26.02.2018

 

 

            Kimin yazdığını bilmediğim ama Sosyal medyada gezinen ve  altına imzamı atabileceğim bu yazıyı sizinle paylaşmak istiyorum;

            “Senelerdir mantığımın almadığı tek düşünce şu oldu; nasıl olur da bir ülkenin halkı, kendisini işgalden kurtaran, kölelikten kurtaran, ona insanca, özgür bir yaşam kurmaya çalışan kurucusundan nefret eder?

            Nasıl olurda savaş alanında askerlerini kaybeden ülkelerin halkları bile onu ders kitaplarına koyar, ona saygı duyarken, kendi halkı ona bu derece nankörlük eder?

            Parlamenter demokrasi bu ülkeye onunla gelmişken, onun sistemi ile en kifayetsiz, en vasıfsızların bile bu ülkede seçilme hakkını sağlamışken; neden onun verdiği bu haklardan bu derece nefret ederler?

            Artık öyle iğrenç bir hale geldi ki; kaMAL yazanlar (İslamcı zekası bu kadar), Kurtuluş Savaşı’ na ‘tiyatro’ diyecek kadar gözü dönüp, “put” diye heykellerine saldıranlar ve en kötüsü; yazılı, belgeli tarihin yalan olduğunu iddia eden fesli cahiller. Belki cahil diyerek onları aklıyorum, aslında düpedüz hain demek lazım.

            Gene bakıyorsun, Dünya tarihine geçmiş savaşların, destanların var ama senin seçilmişin onları silip, senden aldığı vergiyle beslediği ekranında ,yalan tarih kahramanları yaratıyor.

            “Atatürk sana ne yaptı?” diye soruyorsun;“Dinimi yaşayamadım” diyor. “Bre aymaz, Yunan’ ı, İngiliz’i memleketi işgal etse mi yaşayacaktın dinini?” diye soruyorsun. “Daha hayırlı olurdu” diyor. (üstatları fesli soytarı)

            Kadına bakıyorsun, “bak sana seçme, seçilme hakkı verdi, kimse de yokken sende vardı” diyorsun, “sen mal gibi alınıp, satılmayasın diye kanunlar yaptı” diyorsun, “Ben çarşafla özgürüm” diyor, kocasından dayak yiyor, öldürülüyor, on iki yaşında tecavüze uğruyor! O hırsla çocuğunu da kendi gibi yetiştiriyor. 

            “Bir gecede cahil kaldık” diyor. “Bak o savunduğun Osmanlı’ da sen ırgattın, senin dedenin dedesi okuma yazma bilmezdi. Osmanlı’ da okur yazar bu kadar, Cumhuriyet dönemi bu kadar” diyorsun; “o iş öyle değil” diyor.

            Örnekler uzar gider ama aslında gerçek ne biliyor musun? Atatürk’ ü sevmiyor! Sevmiyor çünkü halk olmayı sevmiyor, ümmet olsun biri onu gütsün istiyor.

            Sevmiyor çünkü derdi vatan, millet, birlik falan değil. Kendisi gibi olmayan ölsün istiyor.

            Sevmiyor çünkü “Allah, kitap” deyip hırsızlık yapsın, kimse hesap sormasın istiyor.

            Sevmiyor çünkü medeni kanun, hukuk falan işine gelmiyor. İstediğine tecavüz etsin, sıkıldığı kadını sorgusuz sualsiz kapının önüne koyabilsin istiyor.

            Sevmiyor çünkü sanat, doğa, bilim falan işine gelmiyor. O istiyor ki beyni hiç çalışmasın, düşene gülsün, küfredeni sevsin, ağaç keseni baş tacı etsin. 

            Sevmiyor çünkü onun hayal edip de yaşayamadığı hayatı o Atatürkçüler yaşıyor, onun giyemediği kıyafetleri Atatürkçüler giyiyor, onun anlamadığı insanca sohbetleri Atatürkçüler yapıyor. Hayalini kurduğu hayatı Atatürkçüler yaşıyor. 

            Eline ilk para geçtiğinde de, o Atatürkçülerin yaşadığı yere taşınıyor, çocuğunu onların okuluna yolluyor. İçten içe biliyor kendisi gibi olanların sapkınlığını, içten içe biliyor insanca yaşamın Atatürk’ ün yolundan geçtiğini. İtiraf edemiyor sadece. Biliyor kendisi gibi olanların insanlıkla alakası olmadığını. Korkuyor yutarlar onu da  diye. 

            Gene de; ilk sıkıştığında “iki ayyaş” dediğinin gölgesine sığınıyor, afişlerini asıyor partisinin binasına yıllar sonra.

            Bizler? hiç kandırılmadık. Ne “ona dokunmak ibadettir” dedik, ne de peygamber ilan ettik. Biz ,onu bizim gibi olduğu için, bir baba gibi sevdik. Ömrünü kendi evlatlarının cebini doldurmak için değil, milletine adadığı için sevdik.En nihayetinde; yaşımız kaç olursa olsun “ATATÜRK’ÜN ASKERLERİYİZ!” Son nefesimize kadar!