Bizim Z kuşağı dediğimiz gençlerimiz bunu bilmezler ama Antalya’nın tarihi yat limanı tarihi ve doğal güzellikleriyle yıllar önce uluslararası altın elma ödülünü almıştı.

Türkiye’nin güney-batısında Akdeniz kıyısında yer alan Antalya tarih boyunca Anadolu’nun denize açılan kapılarından birisi olmuştur. Antalya Kaleiçi’nde Attaleia Antik Kenti kuruluşundan önce Yat Limanı’nda Korykos adı ile bir korsan limanı bulunduğu antik kaynaklardan bilinmektedir. “Kaya Kovuğu” anlamına da gelen Korykos, falezlerin hem doğal yapısı hem de sığınma limanı oluşu bakımından önem taşımaktadır. Liman ve gerisinde gelişen Antik Attaleia kenti M.Ö. 2 yy.’dan itibaren kesintisiz iskan görmüş ve günümüze kadar yaşayabilmiştir.

1972 yılında Antalya iç limanı ve Kaleiçi semti, özgün dokusu nedeniyle “Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu” tarafından “SİT bölgesi” olarak koruma altına alınmıştır. Turizm Bakanlığı’na “Antalya- Kaleiçi Kompleksi” restorasyon çalışmasından dolayı, 28 Nisan 1984’de FİJET (Uluslararası Turizm Yazarları Birliği) tarafından Altın Elma Turizm Oskar’ı ödülü verilmiştir. Günümüzde Kaleiçi otelleri, pansiyonları, restoranları ve barları ile eğlence merkezi haline gelmiştir.

Yat limanı o yıllarda Turizm Bakanlığı’nın otel zincirinin işletmecisi olan TURBAN’a teslim edilirken adeta insan seliyle karşılaşmış yerli ve yabancı turistlerin akınına uğramıştı, TURBAN maalesef yıllar geçtikçe çeşitli spekülasyonlara sebep olduğundan bu yer oradan alınmıştır.

ANAP dönemi idi. Yat limanı sahipsiz ve ayyaşların, hapçıların ve hatta fuhuş yatağı haline dönmüştü. Turizm Bakanı Erkan Mumcu ile limana indik.  Orada yaşamlarını idame ettiren liman esnafıyla sohbet ettik. Konumuz Yat limanını nasıl kurtarırız konusuydu. Mumcu’ya halkın ve özellikle yaşlı turistlerin limana indikten ve çıkmaktan dolayı dik yokuş olduğundan gelmekten vaz geçtiklerini anlattım.  Mumcu Mermerli merdivenlerinin bulunduğu yere, Cumhuriyet alanından limana inilen dik merdivenin bulunduğu yer ile Otoparkın bulunduğu yere yürüyen merdiven yapılması gerektiğini söyledi. Bu konuda Anıtlar Yüksek Kurulu ile konuyu görüşeceğini belirtti.

O yıllarda tıpkı bu günkü gibi iktidar partileri sık sık bakan değiştirdiğinden bir sonuç alamadı. Yıllar sonrası Yat limanına basında çıkan yazılardan ki bende buna dahilim Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Akaydın 2012 yılında bu günkü asansörü kurdurdu.

Evet, ihtiyaca parmak basılmıştı ama eksik ve yanlış basılmıştı. Yaz kış dünya turizm kenti olan Antalya turistleri ağırlıyor. Ne yazık ki yapılan asansör adeta işkenceye dönüşerek belediyenin başına sorun oldu. Sık sık bozuluyor, bozulmasa bile tek asansör olduğundan insanlar bu asansöre binip inmek ve çıkmak için uzun kuyruklar oluşturuyor.

Giriş ve çıkış kapısı tektir. İnen ile binen itişerek kalkışarak asansöre ulaşabiliyorlar…

Peki, yürüyen merdiven neden yapılmadı da tek asansör yapıldı. Benim araştırmalarıma göre Anıtlar Kurulu işe siyaset karıştırarak engel olduğu söylendi. Sözüm ona dokusu bozuluyormuş. Oysa Dünyanın gelişmiş ülkelerinde dokusu bozulmadan kilometrelerce köprü, yollar hatta yer altı geçitleri yapılıyor. Bizim limana neden yapılamasın, sanki Anıtlar kurulu çağdaş dünyadan bihaberdir.

Her şeye siyaset karıştığından dolayı hani bizde bir söz vardır biri yapar bir, yıkar Türk siyaseti bu durumdadır maalesef…

Yıllardır limanda esnaflık yapan Yusuf Şahin, ‘’Limana yapılacak olan yürüyen merdiven limanı canlandıracak Kaleiçi ve yat limanı esnafına para kazandıracaktır. Bu da kentimize ve ülkemize döviz girdisidir. Neden yapılmıyor anlamakta güçlük çekiyorum’’ diyerek duygularını dile getiriyor.

Bir zamanlarının uluslararası ödülüne sahip olan tarihi Kaleiçi can çekişiyor. Her gelen siyasi seçim zamanı çözüm bulacağını ve nedense seçimden sonra hiçbir yetkili limana yeterince uğramıyor. Bu sorunu ancak bu kentin 2 önemli şahsiyeti, mülki amiri Vali ve Büyükşehir Belediyesi el ele vererek bu asansör sorununu çözeceklerine inanıyorum. İnşallah siyasi engelle karşılaşmazlar…

Ülkenin ve kentimizin kazanımı gelecek nesillerin kazanımıdır…