Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO), toplantıya Ali Bahar’ı anarak başladı. Toplantıda orman yangınlarına değinildi ve tüm vatandaşlara geçmiş olsun dilekleri sunuldu. 13. Grup (Kağıt ve Matbaacılık) Meslek Komitesi Başkan Yardımcısı Serdar Uçan’a ait fabrikasında çıkan yangında Uçan’a geçmiş olsun dilekleri verildi.  ATSO Başkanı Yusuf Hacısüleyman, yılın son dört ayına girdiklerini belirterek ekonomik göstergelerin büyük ölçüde bekledikleri gibi seyrettiğini açıkladı. Buna rağmen son aylarda üretim ve iç satışlarda firmalarında oldukça zorlanmaya başladığı vurguladı. Enflasyonun en büyük sorun olduğu ve ülke olarak birinci önceliğin enflasyonu aşağıya çekilmesi gerektiğini belirten Hacısüleyman, mayıs ayında yüzde 75,5 ile zirve yapan enflasyon haziranda yüzde 71,6’ya, temmuzda ise yüzde 61,8’e düştüğünü ifade etti.

Atso Toplantı (4)-1

HALKI İKNA ETMEK ÖNEMLİ

Bu durumun birkaç ay daha devam edeceklerini bekleyen Hacısüleyman, baz etkisinin kalmasından sonra enflasyonun gerilemeye devam edeceğinin altını çizdi. Piyasa katılımcılarının 12 ay sonrası için TÜFE beklentisi yüzde 30 iken, reel sektör yüzde 55, hane halkı ise yüzde 72 oranında beklenti içinde olduklarını,  yaşanan bu kopukluğun tüm kesimlerin enflasyonun düşeceğine ikna edilmesini zorunlu hale getireceğini belirtti.

ORTA GELİR TUZAĞINDAN KURTULMA ZORUNLULUĞU

ATSO Başkanı Hacısüleyman, Antalya’daki iş dünyası olarak her türlü ekonomik istikrarın sağlanması için çabaladıklarını ancak yüksek seyreden enflasyon nedeniyle sorunlar yaşadıklarının altını çizdi. Şirketlerin ayakta kalabilmesi için ticari kredilerin üzerindeki sınırlamaların kaldırılması beklediklerini vurguladı. İşletme kredileri yatay seyretmesi ve finansman maliyetleri yüksek olsa da krediye erişim engellenmemesinin önem taşıdığını açıkladı. Üretim maliyetlerin çok yüksek olduğu da değindi. Türkiye’nin orta gelir tuzağından kurtulması gerektiğini ifade etti. Hacısüleyman, yüksek teknoloji için atılımların yapılması gerektiğinin vurguladı.

HİT-30 PROGRAMI

HİT-30 programını açıkladı. HİT-30, elektrikli araç, batarya, çip, güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, ve ar-ge merkezleri kurulmasını amaçlayan bir yatırım programı olarak ele alındı. Programda;

•             5 milyar dolar destek bütçesiyle, yıllık 1 milyon elektrikli araç üretim kapasitesi

•             4,5 milyar dolar destek bütçesiyle, 80GWh’lık batarya üretim kapasitesi

•             5 milyar dolar destek bütçesiyle, çip alanında yıllık 1 milyon Pul üretimi kapasitesi

•             2,5 milyar dolar destek bütçesiyle, 15GW’lık hücre üretim kapasitesi

•             1,7 milyar dolar destek bütçesiyle, rüzgar enerjisinde yeni teknolojiler ve offshore türbinler yapılması,

•             Ayrıca 1 milyar dolar hibe destek bütçesiyle, öncelikli teknoloji alanlarına odaklanan 10 küresel ölçekli Ar-Ge merkezinin kurulması hedefleniyor.

Vergi dönemlerinde tartışmanın arttığını belirten Başkan Hacısüleyman, enflasyon muhasebesi, enflasyonun mali tablolarda yarattığı yanıltıcı etkileri ortadan kaldırmak amacıyla uygulandığını açıkladı. Hacısüleyman, “Türkiye 2001 yılında büyük bir ekonomik kriz yaşamış, ekonomi daralmış, yıllık enflasyon yüzde 69’a çıkmıştı. Enflasyon 2002’de yüzde 30’a, 2003’te yüzde 18’e ve 2004’te yüzde 9’a düştü. Yani 2003-2004 döneminde enflasyon muhasebesi uygulanırken, enflasyon yüzde 18 ve yüzde 9’du. Türkiye yeniden büyümeye başlamıştı. Hem iç talep, hem ihracat oldukça canlı bir performans gösteriyordu.  Kredi faizleri oldukça düşüktü, ülkeye dışarıdan yatırımlar artmaya başlamış, AB ile son derece pozitif bir gündem yakalanmıştı” dedi.

