İnşaat sektöründe 2000 yılının milat kabul edildiğine vurgu yapan Başkan Akdoğan, Antalya'da 2000 yılından önce inşa edilen yapılarda riskli faktörlerin yer aldığını ifade etti. Açıklamalarında kentteki yapılara da değinen Başkan Akdoğan, geçtiğimiz günlerde Antalya hakkında "Bu kent 6-7 kata kadar yapılara uygun" ifadelerine yer veren Jeolog ve Deprem Bilimci Naci Görür'ün açıklaması hakkında değerlendirmelerde bulundu. Kentteki riskli yapı stoku hakkında değerlendirmelerde bulunan İMO Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, söz konusu riskli yapılarda ikamet eden vatandaşların durumun ciddiyetinin farkında olmadıklarını belirtti. Başkan Akdoğan, şehirlerdeki en riskli bölgelerin nasıl belirleneceğine dair düzenlemeler içeren İl Risk Afet Azaltma Planı içerisinde deprem hakkında nasıl bir yol izlenmesi gerektiğine dair bilgilerin yer aldığını ancak Antalya'nın bu konuda yavaş ilerlediğini ifade etti.
2000 YILI İNŞAAT SEKTÖRÜNDE BİR MİLAT
Antalya'daki yapılar hakkında konuşan İMO Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, yapılar hakkında değerlendirmelerde bulunmak için genel bir çerçeve çizilmesi gerektiğini belirterek, "2000 yılından sonra hem yapı denetim sistemi uygulanmaya başlıyor hem de beton ve demir teknolojisi gelişiyor. 2000 yılından önceki yapılarda nervürlü demir kullanılmıyordu. Bunun yanı sıra hazır beton teknolojisi yaygın değildi. Yani, el ile hazırlanmış betonlar ile yapılar üretiliyordu. O anlamda 2000 yılı bir milat kabul edilebilir" ifadelerine yer verdi.
"EN UFAK DEPREMDE TUZLA BUZ OLACAK YAPILAR VAR"
Başkan Akdoğan, Antalya'da risk altında olan yapılara değinerek, "Ben kişisel deneyimlerimle şunu söyleyebilirim ki, 2000 yılından önce yapılmış birçok yapının bodrumlarında perdelerin olmadığını ya da buralarda tesisat borularının kirişlerinin kolonların içerisinden geçirildiğini ve korozyondan dolayı donatıların tamamen yok olduğunu gözlemliyorum. İnsanlar bu tarz yapılarda ikamet ediyorlar ve bu durumun farkında değiller. Deprem yaşanmadığı müddetçe bu tür yapılarda çok ciddi bir tahribat da yoksa, o depremsiz anda o yapı ayakta kalır. Ancak bugün en ufak depremde tuzla buz olacak yapılar var. Ama insanlar bu yapıların çok sağlam olduğunu düşünüyorlar" dedi.
İRAP, DEPREM TEHLİKESİNİ ÖNLEMEK İÇİN YOL GÖSTERİYOR
Milat kabul edilen 2000 yılından bu yana bir yapıda oturan vatandaşlara öneride bulunan Başkan Akdoğan, "Söz konusu yapıların ilgili teknik kişilere mutlaka inceletilmesi gerekir. Yapının belediyede projesi varsa projesi aldırılır. İnşaat mühendisi yapının projeyle uyumluluğuna bakar. Yapı teknik olarak incelenir ve reçetesi yazılır. Bireysel olarak yapıların inceletilmesinin yanı sıra en riskli bölgelerin nasıl belirleneceğine dair İl Risk Afet Azaltma Planı (İRAP) planı var. Bu plan 2021 yılında Valilik kanalıyla Büyükşehir Belediyesi'ne ve tüm yerel belediyelere gönderildi. Antalya için konuşursak, İRAP'ta kentin risk önceliklerinin belirlenmesi ve bu risklere göre bir aksiyon planının hazırlanması söyleniyor. Deprem de bu risklerden bir tanesini oluşturuyor. İRAP'ta deprem master planı yapılması gerektiği ve bunun için de yapı stoku envanterinin çıkarılması gerektiği belirtiliyor" diye konuştu.
