Antalya’nın son yıllarda doğa ve tarihi güzellikleri, inşaat alanına çevriliyor. Phaselis, Ulualan, Patara ve Hisarçandır’da başlayarak birçok bölge inşaat ve maden ocaklarının kullanımına açılıyor. Antalya Barosu Çevre ve İmar İzleme Kurulu Başkanı Avukat Can Okan Kıran, Antalyalıların nereyi koruyacaklarını şaşırdı vurgusunu destekleyerek son yıllarda çevre katliamlarının giderek, arttığını söyledi. Kıran, “Antalya’nın ve Türkiye’nin her karış toprağını nasıl paraya çevirebiliriz düşüncesindeler. Korumaktan ziyade nasıl değerlendirip paraya çeviririz düşüncesiyle yaklaştıkları için biz de bu durumla uğraşıyoruz. İşin kökeninde tamamen siyasi iktidarın zihniyetinden kaynaklı ne tarihi ne doğa ne turizm sadece para getirecek ne varsa ona yöneliyorlar. Bu noktada bir zihniyet değişikliğine ihtiyacımız var”” diyerek serzenişte bulundu.
PATARA SATIŞA ÇIKTI
Kaş’ın Patara bölgesi Gelemiş Mahallesi’nde bulunan Patara Antik Kent’in arazileri belediye tarafından satışa sunuldu. Kaş Belediyesi’ne ait olan 43 bin metrekarelik dört parsel arazi satışı önerisi, Patara Antik Kenti’nin de dahil olduğu Gelemiş Mahallesi’nde bulunan arazinin satışıyla ilgili gündem maddesi nisan ayı olağan meclis toplantısında çoğunluk oyuyla onaylandı.
PHASELİS’DE İNŞAAT DEVAM EDİYOR
Phaselis Antik Kenti’ne Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından önce izin verilmeyen sonra imara açılan 1. Derece Arkeolojik Sit Alanında yapılan çalışmalara çevre örgütleri ve yerel halk tepki göstermeye devam ediyor. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy daha öncesinde Phaselis’te inşaat yapılmayacağını açıklasa da sözünü tutmadığını, yapılan inşaat çalışmasıyla gözler önüne serdi. Phaselis’in korunması için eylem yapan çevreciler, 1.Derece Sit ve Beydağları Milli Park Alanı olarak belirlenen bölgenin ekolojik olarak korunması gerektiğini, parkın içerisinde Caretta Caretta ve Akdeniz Foku gibi birçok tehlike altında canlı türünün yaşadığını belirtti. Ayrıca eylem yapan çevreciler, bölgenin Kernel Yoğunluk Haritasına göre, Türkiye’de en fazla endemik bitki lokasyonunun bulunduğu söyleyerek alanın önemini vurgulamıştı. Yapılan eylemler neticesinde mahkeme yürütmeyi durdurma kararı vermiş olsa da Phaselis’te inşaat devam ediyor.
YARGIYI DİNLEMİYORLAR
Manavgat’ın Ulualan bölgesinde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca, bölgesel tüm ihtiyaçlar ve halkın talepleri gözetilmeden, mahkeme kararına aykırı bir şekilde, 3 tanesi konaklamalı, 1 tanesi konaklamasız olmak üzere 4 ayrı parça halinde ‘golf alanı’ kullanıma tahsis edilmesi planlanıyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı aldığı bu karar ile Ulualan inşaata açılacak ve doğal dokusundan uzaklaşacak.
İMZA KAMPANYASI
Manavgat Belediye Başkanı Şükrü Sözen ve Manavgat halkının projeye karşı birçok etkinlik ve imza kampanyası düzenlese de bakanlık bu projeden vazgeçmiyor. Antalya İli, Manavgat ilçesi Kızılağaç bölgesi için hazırlanan 3. Etap İlave + Revizyon 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı, 2020 yılında açılan dava sonucunda kamu yararına aykırı bulunarak iptal edilmişti. Ancak Kültür ve Turizm Bakanlığı, yargı kararına rağmen söz konusu planları onaylama kararı almıştır. Karara karşı çıkan Manavgat Ulualan’ı Koruma Platformu (MUKP) ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Manavgat Şubesi iş birliğince düzenlenen ‘Ulualan için sen de imza ver, Ulualana’a sahip çık’ imza kampanyası Belediye Başkanı Şükrü Sözen öncülüğünde başlatılarak yargının karardan vazgeçmesi talep edilmişti. Yargı kararına ilişkin tepkiler halen daha devam ediyor.