Atso Toplantı (3)-1

KREDİ KULLANIMI İÇİN TALEP

Durum değerlendirmesi yapan Hacısüleyman, “Bugün enflasyon muhasebesi tam tersi bir ekonomik konjonktürde uygulanıyor. Sıkılaşma tedbirlerinin en kritik dönemindeyiz. Enflasyon yüzde 75’ten yeni yeni düşmeye başladı. Yurtiçi satışlar soğuma dönemine girdi. Üstelik ihracat pazarları da durgun. Kredi faizleri çok yüksek ve kredi büyüme oranlarına sınırlama getirildi. Yani bankalar müşterisi faize razı olsa da istediği kadar kredi kullandıramıyor” diye sözlerine devam etti.

Hacısüleyman, “Enflasyon düzeltmesi bilançoda yer alan parasal olmayan kalemler üzerinde yapılıyor, ancak parasal kalemlerde değişiklik yapılmıyor. Bu çerçevede stoklar, demirbaşlar, hatta henüz devam eden yatırımlar yeniden değerleniyor ancak kasada duran nakit, bankadaki nakit, alacaklar ve borçlar enflasyon değerlemesine tabi tutulmuyor. Bu durumda elinde yüksek mal stoğu olan firmalar, yeni yatırım yapan firmalar, özkaynakları zayıf borçluluk oranı yüksek firmalar büyük zorluklarla karşılaşıyor.

EK VERGİ DOĞUYOR

Öyle örnekler var ki; henüz yatırım aşamasında olup, üretim ve satış başlamayan şirketler ek vergilerle yüz yüze kalıyor. Stoklarında hazır malı olan ancak bunları satamayan işletmelere ek vergi doğuyor. Ya da elindeki stoku enflasyon değerlemesine tabi tutan (diyelim ki malın değeri 100 TL’den 150 TL’ye çıktı), ancak zararına satış yapan (120 TL) firmalar bile daha yüksek vergi ödüyor. Buna karşılık güçlü öz sermayesi olan, borcu az olan, elindeki nakdi mala, demirbaşa, yeni yatırıma bağlamayan firmalar uygulamadan pek de zarar görmüyor.

Dolayısı ile kazançtan alınmayan ama varlıkların değerlenmesinden alınan bir vergi ile karşı karşıya kalıyoruz. Ülke genelinde toptan ve perakende satışlarda yavaşlama hatta gerileme varken, kredi faizleri yüksek ve kredi kullanımı zorken, işletmelerin ayakta kalmaya ihtiyacı varken, sistem, firmaları daha da zor duruma sokuyor,” dedi.

YAVAŞLAMANIN DAHA CİDDİ SORUNLARA DÖNÜŞMESİ

2024 yılının sonunda mali tablolarında uygulanmasıyla iyi sonuçlar alınabileceğini ancak belirtilen yan etkiler nedeniyle ayakta kalmakta zorlanan şirketlerin olduğunu da açıkladı.

Hacısüleyman, “Hepimizin yakından şahit olduğu gibi Türkiye ekonomisinde yavaşlama işaretleri iyice belirginleşti. Sanayi üretimi çok zayıfladı, Haziran’da yüzde 4,6 düştü. PMİ endeksi son 13 ayın 11’inde 50’nin altında değer aldı ki bu da sanayinin zor durumda olduğunu gösteriyor.  Perakende satışlardaki reel büyüme yüzde 20’lerden tek hanelere indi.  Kredi kartı ile yapılan harcamalarda keskin bir yavaşlama var. Konkordatolar ve ödenmeyen çek-senet sayısı artıyor Son olarak işsizlik Mayıs ayında yüzde 8.5 iken Haziran’da yüzde 9.2’ye yükseldi. Temmuz-Ağustos’ta ve sonbaharda işsizlikte artışın devam ettiğini göreceğiz.  Artık yavaşlamanın daha ciddi sorunlara dönüşmemesi için son kavşaktayız. Yakın zamanda bu gidişatta değişiklik yapacak önlemler alınmazsa çok daha ciddi yan etkiler görmeye başlayacağız,” dedi.

