Kaleiçi, binlerce yıllık geçmişiyle yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı olmuştur. Önemli bir merkez haline gelen bu yer günümüzde olduğu gibi geçmiş zamanlarda da önemini korumuştur. Özellikle üç kapılar olarak da bilinen Hadrian Kapısı geçmiş ve bugünü birbirine bağlama görevi görüyor. Hadrian Kapısı’ndan içeri girdiğinizde kendinizi 2.yy’da gibi hissedeceksiniz. Diğer tarafta ise kentsel yapılaşmayı görmem mümkündür. Bu kapı sizlere yüzyıllar arasında geçiş yapma imkanı vermektedir.
TARİHİ VE DİNİ YAPILAR: İNANÇLARIN İZLERİ
Kaleiçi’nin benzersiz olarak nitelendirilmesinin nedeni geniş bir kültürel mirasa sahip olmasıdır. Bunlar: Antik liman, Hadrian Kapısı, Roma Dönemi eserleri, Osmanlı’ya ait cami ve medreselerdir. Kaleiçi’nin mimari dokusu bizlere tarihsel süreci hakkında önemli ipuçları vermektedir. Selçuklu döneminde güvenli bir yaşam alanı iken, Osmanlı döneminde daha çok ticaret yapılan, sosyal hayatın ve dini yapılarla donatılmış bir merkez olmuştur.
KALEİÇİ'NİN TARİHİ GİRİŞİ OLAN HADRİAN KAPISI
Hadrian Kapısı, Üç kapılar olarak bilinir. Bu yapı, Kaleiçi’ne girerken bizleri tarihte yolculuk yapmaya hazırlıyor. Hadrian Kapısı, Roma mimarisini yansıtırken, üzerindeki çiçek desenlerini görenler büyüleniyor. Bu kapının yapıldığı dönemde şehir ticaretinde stratejik önemi büyüktür. Bugün ise en çok ziyaretçi alan ve Antalya için önemi tarif edilemeyecek kadar büyük olan yapılardan biri olmayı başarmıştır. Hadrian Kapısı toprak altından çıkarıldığında bazı sütunları zarar görmüş ve modern tekniklerle restore edilmiştir. Şehrin en işlek ve yoğun caddelerinin birinde yükselen Hadrian Kapısı, geçmiş ve günümüz arasında köprü olma görevini üstlenmiştir.
KRAL HADRİAN’IN İZLERİ ANADOLU’DA VE AVRUPA’DA YAŞAMAYA DEVAM EDİYOR
Hadrian, Roma İmparatorluğu’nun unutulmaz liderlerinden biridir. Anadolu ve Avrupa’da derin izler bırakmış biri olarak adını tarihe yazdırmıştır. Roma tahtına geçmesi İmparator Trajan’ın evlat edinmesi ile gerçekleşmiştir. Stratejik zekası ve gezgin ruhu ile tanınan Hadrian, Roma İmparatorluğu’nun dört biryanını gezmiş ve imparatorluğun gelişimi için önemli adımlar atmıştır. Anadolu’ya MS 130 – 134 yıllarında ziyaret gerçekleştirmiştir. Efes, Pergamon, Side, Antalya, Aspendos ve Miletos gibi önemli şehirleri ziyaret etmiştir. Anadolu’nun gelişimine büyük katkı sağlamış ve birçok şehirde kalıcı eserler bırakmıştır.
KALEİÇİ’NİN MİMARİ HAZİNELERİ
Kaleiçi’ni özel kılan özelliklerinden biri de zengin mimari yapısıdır. Dar sokakları, taş evleri, tarihi camileri, medreseleri ve kiliseleri, attığınız her adımda medeniyetlerin izlerini görmeniz mümkündür. Bu yapıların korunması ve restore edilmesi, bölgenin tarihsel yapısını bozmadan modern ihtiyaçlara uyum sağlamasını mümkün hale getiriyor. Kaleiçi, bizlere hem eski mimariyi yaşatıp hem de modern bir yaşam tarzı sunuyor. Butik oteller, kafeler, sanat galerileri, müzeler ve eğlence alanları ile yeniden hayat bulmuştur diyebiliriz.
KALEİÇİ’NİN KORUNMASI VE GELECEĞİ
Kaleiçi, bünyesinde sadece tarihi yapıları ile değil günümüzün modern dokusunu da barındırmaktadır. Bizlere 2. yüzyılın ihtişamını ve 21. yüzyılın dinamizmini bir arada yaşatmaktadır. Yüzyıllar boyunca önemli olan Kaleiçi, Antalya’nın tarihive kültürel mirası olarak varlığını sürdürmektedir. Ancak bu mirasın korunması için yerel yönetimlerin sosyolojik, ekonomik politikalar geliştirerek, bölgenin dokusunu bozmadan düzenlemeler yapmak büyük önem taşıyor.
Türkiye’nin diğer turistik alanlarında olduğu gibi, Kaleiçi’nin de gelecek nesillere en iyi şekilde aktarılması için koruma bilinci yaygınlaştırılmalıdır. Bu tür tarihi bölgelerde gelişigüzel yapılaşmasının önlenmesi, orijinal yapılarla uyumlu restorasyon çalışmalarının yapılması gerekir. Bu süreçte hem yerel hem de yabancı turistlerin bilinçlendirilme ve koruma çakışmalarının sürekli hale getirilmesi gerekir. Böylece bölgenin tarihi dokusu zarar görmez ve turizm potansiyeli daha uzun yıllar devam eder.