AFET BÖLGESİNDE TAŞ OCAĞI TEHDİTİ
Konyaaltı’nda bulunan Hisarçandır, Antalya halkının doğayla iç içe olduğu kırsal yerleşim yerlerinin başında geliyor. Yüksek dağları, görkemli sedir ormanları ve koruma altında olan şakayık çiçeklerinin doğal yayılış alanı olarak seçilen Expo 2016’nın simgesi olan bu bölge, son yıllarda taş ve mermer ocaklarıyla tehdit altında. Hisarçandır Mahallesi’nde, afet bölgesi ilan edilen ormanlık alanda taş ocağı açılması planı, köylülerin tepkisine neden oluyor. Köylüler verilen karar neticesinde, bu faaliyetin durdurulması ve ruhsatın iptal edilmesini için birçok eylem yaptı. Attalos Heykeli önünde basın açıklaması yaparak seslerini duyurmaya çalışan Hisarçandır köylüleri, çalışma süresi dolan taş ocağının ilgili kurumların görüşü alınmadan yeniden faaliyete geçtiğini belirtti. AFAD’ın 2021 raporunda da söz konusu arazinin “Kütle hareketi kaynaklı afete maruz bölge” listesinde yer aldığına dikkat çekildi. Taş ocağı için 2007-2008 yıllarında resmi kurumlardan alınmış olan görüşlerin 10 yıllık süresinin dolduğu ifade eden yerel halk, 2007 yılında orman köyü olan Hisarçandır’ın 2014’ten itibaren mahalle statüsüne geçtiği ve yerleşim alanının ciddi tehlike altında kalacağı konusunda uyarıda bulunuldu. Öte yandan Kaş, Finike, Korkuteli ve Konyaaltı ilçelerinde yeni taş ve mermer ocakları açılmaya başladı. Bu durum karşısında Antalyalılar hangi noktaları koruyacaklarını bilemez hale geldiler.
“NEREYİ KORUYACAĞINI ŞAŞIRDILAR”
Antalya’nın doğal güzellikleriyle muhteşem bir kent olduğunu ve bu kentin siyasi rant ile katledildiğini ifade eden Antalya Barosu Çevre ve İmar İzleme Kurulu Başkanı Avukat Can Okan Kıran, “Son iki yıl içerisinde Antalya’nın birçok farklı alanında farklı tarihsel ve doğal güzellik noktasına imara açılıyor. Antalya hem tarihi hem doğasıyla aslında muhteşem bir kent. Muhteşem bir kıymet halkımız için ama siyasi düşünce ve siyasi iktidar bu tarihi ve doğayı nasıl ranta çevirebilirim mantığıyla ilerliyor. Biliyorsunuzdur geçen sene Beşkonak bölgesinin Kırkkavak Mahallesi’nde mermer ocağı açılmak istenmişti. Baro olarak dava açtık ve kazanmıştık. O bölge insanların rafting yaptığı, temiz suyuyla, havasıyla ve doğasıyla meşhur bir bölgede mermer ocağı yapıp yeraltı su kanallarını kirletmeye bile göze alabiliyorlar. Fütursuzca doğaya saldırıyorlar. Antalya Barosu olarak, vatandaşların her talebinde müdahil olmaya ve hukuksal olarak destek olmaya çalışıyoruz” diye konuştu.
“GÖREVLİLER GÖREVİ YERİNE GETİRMİYOR”
Phaselis Antik Kenti’ndeki son durumu açıklayan Kıran, bölgeye ilişkin inşaatın durdurulması için mahkeme durdurma kararı vermiş olsa da inşaatın devam eden görevlilerin yargı kararının karşısında durarak görevini yerine getirmediğini vurguladı. Başkan Kıran, “Phaselis Antik Kenti’nde inşaat devam ediyor ve görevliler aslında görevini yerine getirmemesi durumu söz konusu. İşin komik kısmı 6 Şubat depremin bir hafta sonrasında hemen yürürlüğe koydular. Yaşanan bu felaket bile ihaleyi durdurmayı düşünülmedi ortada nasıl bir rant varsa nasıl peşkeş çekildiyse depremin hemen ardından ihale açıldı aslında olağanüstü bir hadise ve bir ihalenin feshi ve oraya aktarılacak para deprem bölgesine aktarılması mümkünken o ücreti orada bazı kişilere ve işletmelere ayırdılar. Phaselis antik kenti dünyanın en kıymetli antik kentlerinden ve tarihi alanlarından birisi olup 1. Derecede sit alanı içerisindedir, henüz kazı ve araştırması bitmeyen bu alanın her iki yanında bulunan koya kanuna ve yönetmeliğe aykırı olarak günübirlik turizm alanı inşa edilmesi hem tarihe hem doğal dokuya zarar verecektir. 1. Derecede SİT alanı olan bölgelere betonarme yapılaşma mümkün değildir ancak baktığımızda projede 100 metre²’ye varan altı beton restoran ve yine altı beton şekilde büfe işletmeleri konulmak istenmektedir her ne kadar adı ücretsiz halk plajı olarak belirtilmiş ise de sahilin tamamına yayılan şezlong ile adeta koylar özel işletmelere tahsis edilmek istenmektedir bu durumu kabulü baromuzca da mümkün değildir bu nedenle birden fazla işleme yönelik açmış olduğumuz davalardan birinde yürütmeyi durdurma kararı almış bulunmaktayız en kısa süre içerisinde hukuka aykırı yapılmış bu işlemlerin iptal edileceğini düşünüyoruz. Fakat onlar için bir yazı bile geçirseler kar olarak görüyorlar. Antalya’nın ve Türkiye’nin her karış toprağını nasıl paraya çevirebiliriz düşüncesindeler. Korumaktan ziyade nasıl değerlendirip paraya çeviririz düşüncesiyle yaklaştıkları için bizde bu durumla uğraşıyoruz. İşin kökeninde tamamen siyasi iktidarın zihniyetinden kaynaklı ne tarihi ne doğa ne turizm sadece para getirecek ne varsa ona yöneliyorlar. Bu noktada bir zihniyet değişikliğine ihtiyacımız var” sözlerini belirtti.
