Mirabel Kardeşler 60 yıl önce öldürüldü. 25 Kasım 1960’dan 25 Kasım 2020’ye değişen ne oldu?

25 Kasım 1960’ta Dominik Cumhuriyeti’nde diktatörlüğe karşı mücadele eden üç kız kardeş Patria, Minerva, Maria Mirabel’in cesetleri bir uçurumun dibinde bulundu. Mirabel kardeşlerin, tecavüz edilerek vahşice öldürüldüğü ortaya çıktı ve onlar diktatörlüğe karşı mücadelenin sembolü oldu. Bütün dünyada yankı bulan bu gelişmeler karşısında Birleşmiş Milletler 17 Aralık 1999’da 25 Kasım’ın “Kadına Yönelik Şiddetin Ortadan Kaldırılması İçin Uluslararası Mücadele Günü” olarak benimsenmesine karar verildi.

Kadına yönelik şiddetle uluslararası arenada mücadele etmek için dünyada bir arpa boyu yol alınmadı, desek abartı olmaz. Zire şiddet, cinayet, hak ihlallerinin olmadığı gün yok. Artık ana haberlere taşınan olaylar vahşetin farklı ve ileri boyutlu olanları oluyor. Sıradan şiddet ya da cinayet olayları gazetelerin üçüncü sayfalarında zoraki kendisine yer bulabiliyor.

Kadına yönelik şiddetle mücadele için uluslararası mücadele vurgusu yapılıyor. Çok uluslu ve çok boyutlu bir sosyal sorun ile karşı karşıyayız. Dünyada şiddetin azalması gerekirken aksine şiddet vakaları artıyor. Kabul edilen uluslararası metinlerin, çıkarılan ulusal kanunların, yerel uygulamaların şiddeti ve cinayeti önleme konusunda yetersiz kaldığı ortadadır.

Covid-19 pandemisi ile hayatımıza farklı uygulamalar girdi. Fiziksel mesafe, maske ve hijyen. Kreşlerden üniversitelere kadar bütün okullarda çocuklara koronadan korunma yolları öğretildi. Bütün iletişim kanalları kullanılarak sağır sultanın duyacağı şekilde halkla ilişiler organizasyonu yürütüldü. Yedi aydır her gün korona ile yatıp korona ile kalkıyoruz.

Burada anlatmak istediğim şudur. Bir toplumun kültürel kodlarını değiştirmek mümkündür. Maske takmak konusunda bugün sıradan herhangi bir vatandaş ile konuşsanız size hastalıktan korunmak için zorunlu bir uygulama olduğunu anlatacaktır.

Benzer bir davranış değiştirme yönteminin trafik ışıkları ile yaşandığını okumuştum. Her gün yaşanan trafik kazaları sonucunda trafik ışıkları uygulamasına geçilmesi ve yaya geçidi kullanımı konusunda çalışma yapılmış ve bu altı aylık zaman zarfında olmuş. Şimdilerde hiç kimse trafik ışıkları ya da yaya geçidi kullanma konusunda eleştiri getirmiyor veya uygulamayı yadırgamıyor.

Peki kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetlerinde durum nedir? İstanbul Sözleşmesi’nde vurgu yapıldığı gibi şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği yatmaktadır. Toplumsal cinsiyet eşitliği konusunu gündeme getirdiğinizde kültürel kodlar devreye girmektedir.

Oysa iki örnekte de vurgulandığı gibi kültür insan tarafından üretilen davranış ve anlayış kalıplarıdır ve değişmemesi için hiçbir neden yoktur. Kimse bugün maske ve trafik ışıkları konusunda ısrarlı bir şekilde geriye gitmek istemiyor.

Kadın ve erkek arasındaki toplumsal cinsiyet eşitsizliği kolayca giderilmeyecek, kabul ediyorum. Kreşlerden üniversiteye her kademede, toplumun bütün kesimlerinde öyle bir değişim ve dönüşüm yapılmalı ki toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda da benzer anlayış yerleşsin.

Eğitim, siyaset, sağlık, spor, sosyal hayat, özgürce yaşam, istihdam, ev işleri, fırsatlar, yönetici ve karar verici olmak ve “Her alanda herkese eşitlik” için #eşitliğeevet diyoruz.

Çünkü hayat #paylaştıkça güzel.

NOT: 25 Kasım 2020 tarihinde Muratpaşa Belediyesi Türkan Şoray Kültür Merkezinde Saat:19.00’da Paylaştıkça adlı kısa filmimizin galasına bekliyoruz. Pandemiden dolayı sınırlı sayıda izleyici ile buluşacak filmi, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Derneği Youtube kanalı Tocin Tv den eş zamanlı olarak izleyebilirsiniz.