Ayrıca ekonomi yönetimindekilere seslenene Hacısüleyman, “Cumhurbaşkanı Yardımcımız Cevdet Yılmaz ve Hazine-Maliye Bakanımız Mehmet Şimşek başta olmak üzere ekonomi yönetiminin bu uyarılarımızı dikkate almasını, sorunun sadece iş dünyasının yavaşlayan satışları ve karlılığı olmadığını, değerlenen kur nedeniyle ihracatın yara almaya başladığını, çalışanlarımızın ve halkımızın azalan gelirleri nedeniyle büyük sıkıntı içinde olduğunu, enflasyon programından sapmadan, özellikle halkın alım gücünün desteklenmesi gerektiğini bilhassa vurgulamak istiyorum.

Atso Toplantı (2)-1

ANKARA’YA GİDİYOR

Bu hafta Ankara’da Ticaret Bakanımızı ziyaret edeceğiz. Sizlerden, komitelerimizden, sektörlerden gelen talepleri, istekleri, beklentileri ve çözüm önerilerini bir dosya haline getirdik. Dosyamızda, kredi kartı harcamalarına getirilen kısıtlardan kurumsal kredi kartlarının muaf tutulması, ihracat bedellerinin yüzde 30’unun TCMB’ye satış zorunluluğunun esnetilmesi, vize sorunu, yeşil pasaport alımının kolaylaştırılması, fuar ve pazar araştırması desteklerinin artırılması, berber-kuaför ve güzellik salonlarının çalışma gün ve saatleri, AVM’lerin yarattığı haksız rekabet gibi başlıkların olduğu 20’ye yakın sorun ve çözüm önerimizi sunacağız,” dedi.

BİRÇOK İLKİ HAYATA GEÇİRDİLER

Ağustos ayı başında yürürlüğe giren Hayvancılıkta Planlı Üretime Dayalı Yeni Destekleme Modeli, sektörde önemli yenilikler getirerek birçok ilki hayata geçirdiklerini. Bu model, hayvansal üretimde yaşanan sıkıntılara çözüm bulmak ve yerli üretimi desteklemek amacıyla tasarladıklarını belirtti. Yeni modelle birlikte destekleme tutarları, belirlenen katsayılar üzerinden performansa dayalı olarak hesaplanacağını, bu sistem, üreticilerin verimliliğini ve performansını artırmaya yönelik önemli bir adım olarak öne çıktığını vurguladı.

POZİTİF AYRIMCILIK

Hacısüleyman, “İlk kez, kadın ve genç yetiştiricilere pozitif ayrımcılık yapılarak temel desteğe ilave destekler sağlanacak. Bu, sektörde gençlerin ve kadınların daha aktif rol almasını teşvik edecek. Aile işletmeleri, hayvancılık sektöründeki önemli yerleri nedeniyle ilk kez ilave destek alma hakkına sahip olacak. Bu, küçük ölçekli üreticilerin güçlendirilmesi açısından büyük önem taşıyor. Yeni model, gıda arz güvenliğini dikkate alarak, yerli üretimin artırılmasını ve yerli gen kaynaklarının korunmasını hedeflemektedir. Ayrıca, üretim sürecinde yaşanan maliyet artışları ve fiyat istikrarsızlıklarından üreticilerin korunması da amaçlanmaktadır,” diyerek kadın istihdamına da değindi.

COĞRAFİ İŞARET ALMIŞ

Hacısüleyman, “Antalya Büyükşehir Belediyesi tarafından bu yıl 6-8 Eylül tarihleri arasında üçüncüsü düzenlenecek olan International Food Fest Antalya 2024 Gastronomi Festivali’nin tanıtım toplantısına katıldık. Gastronomi, ticaret ve turizm açısından oldukça önemli bir konumdadır. Antalya ise, zengin mutfağı ve yerel lezzetleriyle dünya çapında bir marka haline gelmiş, Uluslararası Food Fest Antalya Gastronomi Festivali ile bu potansiyelini daha da güçlendirmiştir. Festival, şehrimizin gastronomi zenginliğini uluslararası arenaya taşıyarak hem yerel üreticilerimizi desteklemekte hem de Antalya'yı gastronomi turizminde cazip bir destinasyon haline getirmek için önemli bir etkinliktir,” dedi.

