınız hayatlarınızı bir kenara koyun ve düşünün. Vatana, millete hayırlı birey olmak için faaliyete geçin. Değerlerinize sahip çıkın. Okuyun, okutun… Çocuklarınıza örnek olun. Çünkü yarın çok geç olabilir.