İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınıp tutuklanmasının ardından başlayan eylemler devam ediyor. 6 gündür ülke genelinde protestolar aralıksız sürürken Antalya’da farklı farklı noktalarda yapılan eylemler tek noktada birleştirildi. Antalya Barosu, Akdeniz Üniversitesi öğrencileri odalar ve sivil toplum kuruluşları Antalya Müzesi’nden yürüyüşe başladı. Yürüyüşte, “’Bu kentin bir barosu var’ ‘Adalet hakkimiz geri adim atmayız avukat susarsa adalet ölür’ sloganları atılıyor.
Yürüyüşten sonra açıklamada bulunan Antalya Barosu Ali Çağdaş Bozener, “Üniversite öğrencileri ve yurttaşlar, anayasal haklarını kullanmaya başladıkları andan itibaren, kamu gücünün baskısına karşı haklının yanında durmak için verilen bu destek sayesinde, hiçbir hak kaybı yaşanmasın diye burada bulunuyoruz. Ülkemizde son zamanlarda ortaya çıkan hak ihlalleri ve hukuksuzluklar, seçilmiş belediye başkanlarına yönelik atamalar, ifade ve özgürlüğünü kullanmak isteyen yurttaşlar ile gazetecilere yönelik gözaltı ve tutuklamalar gibi ciddi sorunlar yaşamaktayız. Hâlen bir siyasi parti genel başkanının tutuklu olduğu bir süreçte yaşıyor olmamız ve yıllar sonra Gezi Parkı olaylarına tekrar dönerek toplum üzerinde bir korku iklimi yaratma çabaları devam etmektedir. Tüm bunlara inat bugün buradayız ve mücadelemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.
AVUKATSIZ BIRAKILDI
Özellikle Bolu’da 78 yurttaşımızın kaybetmenin acısını hâlâ yaşarken kadınlara, çocuklara ve diğer canlılara yönelik istismarlar ve katliamlar devam etmektedir. İktidar çevresine yakın olanlar tarafından işlenen suçların cezasız bırakıldığı, ancak büyük bir hukuki delaletle 31 yıl sonra bir belediye başkanının diplomasının iptal edildiği ve kazanılmış hakların yok sayıldığı günlerden geçmekteyiz. Son olarak, İstanbul Barosu Başkan ve yöneticilerinin görevden alınmalarına karar veren bir hâkimlik tarafından yapılan bu hukuki müdahaleler; aslında tüm barolara, meslektaşlara ve yurttaşlara yönelik bir tehdit unsuru ve demokrasiye darbe olarak görülmektedir. İzmir’de hakları için mücadele eden avukatların adliyelere alınmaması ve yurttaşların avukatsız bırakılmak istendiği süreçler yaşıyoruz.
TOPLUM BASKI ALTINA ALINMAK İSTENİYOR
Cumartesi gecesi, halkın büyük teveccühü ile seçilmiş bir belediye başkanının tutuklanmasına neden olan sürecin gizli tanık beyanlarıyla başlatıldığına üzüntüyle şahit olduk. Bu tür hukuksuzlukların, geçmişte Balyoz ve Ergenekon gibi davalarda insanlara ne denli büyük mağduriyetler yaşattığını unutmadık. Antalya Barosu olarak, hukuksuzluklara karşı mücadelemizi sürdürdüğümüzü ve Cumhuriyet’in temel değerlerine sahip çıkmaya devam ettiğimizi tekrar vurgulamak isteriz. Anayasamızın 6. Maddesine göre “Egemenlik, kayıtsız şartsız milletindir” hükmüne aykırı davranan ve toplumu baskı altına almak isteyen tüm kişi ve kurumların karşısında durmaya devam edeceğiz.
ANAYASAYA AÇIKÇA AYKIRI
Antalya Barosu olarak, anayasal hakların korunması adına girişimlerimizi kararlılıkla sürdürüyoruz. Toplantı ve gösteri yapma hakkını yasa dışı ilan etmek, anayasa hükmüne açıkça aykırıdır. Bugün burada sesimizi yükseltmek, vatandaşlarımızın hak ve özgürlüklerini savunmak için bulunuyoruz. Sahada bizzat bizim tarafımızdan görevlendirilen ve hak ihlallerini tespit etmek amacıyla orada bulunan meslektaşlarımıza yönelik kolluk kuvvetleri tarafından gerçekleştirilen hakaret içeren girişimleri, tepkileri ve müdahaleleri biliyoruz, görüyoruz. Vakti geldiğinde yargı önünde tüm bunların hesabını soracağız. Dahası, anayasal haklarını barışçıl, demokratik ve silahsız bir şekilde ifade etmek için sokaklara çıkan yurttaşlarımıza değil, aynı zamanda onlarla ilgili mesleki faaliyetlerini yürütmek isteyen avukatlarımıza yönelik de hukuka aykırı ve suç teşkil eden durumlar söz konusudur.
Her ne talimat olursa olsun, kolluk güçleri veya diğer kamu görevlileri, cezasızlık gerekçesiyle bu tür davranışların arkasına saklanamaz. Talimatlı veya talimatsız, yorgunluk ya da sinir bahanesiyle ölçüsüz ve suç teşkil eden müdahalelerde bulunmak, herkes için hukuki bir sorumluluk doğurur ve cezai müeyyidesi vardır. Ayrıca gözaltına alınan yurttaşların isimlerinin avukatlarına söylenmemesi, en temel haklarının hatırlatılmaması ve ifade alma sürecinin avukatsız olarak sürdürülmeye çalışılması gibi durumlara da tanıklık ediyoruz.
Kurtuluş yok tek başına! Tüm üniversitelerin, sivil toplum kuruluşlarının ve yurttaşların bu zor ve meşakkatli dönemde seslerini yükseltmeleri gerektiğine inanıyoruz. Haklarını arayan ve gerçek manada anayasal haklarını kullanmaya çalışan gençlerin yanında olunması çağrısını bir kez daha yineliyoruz. Hem yaptığımız yürüyüşe hem de bugün gerçekleştirdiğimiz basın açıklamasına güçlü bir şekilde katılarak, herkesin suskun olduğu bir ortamda haklı taleplerini, duyarlılığını ve hassasiyetini göstermek üzere burada olan tüm meslek odası üyelerine, meslektaşlarımıza ve yurttaşlarımıza teşekkür ediyoruz. Sağ olun, var olun, ışık olun!”