Antalya’nın coğrafi işaret almış ürünlerine de değinen Hacısüleyman, “Coğrafi işaret almış Antalya Piyazı, Antalya Kabak Tatlısı, Antalya Serpme Böreği, Antalya Bergamot Kabuğu Reçeli ve Antalya Turunç Kabuğu Reçeli gibi yerel lezzetlerimizin tanıtımı büyük önem taşımaktadır. Antalya Ticaret ve Sanayi Odası olarak, bu tür etkinliklerin şehrimize kattığı değeri artırmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diyerek sözlerine devam etti.

Hacısüleyman, “Belediyelerden alınan iş yeri açma ruhsatı ile faaliyet gösteren bu küçük işletmelerin, bakanlığa başvurarak turizm işletme belgesi alma zorunluluğunun, güvenlik ve vergi kaydını sağlamak adına isabetli bir karar olduğunu sürekli ifade ediyoruz. Ancak, uygulamanın muhataplarına tam anlamıyla ulaşmadığını ve birçok aile işletmesinin bu süreçte zorluklar yaşadığını hep birlikte görüyoruz. Küçük otellerin turizmimizin çeşitliliğine ve ekonomiye katkı sağladığını yeniden vurgulayıp, bu işletmelere gerekli kolaylıkların sağlanmasını talep talep ediyoruz.

Üyelerimizden yani sizlerden aldığımız geri bildirimlerden ve taleplerden yola çıkarak Antalya’nın gelişmesine ve üyelerimizin bizden beklentilerini karşılamaya yönelik çalışmalar yürütmeye gayret ediyoruz.  Özellikle son dönemde üyelerimizden en çok duyduğumuz konulardan birisi finansmana ve devlet desteklerine erişimde sorunların yaşandığı yönündedir.

ALİ BAHAR’I YENİDEN ANDI

Bu sorunlara çözüm olması için hem Antalya’mızın hem de üyelerimizin ihtiyaçlarını gözeterek Proje Geliştirme ve Devlet Destekleri Ofisi kuracağımızı, Rahmetli Başkanımız Meclis toplantısında müjde olarak sizlere duyurmuştu ve kendisi de bu ofise çok büyük bir önem atfetmişti” diyerek Ali Bahar’ı yeniden andı.

Antalya’nın büyümesi ve gelişmesi için çabaladıklarını bunun için her türlü adımı yapacaklarını açıklayan ATSO Başkanı Hacısüleyman, “Artık yaz aylarının sonuna geliyoruz. Bir sonraki buluşmamızda yani Eylül 2024’de ekonominin yol haritası olan OVP’de gerçekleşmeler açıklanmış olacak. Hep birlikte bu salonda bir araya gelip detaylıca OVP’yi konuşacağız. Doğruları öveceğiz, eksikleri ve yanlışları dile getireceğiz, önerilerimizi sunacağız” dedi.

BÜYÜK TAARRUZ’A DEĞİNDİ

Hacısüleyman sözlerini bitirmeden önce Paris Olimpiyatları’nda temsil eden tüm sporcuları tebrik ve teşekkür etti. Hacısüleyman, “Antalya Kültür Sanat’da çalışmalarımız, devam ediyor. 24 Eylül Salı günü Mercan Dede konserine herkesi bekliyoruz.

Gelecek hafta milletimizin destan yazdığı Kurtuluş Savaşının sonunda elde edilen Büyük Zaferin 102. Yıldönümünü kutlayacağız.

Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde, 102 yıl önce, 26 Ağustos 1922’de başlayan Büyük Taarruz, 4 gün süren çarpışmaların ardından Dumlupınar’da kesin bir zaferle sonuçlandı ve bu toprakların ezeli ve ebedi vatanımız olduğu bir kez daha tescil edildi. Tüm şehitlerimizin, askerlerimizin ve Ulu Önder Atatürk’ün ruhu şad olsun. Kendilerini gururla, şükranla ve rahmetle anıyoruz. Allah bu ülkeyi, bu milleti yeni bir Kurtuluş Savaşı yapmak zorunda bırakmasın,” diyerek Büyük Taarruz’u andı.

Muhabir: SİBEL YEŞİL