Evet… Yine bize kabus dolu haftalar başladı.

Acaba küme düşecek miyiz? Düşmeyecek miyiz?

Açıkça fikrimi söyleyim, düşmeyiz.

Ama rahat uyku da yok. Takımda onca eksik, alınan sonuçlarla gelinen nokta, küme düşme potası, ama bazı futbolcuların umurunda değil galiba…

Ya arkadaş sen Alman Milli Takımı’nda forma giymiş adamsın… Bakıyorum gereksiz sert hareketler, adeta “hocam bana kırmızı göster” der gibi kasti bir şekilde rakibin dizine basmalar, sonunda Mete Kalkavan’da büyük bir keyifle seni kırmıyor ve basıyor kırmızıyı Podolski Bey.

Hadi güle güle soyunma odasına…

Ya Kudriashov’a ne demeli. Maç bitmiş, dakika 90+190, bizimki hakeme aşırı itirazdan çifte sarı görüyor ve kırmızı kart yiyerek doğru kuzu kuzu soyunma odasının yolunu tutuyor…

Ama helal olsun… Delikanlı çocukmuş! Kırmızı yedikten sonra hiç itiraz etmedi ve direk soyunma odasına gitti…

İstediğini aldı galiba dedim bende.!

Yazık, gerçekten de çok yazık… Bu kulübün yöneticileri veya hocaları, hiç disiplin dersi vermezler mi acaba?

Bir yanda sakatlar, koronalar, zaten takım haftalardır eksik, sanki kimin umurunda! Ye kırmızıyı, al cezayı, ölen ölür, kalan sağlar bizimdir, öyle mi beyler…

Bu takıma, bu takım için ter döken arkadaşlarına, bu takıma gönül veren binlerce Antalyalıya, bu takımın başarısı için kendini parçalayan hocana, adeta yoktan var ederek bu takımı ayakta tutmaya çalışan yönetimine yazık değil mi hiç?

Yok arkadaş… Kim ne derse desin, Galatasaray maçında yaşanan bana göre bu sorumsuzca davranışlar, affedilmemelidir! Hele ki son haftalara girilmiş bu kritik noktada.

Hakem şöyleydi, böyleydi, bırakın bu işleri beyler… Sen önce kendine bi bakacaksın…