Geçtiğimiz günlerde Bolu’nun Çaydurt Yuva Köyü’nde 123 kişinin içme suyundan zehirlenmesi dikkatleri Antalya’nın içme sularına çevirdi. Son dönemlerde sık sık gündeme gelen balık ölümlerinin de yaşanması kafalarda şu işaretine neden oldu. Konuya ilişkin konuşan JMO Başkanı Bayram Ali Çeltik, “Birçok işletme atıklarını doğaya bırakıyor. Bu sorunu Antalya’nın birçok yerinde görüyoruz. Ciddi bir denetim eksikliği var. Bunlar yer altı kaynaklarımızı, toprağımızı ve yeraltı sularını ciddi şekilde kirletiyor” dedi

Geçtiğimiz günlerde Bolu’nun Çaydurt Yuva Köyü’nde 123 kişinin içme sularından dolayı zehirlenmesi şaşkınlık yaratmıştı. Antalya’da da sık sık balık ölümlerinin yaşanması kafalarda soru işaretine neden dolu. En son balık ölümü Manavgat’ta yaşandı. Bir otelin lojmanlarından Nifrit Çayı’na dökülen atık suyun, çayda kirlilik ve balık ölümlerine neden olması tedirginlik yarattı. İşletmelerde ciddi bir denetimsizlik olduğunu söyleyen Jeoloji Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Bayram Ali Çeltik, “Ciddi bir tesis sorunu var. Birçok fabrika da çıkan atıkları için geri dönüşüm tesisleri yetersiz. Bu kirlilikler bundan dolayı gerçekleşiyor. Yönetmeliklerde böyle bir sorun olduğunu düşünmüyorum ama ciddi bir denetim eksikliği var. Geçmişte tesislerin izinleri verilmiş fakat sonrasında geri dönüşüm ile ilgili yönetmelik çıkmış ancak eski tesislerde bu denetlemeler yapılmıyor. Yaptırımlar da uygulanmıyor. Biz bu sorunu Manavgat da değil Antalya’nın birçok yerinde görüyoruz. Bugün üretim tesisleri atıklarının birçoğunu doğaya bırakıyor. Bu genelde yağışlı havalarda fark edilmesin diye derelere bırakılıyor. Bazıları ise bizim zerzemin dediğimiz sondajlarla yer altına terk ediliyor. Bu bizim açımızda kabul edilebilir bir şey değil. Bunlar bizi yer altı kaynaklarımızı toprağımızı ciddi kirletiyor” dedi.

CİDDİ DENETİM EKSİKLİĞİ VAR

 Antalya’da geri dönüşüm tesislerinin yetersizliğini ve bundan dolayı ilerleyen zamanlarda hem doğanın hem de insanları zarar göreceğini belirten başkan Çeltik, “Geri dönüşüm tesisleri ciddi anlamda eksik. Bu tarz önlemler almak çok basit. Örneğin tıbbı üretim yapan bir tesisin denetimi kolayca yapılabilir. Çünkü giren hammadde miktarı belli, bundan ne kadar atık çıkacağı da belli bu hesaplar yapıldığı zaman belki Antalya’da binlerce, tonlarca atık hiç olmaması gerektiği şekilde doğaya, denizleri, nehirleri, barajları, gölleri kirletiyor. Denetlemek kolay ancak şuan birçok tesiste denetleme yapılmıyor. Bu durum çok üzücü. Milenyum çağında bunları çözüm üretilmemesi de akla ziyan bir durum. Kaldı ki burası tarım ve turizm kenti ve biz birçok kaynağımızı tarımdan elde ediyoruz. Bu kirlilik hem turizme hem de tarıma ciddi zararı var. Suyu kirletirseniz müsilaj benzeri olaylar zaman içerisinde gerçekleşir. Doğadaki besin zinciri etkiliyor. Balıkları canlıları etkilediği için yan ürün olarak kült felaket olarak karşımıza çıkıyor. Diğer taraftan da bu atıklar suya karıştığı için ve yeri geldiğinde içme suyu olarak kullanıyoruz, yeri geldiği zaman bahçe sulamalarında kullanıyoruz. Sonuçta bu ağır metaller insanlara, topraklarımıza geçiyor. Bunun dönüşümleri de uzun vaat edede bize kanser risklerini arttırması gibi birçok sorunu tetikleyecektir” şeklinde konuştu. VİLDAN ÖZKAN/ÖZEL HABER