20.09.2017

 

Kurban bayramı öncesi kişisel olarak aldığım duyum ve araştırma sonucunda, bayramda et fiyatlarının kiloda 7-10 lira artacağını köşe yazımda belirtmiştim. Tam da benim beklentim ölçüsünde gerçekleşti.  Bunun daha iyi zamanlarımız olduğunu söyleyen kasaplar, et fiyatının artışının sürebileceğini belirttiler.

Yıllar önce rahmetli eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, basın mensuplarıyla bir çay, kahve sohbetinde aynı anda 4 mevsimi yaşayan Türkiye’nin, bereketli topraklarından söz etti. Zenginliğimizi kavrayamamanın üzüntüsünü yaşadığını anlatırken, ‘’Biz çiftçi diye toprak ağalarını yıllarca destekledik. O yıllarda ülke tarımı tek ellerdeydi. Ağalar bu destekleme paralarını ya şehirde başka işlere yatırdılar, ya da erittiler. Geriye dönüşüm olmadı. Şimdi şartlar farklı. Hayvancılık ve tarım planlı ve kontrollü desteklenmeli’’ demişti…

Aradan yıllar geçti…

ANAP döneminde Tarım Orman ve Köyişleri Bakanı Hüsnü Doğan ile bir sohbette, maki ve taşlık alanları temizleyerek tarıma kazandıracaklarını, büyük ekili alanlar oluşturacaklarını, hayvanlar için büyük çiftlikler meydana getireceklerini, yem fabrikaları kuracaklarını uzun uzun anlattı. 

Ama hiç birini yapmadı, yapamadı…

Aradan yıllar geçti…

Aklın yolu birdir. O günlerden, bu günlere kadar birçok bakan gelip gitti. Üç aşağı beş yukarı hepsi aynı şeyleri söyledi.

Ne yapıldı, en kolay yol tercih edildi, İthalat yapıldı…

Tarımdan kırmızı ete kadar…

Neden..?

Ülke çıkarlarını korumak, halk için halka namuslu dürüstçe hizmet vermek planlama ister, zaman ister, emek ister…

Kim uğraşacak bu milletle…

İktidara gelen başbakanlar işi bilen kişilere değil, kendine kayıtsız şartsız itaat edecek yalakaları bakan yaptılar. Planlama yapan halk için çalışan bakanlar olumsuzluklara başkaldırdıkları veya ülke çıkarlarını ön plana koyduklarından kısa süre sonra görevden alındılar.

Ülkeyi bilgisiz, bilinçsiz, kısa süreli günü kurtarma planlamalarla yönetmeye başladılar.  Koltuklarında kısa süre kalacaklarını bildiklerinden de bir yandan da kendilerine ve yandaşlarına servet kazandırmayı tercih ettiler.

En kolay yol ithalat…

Yandaş kazanacak, kendileri kazanacak…

Hayvan yetiştiricileri, çiftçi ise gün daha çok zayıflayarak bu günlere geldi. Avrupa ülkesinde bir emekli yılda 80-90 kilo et yerken, bizim emekli ise sakadat bile yemekte zorlanıyor. Orta gelirli bir aile bile ancak yılda 8-9 kilo kırmızı et yiyebiliyor.

Yeni Bakanımıza bakalım umut veriyor mu?

Vermez mi, işte sayın yeni bakanımızın verdiği umut….

Tarım ve hayvancılık Bakan Ahmet Eşref Fakıbaba, Eskişehir'in Sivrihisar İlçesine bağlı daha önce köy olan İlören Mahallesi'ndeki mevsimlik tarım işçilerini ziyaret etti. Fakıbaba, bir gazetecinin et fiyatları ile ilgili bir planlamalarının olup olmadığını sorması üzerine şöyle konuştu:

"Ben et fiyatları ile ilgili geldiğimden beri hiçbir şey söylemiyorum. Kesinlikle söylemeyeceğim. Esasında bir şeyi söylemeden, yapmak önemli. Ama şu var et fiyatlarını söylemem, biz hem 2017 yılını 4 ayını planladık, hem de 2018 yılını planladık. Yani biz planlı çalışırız. Bizim hem 2017 yılı planlarımız var, hem 2018 planlarımız var. Bu palanlarımız iyi midir, kötü müdür halkımız karar verecek. Biraz, 2 ay, 2.5 ay bana müsaade etsinler, iyi olursa tabi ki alkışı hak etmiş oluruz, valla kötü olursa hakikaten üzücü bir olaydır. En çok ben üzülürüm. Çünkü ben başarısızlığı hayatımda kabul etmeyen kişiyim. Arkadaşların, sizlerin DUASINI istiyoruz.’’

 Dünyanın en pahalı etini yiyen Türkiye’nin artık umudu DUALARA kaldı. Bizi galiba kurtaracak olan da Fakkıbaba’nın dediği gibi dualar olacak.

İşte biz böyle bir ülkeyiz.

Dünya planlı üretim yaparken biz işin kolayı dualarla, muskalarla işi çözmeye çalışıyoruz…

Haydi hayırlısı…