Pandemi sürecinde evde vakit geçirmenin yollarından birisi hatta en önemlisi televizyon izlemek oldu. Yeni programlar ve yapımlar üretilmediği için eski dizi, film ve ardı arkası kesilmeyen söyleşileri izlemek durumunda kaldım. Bilmiyorum, sizde durum nedir?

                Anlamsız, hatta zararlı, içerikten yoksun, hiçbir mesajı ya da özü olmayan, zaman ve para kaybı bir dünya ekran görüntüsüne takılmak zorunda olmak insanın kendisine yaptığı ilginç bir işkence yöntemidir.

                Uydu, internet, kablolu ve bilumum kanal arasından oturduğumuz yerden seçim yapmamızı sağlayan ve müthiş bir tembel aygıtı aygıtı olan TV kumandası ile kanallar arasına sörf yaparken TLC adlı televizyonda “Ağır Yaşamlar” adlı belgesel programa denk geldim.

                Belgeselin bütün çekimlerini izledim. Amerika’da 200 kilonun üzerinde olan insanların hayatlarına girip onların adeta yeniden doğmalarını sağlayan İranlı Dr. Nowzaradan hakkında Google üzerinde yeterince bilgi bulunmaktadır.

                Doktor Younan Nowzaradan, 1944 İran doğumlu olup Houston da yaşamaktadır. Dünyanın ve Amerika’nın tanınmış doktorlarından birisi olarak Dr. Now 80 yaşına yakın olmasına rağmen büyük bir aşkla ve keyifle mesleğini sürdürmektedir.

                Programların formatları genelde aynı. 200 kilonun üzerinde, bir kısmı yatağa bağımlı, hareket kabiliyeti sınırlı, neredeyse ölümün eşiğine gelmiş insanlar son çare olarak Dr. Now ile iletişime geçmekte ve zayıflama ameliyatı olmak için onun programına dahil olmak istemektedirler.

                Belgeseller boyunca anladığım kadarıyla kendisine başvuran hiçbir hastayı geri çevirmiyor. Mide ameliyatı olacak kiloya gelenlere tüp mide ameliyatı yapmakta ve sonraki yıllar içinde de bütün gelişmeleri takip etmektedir.

                300 kiloluk bir hastanın 90 kiloya düşme macerasına tanık olduktan sonra programları kaçırmadan takip ediyorsunuz. İnsanların nasıl oluyor da bu denli yeme bozukluğu sonucu neredeyse 4 kişilik insanlar haline geldiklerine hayret ediyorsunuz.

                Dr. Now, mide küçültme ameliyatı ile kilo verme yolculuğuna çıkan hastalarının öncelikle kendileri ile mücadele etmelerini, yeme bozukluğunun altında yatan asıl sebeplerle baş etmelerinin gerektiğini vurguluyor. Her hasta mutlaka bilinç altında yatan travma ile yüzleşmek üzere terapiste yönlendiriliyor. Bu noktada terapistleri kendisi buluyor, ilk randevularını alıyor ve terapi sürecini takip ediyor. Programda yer alan hastaların benzer çocukluk ve ilk gençlik travmaları var. Çocukken yaşanan fiziksel, cinsel tacizler ebeveyn tarafından terk edilmeler, kardeş ya da akran zorbalığı sonucu bireyler kendisini iyi hissetmek için çareyi yiyeceklerde buluyorlar.

                Fiziksel olarak kilo vermenin yanında psiko-sosyal olarak da hastasına destek olan meslek aşığı bir doktor. Benim görevim seni yaşatmak, derken mütevazi davranışları ile takdir toplamakta programa uymayıp diyetin dışına çıkanları ise gözünün yaşına bakmadan acımasızca kovmakta çünkü diyor hastasına, zamanımı boşuna harcıyorsun. 

                Amerika halkının beslenme alışkanlığının tamamen fast food türü hazır, kızarmış, paketlenmiş yiyeceklere dayandığını da görüyoruz. Hastaların yediği şeyler tamamen sağlıksız ve kilo aldırmaya yönelik yağlı, karbonhidratlı besinler. Yeme bağımlılığı o kadar ileri ki kendi iradeleri ile buna dur diyemiyorlar.

                Dr. Now’un hastalarının vücudundan aldığı yüzlerce yağ, deri tabakasından sonra ortaya yepyeni insanlar çıkıyor. Mutlu, gülen ve hayatı yeni baştan ama bu sefer daha hafif yaşamak isteyen…