Döşemealtı’nda 285 m2 arsa icradan satılıktır:

“Bu yılki rapor (2020 yılı), kadın erkek eşitliği konusunda acilen harekete geçilmesi gerekliliğini ortaya koyuyor. Şimdiki değişim hızıyla eşitsizliğin ortadan kaldırılması yaklaşık 100 yıl alacak.”

Klaus Schwab

Dünya Ekonomik Forumu

Genel Müdürü

Kadın haklarına dair tarihe düşülen notu, şimdilerde erişimi mümkün olan Wikipedia’dan okumak mümkündür.

1857 tarihinde New York’ta dokuma fabrikasında tekstil işçisi kadınlar emeklerinin sömürülmesine karşı çıktılar. Çünkü erkek cinsinin az sürede, yüksek ücret kazandığı işlerde kadınlar, çok sürede (haftalık altmış beş saate varan çalışma süreleri) düşük ücret (haftalık ortalama beş dolar) alıyorlardı.

25 Mart 1911 Triangle Gömlek Firması’nın 8. katında sönmemiş bir sigara izmaritinden kaynaklandığı tahmin edilen büyük yangın sonucu 146 kişi hayatını kaybetti. 5 Nisan 1911’de 80.000 bin kişilik bir cenaze yürüyüşü yapıldı.

Clara Zetkin, 8 Mart’ın Dünya Kadınlar Günü olarak anılmasını önerdi. Dünya Kadınlar Günü ilk kez 19 Mart 1911’de anıldı. Birleşmiş Milletler 66 yıl sonra 16 Aralık 1977 tarihinde 8 Mart’ı ‘Dünya Kadınlar Günü’ olarak kabul etti.

1857’den 8 Mart 2020’a kadar 153 yıl geçti.

Kadınların, insan haklarına dair eşitlik taleplerinde ilerlemenin beklenen düzeyde olmadığı aşikardır.

Dünya Ekonomik Forumu Genel Müdürü Klaus Schwab diyor ki cinsiyet eşitsizliğinin ortadan kaldırılması için 100 yıla daha geçmesi gerekiyor. Eskilerin deyimi ile daha çok fırın ekmek yemek gerekiyor.

Türkiye, Dünya Ekonomik Forumu’nun 2020 Küresel Cinsiyet Eşitsizliği Endeksi’nde 153 ülke arasında 130. sırada yer aldı.

Endekste Türkiye

Bir başka istatistik paylaşalım. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu tarafından açıklanan rapora göre

Kadın cinayetleri ile ilgili dejavu değişmiyor. 2019 yılı verilerine baktığımızda bu acı gerçek karşımızda duruyor. Değişen kadınların ismi sadece. Erkek cinsinin kadın cinsini öldürmeye devam etmesinin önüne geçmek gerekiyor. Toplumsal cinsiyet eşitliği eğitim ve farkındalık çalışmalarının önemi ortadadır. Bir kültürde dilin, örf adetlerin bir cinsiyete yüklediği rol eğer diğer cinsiyetin baskılanması, ayrımcılığa maruz kalmasına yol açıyorsa değişmesi/değiştirilmesi gerekir.

Okul öncesi eğitim müfredatından başlanarak üniversitede okutulacak zorunlu dersler arasına toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri konulmalıdır.

Adli bilimlerce, kadına yönelik şiddetin cezasının hiçbir koşulda iyi hal gibi hafifletici gerekçe soslarına batırılmadan uygulanması anlayışı yaygınlaştırılmalıdır. Şiddeti önleme konusunda dile getirilen yaptırımların caydırıcı ve ağırlaştırılmış nitelikte olmasına ihtiyaç vardır.

Eşitsizlik endeksindeki yerimiz hiç şüphesiz kısa zamanda üst sıralara çıkmayacaktır. Yine de cinsiyet eşitliği ilkesi üzerinde çalışmalara devam ederek yüzyıllık açığı kapatmaya çalışmak da boşuna bir uğraş olmayacaktır.