Bazı insanlar vardır hayatlarında her şey zorlu geçer. Fakir doğar,  bir başkası için çok kolay olan bir hayat, bu kişi için hayli zorludur.  Bu nedenle de ayakta kalması hayli güçtür. Bir başkası doğuştan ballıdır. Elini nereye atsa bereket fışkırır. Bunları Muhittin Böcek’in hangi sınıfa girdiğini anlayamadığım için yazıyorum. Aslında hayata 1-0 geriden başlamış. Kendince hep güçlü olup, ayakta kalmaya çalışmış. Ancak siyasette şans yüzüne bir kere gülmüş ve ANAP’ın en güçlü zamanlarında ilçe başkanı olmuş.  Sonra da belediye başkanı. Bu şartlarda belki belediye başkanı olmak şans gibi görünebilir. Ancak o dönem Konyaaltı’nı hatırlıyorum da, durum hiç de öyle değil. Konyaaltı bildiğin bir köy.  İyi personeller DYP’li Büyükşehir Belediyesi’nden DYP’li Kepez’e. İkinci kategori o dönem sosyete belediyesi olan Muratpaşa’ya. En kötüsü de Konyaaltı’na. Konyaaltı’nın o zamanki belediye başkanı rahmetli Hasan Talşık. Adamcağız inanılmaz dürüst, temiz bir insan. Ancak belediye başkanlığı yapabilir mi, bence hayır. Bizlere 5 yıl taş ocaklarını anlattıktan sonra aday bile gösterilmedi. Cennet mekanı oldun. Yerine gelen Böcek belediye başkanı mı, köy muhtarı mı belli değil. Antalya’nın en güzel yerinde yol yok, park yok, para yok, banka şubesi yok, hadi boş verdim bankamatik bile yok.  Düşünün ki, Uncalı Caddesi bile Muhittin Böcek’in ilk döneminde açıldı. Şimdi Böcek şanslı mı belediye başkanı seçildi, yoksa şanssız mı Antalya’nın en zorlu bölgesinde bu işe başladı, bilemedim.

Kendi anlatımından, “Belediyede bütçe yok. Refüjlere çiçek dikilecek, çiçek alacak para da yok. Belediye personelini gönderdim, Boğaçayı’ndan zakkum topladılar, onu diktiler.” Böcek’in belediye başkanlığının ilk dönemine ilişkin en vurucu hikaye de bu olsa gerek. Böcek bu zorlu şartlara rağmen bir günden bir güne sitem etmedi. Talşık kendi partisinden olduğundan mı, yoksa yapı olarak zaten zor şartlara alışık olduğundan mı bilemem.

Şimdi, Büyükşehir Belediye Başkanı oldu. Şu ana kadar ilk mesajlar Antalya özelinde değil, Türkiye genelindeki muhalif belediyeler için bundan sonrası zor geçecek gibi duruyor. Elimde resmi rakamlar olmasa da, Büyükşehir Belediyesi’nin tarihindeki en büyük borca sahip olduğunu kestirmek çok da güç değil. Hatta duyumlarıma göre Büyükşehir’in İller Bankası’ndan gelen gelirlerinde de sıkıntılar var. İddia şu ki, Büyükşehir Belediyesi’nin personel parasını bile karşılaması çok güç. ASAT’ın durumu da içler acısı. Milyarın üzerinde bir borçtan bahsediliyor.  Peki bu durumlara ağlamanın bir anlamı var mı yok. Olan olmuş, malzeme bu. Zaten Sayın Böcek’in aday olmadan önce bu rakamlara hakim olduğunu biliyorum. Ancak kamuoyunun son derece merakla beklediği gerçek durumu Sayın Böcek’in açıklaması gerekir. Bu ne bir başarısızlık için kılıf, ne de ağlamadır. Bu bir durum tespitidir. Bunu da halkın bilmeye hakkı vardır. Çünkü büyükşehir belediyesinin borcu ile ilgili çeşitli spekülasyonlar yapılmıştır, yapılmaya da devam etmektedir.

MİLYARIN ÜSTÜ

Aslında bu konu geçen ay katıldığım bir toplantıda gündeme geldi. Sayın Türel’e bir gazeteci tarafından Büyükşehir Belediyesi’nin borcu sorulduğunda Türel, “Milyarın üzerinde” demişti. Sayın Türel böyle deyince aklıma Sayın Böcek’in bir hikayesi gelmişti. Sayın Böcek birine yaşını sormuş adamda 66 demiş. Böcek kendi yaşlarındaki bir kişinin 66 yaşında olmasına çok şaşırmış. Karşıdaki kişi, “Canım 66 dedimse, 60’ın altı” demiş. İşte Büyükşehir Belediyesi’nin borcu da böyle. Milyarın üstü de, acaba ne kadar üstü. Peki, bu kadar borcu olan belediyeye başkan olmak şans mı, değil mi önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Esen kalın…