Bakın öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, öyle bir Devlet ve Millet anlayışımız var ki, ne kadar güzellikler varsa yok ettik. Ateşe attık. Tarikatlara girdik. Kendi ülkemizi bombaladık. Tekkelerden çıkmadık. Çocuklarımıza tecavüz ettik. Şairlerimizi, yazarlarımızı ne kadar güzel aydınlarımız varsa hepsini heba ettik.

Bu güzel ülke, Sabahattin Ali’yi kendisine bağlı bir istihbarat elemanı eliyle vahşice katletmiştir. Hababam Sınıfı’nı yazan ve halka bilimi, aydınlığı aktarmaya çalışan kıymetli Öğretmen Rıfat Ilgaz Kastamonu’da bir jipin arkasına bağlayarak köy meydanında saatlerce tur attırmış ve kendisini seven Kastamonu köylülerini “bu komünisttir / bu Allah’sızdır” diyerek galeyana getirip taşlatmıştır. Metin Altıok’u bilir misin? Hani Sezen bir şiirini bestelemişti “Ah kavaklar Ah kavaklar Acı düştü peşime” ha işte bunlar onu bir otel odasında ateşler içine attı. O güzel şair o kahpe ateşler içinde yandı şu an marş söylüyor tekbir getiriyor. Ama Cemal Süreya Dersim katliamı sırasında henüz 6/7 yaşındayken babasının şu çok yüce askerler tarafından dipçiklerle dövülerek yük vagonlarına bildirildiğini gördü ve Kürt olduğunu 10 yıllarca gizlemek zorunda kaldı. Mahmut Makal 17 yaşında genç bir öğretmenken 1950’li yıllarda ezilen köylünün durumunu “Bizim Köy” adlı kitapta yazdığı için hapis cezası aldı. Orhan Veli bir destek kampanyası başlattı onun için daha sonra Orhan Veli’ye de bir dava açtılar.

Ya Nâzım..

İktidara karşı örgütleniş Bahriyeliler şiirlerini okuduğu için mahkemeye çağrılıyor bütün askerler serbest kalırken Nâzım yıllarca hapis yatıyor. Bu Millet emeği, adaleti, eşit ve özgür bir şekilde yaşamayı düşünen kim varsa katlediyor. Ruhi Su, Behçet Aysan, Hasret Gültekin, etleri lime lime edilen Ahmed Arif daha ne diyeyim ben size…”

Her kim ki bu ülkeyi sevdiyse, her kim ki bu ülkenin muasır medeniyet seviyesine erişmek için mücadele vermişse hepsi birer birer linç edildi heba edildi…

Güzel insanlar birer birer göçüp giderken, AYAKLAR BAŞ EDİLDİ…

MUTLU MUSUN ANADOLU, MUTLU MUSUNUZ GÜZEL ÜLKEM….