ALİ CEM ÇON’UN KALEMİNDEN

Önceki gün gazeteci Ali Buldu, kendi sosyal medyasından bir paylaşımda bulundu. Buldu, AK Parti Antalya Milletvekili Atay Uslu’nun yaptığı açıklamada Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’i suçlayarak, “Korona olmasına çok üzüldüm, ama Antalya’nın başkanı bunu sosyal sitelerinden paylaşmamalı, güvenli kent imajımız sarsılmamalıydı. Biz turist gelsin diyoruz o salgını hatırlatıyor” demiş. Önce bu sözlere inanamadım. Gece vakti Ali’yi aradım ve bu sözlerin doğru olup olmadığını sordum.  Ali Buldu, “Sen ne zaman yalan yazdığımı gördün. Hatta bu sözleri paylaşacağımı da belirttim” dedi. Gerçekten inanılmaz. Korona Antalya’yı sarsa da, Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, Alanya Belediye Başkanı Adem Murat Yücel korona virüsüne yakalansa da bunu saklaması gerekiyor. Sayın Vekilim, aksine bizler için koşuştururken virüse yakalanan bu insanların sağlık durumlarını ben çok merak ediyorum. Turist gelsin de Böcek ile Yücel ölürse ölsün diyemeyeceğim. Ekonomi iyi olsun diye onların sağlık durumlarına kayıtsız kalmayacağım. Etrafı korona bu kadar sarmışken, bu ilde korona yok demeyeceğim. Sadece belediye başkanları için değil aynı durum tüm halkımız için geçerlidir. Hayata bu denli duygusuz ve profesyonel bakamazsınız. Muhittin Böcek her şeyden evvel bir babadır. Bir ailesi vardır. Bir insandır. Bu toplumun bir ferdidir. Turist gelsin de bana ne gerisinden diyemezsiniz, demelisiniz. Bu dünyayı saran bir virüs. Aman ne olur tatile gelin dediğiniz insanlara bizler test yapmadan ülkemize kabul ederken, örneğin Almanlar kendi vatandaşlarını geri alırken test istiyor, yetmiyor bir de dönüşlerinde karantinaya alıyor. Siz ne kadar virüsü saklasanız da, zaten herkes durumu biliyor ve Türkiye’ye gelen Alman turistlerin sağlık sigortalarını hükümetleri durduruyor. Yani Sayın Vekilim, güneş balçıkla sıvanmıyor. Geçen yıl 16 milyonu konuştuğumuz turistin Ağustos sonunda bir milyonu ancak bulması da bu yüzden. Demek ki, denizimizi köpek balıkları sarsa, turiste bunlar hamsi diyeceğiz.

Bu arada sizlere birkaç da olay aktarayım. Sayın vekilim Alanya’da bu dönem shorta düşmesi gereken tatil köyleri yıldızsız pansiyonlar gibi üzerinde ‘Boş oda var’ yazılı brandalar asmışlar. Side’de 5 tane dükkan açık, otellerin bir çoğu hala kapalı. Yani bir anda bu virüs artarken, turizmden para kazanan falan da yok. Önceki gece saat 24.00’de havaalanına gidip gezdim. Bir zamanlar insanların koridorda omuz atarak geçtiğiniz yerler, şimdilerde bomboş. Bence hayal kurmanın, ya da insanların sağlığını bu denli hafife almanın bir anlamı yok. Bu virüsü biz yapmadık, biz bulaştırmadık. Her yerde olduğu gibi Türkiye’de de var, Antalya’da da var. Keşke bu durumlara düşmemek adına düğünlere, asker uğurlamalarına izin vermeseydik. Belki bu tedbirler büyükşehir belediye başkanının hastalığını saklamasından çok daha yararlı olabilirdi. Aklıma şimdi çok bilinen bir fıkra geldi. Bir gün MOSSAD, CIA VE MIT i bir ormana götürüler bu 3 istihbarat örgütüne bu ormanda zürafa bulmaları istenir İlk zürafayı getiren yarışı kazanacaktır.
Çok geç olmadan MOSSAD ve CIA zürafayı bulup getiriler fakat bizim MIT’den ses seda yoktur. Nihayet en sonunda görülür yanlarında bir fil ile beraber gelirler. Filin ağzı burnu dağılmış
‘Abi valla ben zürafayım, vallahi zürafayım’ diye sayıklıyor.

            İşte bende diyorum ki, ‘Antalya’da korona yok… Antalya’da korona yok…” yersen…

Tüm sağlık emekçilerimiz başta olmak üzere tüm hastalarımıza acil şifa, bu hastalık yüzünden yaşamlarını kaybedenlere de baş sağlığı diliyorum. Esen kalın…