Dünyada Anneler Günü coşkuyla kutlanırken, Babalar Günü nedense üvey evlat gibi sönük kutlanır. Bazen ona sadece bankamatik gözüyle, bazen de evde fazlalık gibi görünür. Oysa baba çınar ağacı gibidir. Meyvesi olmasa da gölgesi bile yeter….

Baba olmak dünyanın en zor görevlerinden birisidir. Babasız yetişmek ve babadan alamadığı Babalık sorumluluğunu yerine getirmek daha da zordur. Büyüklerimiz bu durumu ‘’Ateşten gömlek’’ olarak nitelendirmiştir.

İlkokul 5. sınıfta iken babamı kaybettim. Onunla geçirdiğim kısacık bir yaşamdan, ancak kendime çıkardığım derslerle Baba olduğumda kendime yön vermeye çalıştım. Babasızlığın tüm acılarını hep yüreğimde hissettim.

Baba oldum. Çocuklarıma zengin ve refah bir yaşam sürmelerini değil, onurlu insan gibi yaşamaları için çaba sarf ettim. Ne kadar başarılı oldum bilemem ama mutluyum…

Şimdi dedeyim. 6 torunum var. İlk torunun doğduğu günden itibaren sevgiyle büyümesini bekledim. Biraz büyüyünce zamanımın çoğunu onunla geçirmeye başladım. Bir süre sonra 3 kızım baş kaldırarak, ‘’Baba sen torunlarına çok taviz veriyorsun. Çok seviyorsun ve sevgini hepimiz görüyoruz. Keşke bizi büyütürken yarısını bize gösterseydin’’ diye sitem ettiler. Benim sorumluluğum sizlersiniz. Ailemden sorumluydum. Şimdi her torunun annesi, babası var onlar sorumlu. Ben sizi yetiştirdiğim gibi sizler de onları yetiştireceksiniz. Zor görev artık sizin diye anlatmaya çalıştım. Dedim İşte size kıssadan hisse

Delikanlı 16 yaşında iken babası ile tartışmış ve evi terk etmişti…

Buna çok öfkelenen baba, evde onun adı bir daha bu evde anılmayacak diye yasak koymuştu…

Anne her gece evi terk eden oğlunun yatağına oturup yastığını koklayarak uyuyordu.

“Oğlumu özledim, ne olur gidip arayalım, bulup getirelim” dese de, baba geri adım atmıyordu..

Aradan iki yıl geçmişti.

Oğlunun doğum günü o yıl Babalar günü ile aynı güne denk gelmişti…

Annenin ağlamaklı halini görünce dayanamadı baba “Şu adrese git, oğlunu gör” dedi.

Ve ekledi, “Adresi benim verdiğimi söyleme ama” birkaç şey daha söyledi ama anne duymuyordu bile, aklında bir tek adres kalmıştı…

Anne sevinçten uçuyordu.

Hemen hazırlandı yola koyuldu.

Büyük bir şehrin karşı yakasındaydı babanın verdiği adres…

Gittiği adres bir tamirhaneydi…

Oğlunu tulum içinde gördü…

Bir süre ıslak gözlerle dükkanın karşısından izledi ve oğluna doğru yaklaşmaya başladı..

İki yıl boyunca kendisini arayıp sormayan ailesini unutan delikanlı aniden annesini karşısında görünce önce şaşırdı, sonra koşup sarıldı annesine…

Babası hariç herkesi soruyordu, “o nasıl, bu nasıl,” diyerek.

Ve sonunda “O adam nasıl, hala aksi ve anlayışsız mı?” diye sordu annesine..

Anne cevapsız bıraktı bu soruyu…

“Hadi oğlum gel eve gidelim” dedi..

“Hayır anne, ben böyle iyiyim…

O adamla tekrar aynı evde yaşayamam” dedi ve dükkana doğru yürümeye başladı..

Arkasından bir süre bakakalan anne hazırladığı pastayı oğluna vermek için seslendi…

Delikanlı pastayı alırken annesine “Anne ne olur ısrar etme, gelmeyeceğim…

Bir gün bile merak edip arayıp sormayan bir adamla aynı evde yaşayamam ben” dedi…

Anne boynu bükük halde oğlunun yanından ayrılmaya hazırlanırken

“Peki oğlum sen bilirsin. Anlaşılan çok kararlısın, gelmeyeceksin…

Ama baban dedi ki son bir aydır arkadaşlık ettiği çocuktan uzak dursun, o çocuk sana zarar verecektir..

Önceki arkadaşıyla barışsın”… Bu kez çocuk donakalmıştı…

Annesi eve dönmüştü. Babaya sitem etti, “Madem biliyordun nerde olduğunu neden benden sakladın?

O yüzden rahattın demek? ”

Hep ters, aksi görünen baba yutkundu ve gözlerinden iki damla yaş akıverdi…

“O benim canımdır ya, canım” dedi…

“Ne zamandan beridir biliyordun? ” diye sordu anne..

“Gittiği günden beridir biliyorum…

Bazen öğlen molalarında ne yiyip ne içiyor diye gider uzaktan izlerdim, bazen akşamları geç gelirdim ya hani, sen beni kahveden sanırdın, işte o zamanlarda da ne yapıyor kimlerle takılıyor diye takip ederdim.”

Karı koca bir birlerine sarılıp ağlarken kapı çalmıştı..

Elleriyle gözlerini silerek kapıyı açmaya gitti anne. .

Annesinin kendisine yaptığı pastadan daha büyük bir pasta ve hediye paketi ile içeri girdi delikanlı..

Koşarak  babasına sarıldı. “Babalar günün kutlu olsun babaaaa”..

Delikanlı anlamıştı. Kendisine hiç bakmadığını düşündüğü babasının, aslında gözünü hiç üzerinden ayırmadığını….!!!

Babalar kızar bağırır ama hep evlatların iyiliği içindir evlatlar çocukken bunu anlayamaz…

Fakat bir gün onlar da Anne Baba olunca anlarlar 

Babanın kıymetini ….!