Atatürk’ün kurduğu Türk Dil Kurumu’nun dört kurucu üyesinden biridir. “Türk Dili Tetkik Cemiyeti”nin kuruluş dilekçesinde görevi, “veznedar” olarak belirtilmiştir. 26 Eylül 1932’de toplanan ilk Türk Dili Kurultayı, dilin sözvarlığını saptamak üzere “Lügat ve Istılah Kolu”nu kurmuş, “Umumi Merkez Heyeti” de kol başkanlığına Celal Sahir Erozan’ı getirmiştir (1932). 1934’te toplanan II. kurultaydan sonra bu kolun üstlendiği sözlük ve terim çalışmaları birbirinden ayrılarak kolun adı “Lügat Kolu” olmuş, Celal Sahir başkanlığı sürdürmüş ancak 1935 ortalarında ölünce, Filoloji Kolu Başkanı olan Ali Canip Yöntem, bir süre onun görevini de yapmıştır. Cumhuriyet öncesinde aydınlar arasındaki dil tartışmalarında da dilin “sadeleşmesi” gerektiğini savunmuştur. Celal Sahir, 29 Eylül 1883’te İstanbul’da doğdu. Babası, Osmanlının Yemen Valisi İsmail Hakkı Paşadır. İlköğrenimine “Numune-i Terakki” ilkokulunda başlamış Davut Paşa Rüştiyesi (ortaokulu) ile Vefa İdadisinde (lisesinde) devam etmiştir. Liseyi bitirince hukukçu olmak istemiş, ne ki hukuk öğrenimini iki yıl sürdürebilmiştir. Şair olarak tanınan Celal Sahir, şiir yazmaya çocukluk döneminde başlamış dokuz yaşındayken güzel şiir okuduğu için 2. Abdülhamit’in dikkatini çekmiştir. Bu nedenle sık sık sarayda padişahın konuğu olmuş, ona şiirler okumuş “liyakat nişanı” almıştır. On dört, on beş yaşlarındayken Malumat, Musavver Fen ve Edeb, Pul, Lisan gibi dergilerde şiir ve makaleleri yayımlanmıştır. Bu yazılarında Ahmet Celal, Velhan, Şârık, Hikmet Celal gibi takma adları kullanmıştır. Fransızcasını ilerletip Fransız yazınını tanıyınca yazınsal değerleri değişmiştir. Bu dönemde Serveti fünun dergisinde şiirleri yayımlanmaktadır. Bu dergi kapatılıncaya değin burada şiir ve yazıları çıkmıştır. Celal Sahir, 1903’te “Hariciye Nezâreti”nde görev başlamış,1907’den sonra Kabataş ve Mercan Liselerinde edebiyat öğretmenliği yapmıştır. Meşrutiyetin ilanını izleyen günlerde Celal Sahir, bir yandan “dilin sadeleştirilmesini” isteyen aydınların yanında olmuş, bir yandan da yazınsal yaşamına türlü etkinlikler katmıştır. 1. Kitap, 2. Kitap, 3. Kitap adıyla aylık bir dergi, yine kısa bir süre de Demet adlı bir kadın dergisini çıkararak burada kadın haklarını savunmuştur. Yeni Lisan eylemini Hak gazetesinde anlatan, Halka Doğru dergisinin yayın yönetmenliğini yapan Celal Sahir, “Edebiyatı Cedide”nin en genç şairlerinden biri olarak Tevfik Fikret’in etkisinde de kalmış, zamanla kendi özgün anlatımına ulaşmıştır. Türkçülük akımıyla ilgilenen Celal Sahir, dilin konusundaki görüşleriyle Yeni Lisan eyleminin İstanbul’da ilk önderleri arasına girmiş, Serveti fünun dergisi kapanınca, “Milli Edebiyat” akımını benimsemiş, hece ölçüsüyle şiirler yayımlamıştır. 1911’de Selanik’e gitmiş, burada çıkarılan Türk Yurdu, Türk Derneği, Genç Kalemler gibi dergilere yazmıştır. Birinci Dünya Savaşı sırasında bir ara ticaret yapmış, cumhuriyetin ilanından sonra 1928’de Zonguldak Milletvekili seçilmiştir. Harf Devrimini gerçekleştiren kurula katılmış, Türk Dil Kurumu’nun kuruluşuyla birlikte, hep savunduğu dilde sadeleşme eyleminin yapıcıları içinde yer almıştır. 16 Kasım 1935’te akciğer kanserinden yaşamını yitirmiştir. Celal Sahir, Türk Derneği’nin kurucuları arasındadır. Bu dernek 1909’da bir dergi çıkarmaya başlamış, ama daha başlangıçta dernek üyeleri arasında dil konusunda ayrılıklar olduğu anlaşılmıştır. Celal Sahir’in dilin yalınlaşmasına tek yönlü bakmadığı, sorunun salt Arapça ve Farsça sözcüklerle tamlamalar olmadığını birçok kez yazmıştır. 1909’da Serveti Fünun Dergisi’nde, “İmlanın ıslahı önce harflerin ıslahına bağlıdır. Bu ıslah, harflerin ayrı ayrı yazılmalarını teminle olur” diyebilecek kadar ileri düşünceler taşıyan biridir. Celal Sahir’in ve o dönemin aydınlarının ateşli tartışmaları da gösteriyor ki, günümüzde hâlâ Dil Devrimiyle hesaplaşma içinde olanlar, büyük bir yanılgı içindedir. Celal Sahir, 1910’da Türk Derneği’nin bir toplantısında şunları da söylüyor: Celal Sahir’in 1900’lerdeki bu isteğini, 2000’lerde kavramamış olanlar, Yazı ve Dil Devrimlerinin dayatma olduğu, dilin amaçlı olarak bozulduğu savına tutunmaktadırlar. Mustafa Kemal’e dilde devrim yaptıran bilinç, işte cumhuriyet öncesindeki bu kaynaklardan beslenmiştir. Celal Sahir Erozan’ı saygıyla anıyor, düşüncelerinin, dil sevgisinin gelecek kuşaklara da yol gösterici olacağına inanıyoruz.