Antalya Kaleiçi girişindeki Osmanlı eseri Tekeli Mehmet Paşa Camisi’nin, önceki 6 onarımda boya ve çimento sıvayla kapatılmış tarihi süslemeler, altın varaklar ve çinileri, raspa tekniğiyle yeniden gün yüzüne çıkarıldı

Tarihi Kaleiçi’nde Saat Kulesi ve Yivli Minare ile birlikte kentin en önemli sembollerinden olan, 1600’lü yıllarda Osmanlı döneminde inşa edilen Tekeli Mehmet Paşa Camisi’nde Vakıflar Bölge Müdürlüğü’nce 2018’de başlatılan restorasyon çalışmalarında sona yaklaşıldı. CHP’nin uzun dönem genel başkanlığını da yapan Antalya Milletvekili Deniz Baykal’ın bayram namazlarını kıldığı cami olarak da bilinen camide, 2018 yılında başlatılan ve yaklaşık 3 yıl süren restorasyonun 2 aya kadar tamamlanması ve caminin yeniden ibadete açılması bekleniyor. Vakıflar Bölge Müdürü Hüseyin Coşar, Tekeli Mehmet Paşa Camisi’nin Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde de geçtiğini belirterek, “Gayet süslü, ziynetli bir cami. Tarihi kaynaklarda, 1850 yılında Sultan Abdülaziz, Rodos’tan buraya geleceği için bir onarım yapıldığı geçiyor. Bu yüzden kadınlar mahfili olarak görülen alanın hünkar mahfili yapıldığı söyleniyor. 1850’den sonra cami 1909, 1940, 1952, 1977 ve 1996 yılında onarımlardan geçmiş, fakat en kapsamlı onarımı şu an yapıyoruz” dedi.

CAMİ YÜKLERİNDEN ARINDIRILDI

2018’deki ihale sonrası başlatılan restorasyonda caminin özgününde olan ve sonraki yıllarda kapatılmış çok sayıda veriye rastlanıldığını kaydeden Coşar, “Dış cepheler tamamen sıvalıydı, çimentolu sıva vardı. Biz burada tarihi dokuya uygun sıva raspası yaptık. Zaten öncesinde tarihi cami özelliği de çok fazla anlaşılmıyordu. Ama şu an baktığımızda bu cami yüklerinden arındırıldı ve sonradan çimentoyla kapatılan bazı çiniler, süslemeler ortaya çıkarıldı. Şu an tarihi caminin orijinal dokusuna uygun olduğu görülebiliyor” dedi. Yine boyalı olan kuşaklarda raspa sonucu altın varaklara rastlandığını kaydeden Hüseyin Coşar, “Altın varaklı şekilde konservasyonunu yaptık. Fetih suresinin üstündeki motiflerde daha önce yoktu, çok niteliksiz motif vardı orada da raspa yaptık ve altta çok özgün, nitelikli bir süsleme gördük ve bu şekilde ihya etmiş olduk. Kubbelerde şu an görünen motiflerin hiçbiri yoktu. Üstü kapatılmış, boyanmıştı. Boya ve sıva raspaları sonucunda ortaya çıkardık” dedi.

YAĞLI BOYAYLA KAPATILMIŞ

Müezzin mahfilindeki süslemeleri ortaya çıkarmak için 9 kat boya raspası yaptıklarını dile getiren Coşar, “Burası yağlı boyayla tamamen bembeyaz boyanmış duruyordu. Yine üstündeki, başka camide yok, ciddi süslemelere rastlandı ve aslına uygun şekilde konservasyonunu yapıp ziyarete açacağız. Müezzin mahfilindeki babalar dediğimiz süslemeler de yoktu. Üzerlerine boyalar yapılmış ve zamanla deforme olmuş, biz kaldığı şekliyle muhafaza edeceğiz” diye konuştu. Kadınlar mahfilinde kayıp olan iki beyitin de ortaya çıktığını söyleyen Coşar, çini üzerindeki bu beyitlerin hem yukarı hem de aşağıdan görülebilecek şekilde bir niş yapılarak sergileneceğini açıkladı. Camideki en özgün süslemelere bu bölümdeki kubbede rastladıklarını belirten Coşar, “Hem klasik dönem hem de sonraki barok stilde süslemeler ortaya çıktı. O yüzden motiflerin hangisi daha ayakta kaldıysa onları ikiye böldük. Yarısında klasik dönem, diğer yarısında barok stil süslemeleri mevcut. Tabi bu Türk barok stili, caminin en özgün kısmı burası aslında” dedi. Mehmet ÇINAR/DHA