"ANTALYA DAHA FAZLA ZAMAN KAYBETMEMELİ"
İRAP raporundan yola çıkarak Antalya için değerlendirmelerde bulunan Akdoğan, "Rapor doğrultusunda gerekli çalışmaları başarılı bir şekilde yürüten illerimiz var. Kocaeli ve İzmir'i buna örnek gösterebiliriz. Eskişehir'de lokal olarak yapılmaya başlandı. Manisa'da da aynı şekilde bu işlem yapılıyor. Birçok belediye 6 Şubat Depremleri’nden sonra deprem konusunda hassasiyet gösterdi. Antalya Büyükşehir Belediyesi depremden aylar öncesinde deprem master planının yapılmaya başlandığını ilan etmişti. Ancak, Antalya'da bu işlem biraz ağır ilerliyor. Bununla ilgili 2 defa çalıştay düzenlendi. Ama üzerinden iki yıldan fazla zaman geçmesine rağmen henüz sonuçlanmış bir plan yok. Herkesten önce başlanmış sürecin biran önce tamamlanarak ortaya konulmuş olan vizyonun taçlanması gerekiyor. Bu plan sonuçlandığında nasıl bir yol haritası çizilecek merakla bekliyoruz. Büyükşehir'in koordinasyonunda yapılan İl Risk Afet Azaltma Planı tamamlandığında en riskli alanların nereler olduğu ortaya çıkacaktır. Biz bu konuda yetkililerle konuştuğumuzda ilçe belediyelerden veri alınamadığı söyleniyor. Bahsedilen belediyeler hangi ilçe belediyeleri ise kamuoyuyla paylaşılıp bu belediyeler üzerinde bir baskı oluşturulmalı. Çünkü, herkes kendi görevini yapmalı. Bu anlamda Antalya daha fazla zaman kaybetmemeli" açıklamasında bulundu.
"BU AÇIKLAMAYI DOĞRU BULMUYORUM"
Geçtiğimiz günlerde Antalya'daki yapılar hakkında "Bu şehir 6-7 kata kadar yapılara uygun" ifadelerine yer veren ve Antalya'da yüksek yapılar inşa edilmemesi gerektiğini belirten Jeolog ve Deprem Bilimci Prof. Dr. Naci Görür'ün açıklamalarını değerlendiren İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan, "Gerekli güvenlik önlemleri alındığı, gerekli mühendislik yatırımları ve hizmetleri tamamladığı sürece yapının 3 katlı, 5 katlı, 10 katlı olmasının önemi yok. Ancak, doğru bir mühendislik çalışması ve tasarımı ile bu işlemlerin yapılması gerekiyor. Bugün, Antalya'da doğru bir yer seçimi ve doğru bir tararım ile gökdelen de yapılabilir. Ben Antalya'ya gökdelenler yapılmalı demiyorum. Fakat, bu kent 3 katlı, 5 katlı yapılara uygun tarzında açıklamalar teknik bir insana yakışır açıklamalar değil. Bu ifadelerin gerekçesinin ortaya koyulması gerekir. Bu sebeple ben bu açıklamayı doğru bulmuyorum" ifadelerine yer verdi.
ANTALYA'DA SAĞLIKLI YAPI İNŞA EDEBİLİR
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Antalya Şube Başkanı Mehmet Soner Akdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: "Sağlıklı bir yapı için, doğru bir imar planının yapılması gerekiyor. Doğru bir zemin etütü ve zemin çalışmalarının yapılması gerekiyor. Bunun üzerine doğru bir geoteknik raporunun yazılması gerekiyor. Yani yapı zemin ilişkisinin doğru kurulması gerekiyor. Doğru bir projelendirme, imalat ve denetim ile her türlü yapı inşa edilebilir. Antalya'da bütün bu şartları yerine getirebilecek bilgi ve beceriye sahip çok sayıda mühendis-mimar bulunmaktadır. Bu anlamda Naci Görür'ün bu açıklamayı neye dayandırarak yaptığını bilmiyorum. Ancak, net olarak verilerle konuşulması gerekir. Mesela; Antalya’nın bir bölgesinde zemin çok kötü durumda, buradaki yapılar 5 katın üzerinde olmamalı denildiğinde bunu konuşabiliriz, tartışabiliriz. Ancak bu bölgelerde dahi gerekli mühendislik çalışmaları yapıldığında yüksek katlı yapılar inşa edilebilir. Birçok farklı zemin sınıfının bulunduğu Antalya için genel bir ifadeyle yapılar 6/7 katın üzerinde olmamalı denildiğinde bu açıklamanın neye dayandırılarak söylendiğini ben anlamlandıramam.”