Bir trapez sanatçısı çok iyi bilinir ki çalışmaları büyük varyete tiyatrolarına ait kubbelerin yükseklerinde yapılan bu sanat, insanoğlu tarafından en zor kazanılan sanatlardandır- trapeze her çıkışında aynı cesareti gösterebilmek için, önce mükemmellik adına bir çaba, sonraları ise zorba bir alışkanlık olarak, hayatını bütün gün ve gece boyunca trapez üzerinde kalabilecek şekilde düzenlemişti. Zaten son derece ikincil olan bütün ihtiyaçları da onu aşağıdan seyrederek nöbetleşe çalışan ve gerekli olan her şeyi yukarıya gönderip almak için yapılmış özel bir kutu kullanan yardımcılar tarafından karşılanırdı. Her ne kadar diğer gösteriler boyunca onun yukarıda durması –ki bunu gizlemek imkansız olduğuna göre- biraz rahatsız edici olsa da böyle bir yaşam tarzı etrafındaki dünya için olağandışı zorluklar yaratmazdı ve böyle zamanlarda daima hareketsiz kalmasına rağmen seyircilerden ona bir bakış mutlaka ulaşırdı. Ama farklı idareler bundan ötürü onu hoş görürlerdi, çünkü o sıra dışı ve yeri doldurulamaz bir sanatçıydı. Ve tabii ki insanlar, onun kötü niyetinden değil devamlı idmanlı kalıp sanatını kusursuzluk içinde koruyabilmek için bu tarz bir yaşam sürdürüyor olmasını anlıyorlardı. Yine beraber yolculuk ettikleri bir gündü. Trapez sanatçısı bagaj rafına uzanmış hayal kuruyordu. Menajeri pencere yanında öne doğru eğilmiş kitap okuyordu. Trapez sanatçısı yumuşak bir tonla menajerine seslendi. Menajer hemen onun emrine amade oldu. Trapez sanatçısı dudaklarını ısırarak, şimdiye kadar akrobasi hareketleri için kullandığı tek trapez yerine artık, sürekli iki trapez kullanması gerektiğini söyledi, karşılıklı iki trapez. Menajer bu fikri hemen kabul etti. Trapez sanatçısı yine de, o durumda menajerin onayının bir karşı çıkma kadar değersiz olduğunu göstermek istercesine, hangi şartlar altında olursa olsun bir daha asla tek trapez üzerinde gösteri yapmayacağını söyledi. Tekrar aynı şekilde gösteri yapma fikri onu ürpertmiş gibi görünüyordu. Menajer onu izleyen tedirgin gözlerle bu fikri tamamen kabul ettiğini tekrarladı, iki trapez tek trapezden daha iyi olacaktı. Aynı zamanda gösteriye yeni bir soluk getirdiği için bu düzen avantajlıydı da. Sonra trapez sanatçısı birden ağlamaya başladı. Derinden huzursuz olan menajer yukarı fırladı ve ne olduğunu sordu. Sorusuna cevap alamayınca banka tırmandı ve adamın yüzünü kendininkine dayadı. Trapez sanatçısının gözyaşları kendi yüzünde süzülüyordu. Fakat, bir sürü soru ve gururunu okşayan sözden sonra trapez sanatçısı hıçkırarak konuşmaya başladı “Elimde tek bir trapez çubuğuyla nasıl yaşarım?” Artık menajerin trapez sanatçısını rahatlatması biraz daha kolaylaşmıştı ilk istasyona varır varmaz gösteri alanına, ikinci trapezden bahseden bir telgraf çekeceğine söz verdi bu kadar uzun zaman boyunca trapez sanatçısının tek bir trapez üzerinde çalışmasına izin verdiği için kendini suçladı. Sonra ona teşekkür edip böyle bir hatanın varlığına dikkat çektiği için övgüler yağdırdı. Böylece menajer trapez sanatçısını yavaş yavaş yatıştırmayı başardı ve tekrar köşesine çekildi. Fakat kendisi sakinleşmemişti, ciddi bir endişe hissiyle kitabının ucundan gizlice trapez sanatçısına baktı. Böyle düşünceler ona acı çektirmeye başladıktan sonra, tamamen duracakları bir zaman hiç gelmeyecek miydi? Sürekli çoğalmak zorunda mıydılar? Bu, var oluşu tehdit eden bir şey değil miydi? Ve menajer, hıçkırıkların sona erdiği dingin bir uykuda olan trapez sanatçısını seyrederek ilk kırışıklıkların, kendilerini onun kibar, çocuksu alnına nasıl da kazımaya başladıklarını hayal etti.