ULUALAN HALKIN ELİNDEN ALINIYOR
Başkan Kıran, Ulualan bölgesinin halkın elinden alınmasına geldiğini belirtirken Kıran sözlerine “Manavgat Ulualan bölgesinde ise oldukça geniş bir sahil bandı yalnızca dörde bölünerek dört kişiye veya şirkete devredilmesi ve üçünde konaklamalı birinde konaklamasız golf alanı olarak tahsisine yönelik yapılan işlemlere karşı da kamu yararı bulunmaması alanların çok daha geniş kesimlere hitap edebilecek şekilde bölünmesi ve hukuka uygun bir proje yapılması noktasında itirazlarımız var daha önce aynı projeye karşı açılmış olan davayı kazanmıştık şimdi bize yine aynı projeyi dağıtmak istiyorlar örneğin geçen sene yaşadığımız Manavgat orman yangınında orman yangın pisti olarak hizmet eden pistinde bu plan ile kaldırıldığını görüyoruz, bu planda bu gibi birçok sorun mevcut, halkın kullanmasına çok daha fazla yer ayrı olabilecek çok daha çeşitli turizm yapılması sağlanabilecek bir plan yapılması talebimiz var aksi halde yalnızca dört kişiye bu alanların tahsisi adeta halkın elinden alınması anlamına gelmektedir bu nedenle Ulualan bölgesi yönünden de Antalya barosu olarak takibimiz devam etmektedir” ifadelerini kullandı.
“KÖMÜR MADENİ İZNİ VERİYORLAR”
Başkan Kıran, mesleğe yeni başlayan meslektaşlarının da çevrecilerin de bu tip doğa katliamlarına karşı sessiz kalmayacaklarını ama zihniyetinde değişmesi gerektiğini vurgulayarak, “Bu işin zihniyetini değiştirmediği müddetçe sürece ve bu şekilde tekil örnek üzerinden baktığımız sürece, bizden sonra gelecek olan meslektaşlarımız da uğraşır gönüllüler de uğraşır, çevreciler de uğraşır. Tarihi ve doğal güzellikler aslında bize emanet olan şeyler ve gelecek nesillere aktarmamız gerekiyor. Bunun bir sorumluluk olduğunu düşünmediğimiz sürece bu tip durumlarla sürekli karşılaşırız. Nerede güzel, ranta uygun ve para kazanılacak bir yer var hemen birileri dosya başından, bakanlıktan işleri çözüp hiç düşünmeden, buranın çevresi etkilenir mi, doğal yapısı bozulur mu demeden işlemlere devam ediyorlar. Korkuteli ilçesinde Dereköy’de kömür madeni izni almışlardı ayrı ayrı davalar açıldı. Bu bölge 1’inci derecede tarım arazisini bile kömür ocağına verecek kadar akıl dışı, bilim dışı işler içindeler. İşte tam bu sorunun temelinde siyasi iktidarın bir zihniyet bozukluğu var” diyerek sözlerini sonlandırdılar.
MATSO 2. KEZ YARGIYA TAŞIDI
Öte yandan MATSO Yönetim Kurulu Başkanı Seydi Tahsin Güngör, “44 STK temsilcisi olarak bir araya gelip Manavgat Ulualan’ı Koruma Platformu’nu yeniden kurduk ve çalışmalara başladık. Plana itiraz ettik. Konuyla ilgili başlatmış olduğumuz imza kampanyamız tüm hızıyla devam ediyor” dedi. Ulualan’ın mücadelesinde yaşanan hukuki süreçle ilgili de bilgiler veren Başkan Güngör, “MATSO, merhum Başkanımız Ahmet Boztaş döneminde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nca yapılan bu planlamaya karşı 2019 yılında ilgili tüm kurumlara yazılı olarak itirazda bulunmuş, 2020 yılında ise Antalya İdare Mahkemesi’ne dava açılmıştı. 2023 yılında Ulualan bölgesine Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yapılan küçük değişiklikler ile yapılan planlama yeniden önümüze gelmiştir. Biz göreve talip olduğumuzda geçmişten günümüze MATSO’nun tüm manevi mirasını sahipleneceğimizin sözünü vermiştik. Bugün üyelerimize verdiğimiz ‘MATSO’nun manevi mirasına sahip çıkacağız’ sözünün takipçisi olmak amacıyla Ulualan konusunu 3 yıl aradan sonra yeniden yargıya taşıdık” diye konuştu.