Kudret Bulut ismini internet arama motorlarına yazın. Karşınıza kimsesiz çocuklar için adanmış bir hayatın resmi çıkacaktır.

         Evet, tam olarak tarifi, tanımı bu: adanmış hayat. İnsan, kendisini neden bir şeylere adar? Bu derinlik hatta daha ilerisi sıra dışılık nereden ileri gelmektedir? Öyle akla ziyan mal varlığı da yoktur. Bu hayatta her türlü ihtiyacım karşılandı, doyuma ulaştım, durumu hiç değil. İçinden doğru gelen bu iyilik nehrinin kaynağı nedir? 

         Bu sorunun cevabının izlerine, Kudret Bulut’un geçmişinde rastlıyoruz. Kendi ifadesi ile toplum tarafından yetiştirilen, “kimsesizlerin kimsesi cumhuriyet” kurumlarında hayatın ilk provalarını yaparak kendi ayakları üzerinde duran ve yaşamının her anı mücadele ile geçen biridir. Yaşam için mücadele rehberlerini daha çocuk yaşta cebine dolduran Kudret, bakım ve koruma hizmeti aldığı yetiştirme yurtlarına karşı gönül bağı ile bağlıdır. Aslında, vergileriyle yaşama tutunduğu halkına karşı bir ödenemez vefa borcudur onun derya deniz iyilik sevdası.

         Kudret’in en belirgin özelliği mücadeleci kişiliğinin yanında örgütçü yanıdır. Bireysel kazanımlardan ziyade grup, topluluk, toplum olarak elde edilecek faydanın geçerli olduğuna inanır. Çocukluğunun geçtiği Koruma Birliklerine bağlı bir yetiştirme yurdunda yemek boykotu yapmıştır etrafına toplanan arkadaşları ile hak mücadelesine soyunmuştur. Kurduğu dernekler ile sivil toplum örgütü ruhu ile çalışmalarına farklı boyutlar kazandırmıştır. Sürekli işleyen bir dişli misali devinimini sürdürmektedir.

         Hepimiz gibi ve şairin dediğince “bir anadan, babadan” dünyaya geldi ama onlarla birlikte yaşam yolculuğuna devam edemedi. Adına yetiştirme yurdu denilen ve yüzlerce çocuğun bir arada büyüdüğü sosyal hizmet kurumlarında anne ve babasızlığını içine gömerek büyüdü.

         Küsmedi, yanlış ya da yan yollara girmedi. Kendi kendinin elinden tutmak, tam da Kudret için geçerliydi. Tuttu kendinin elinden ve toplumun saygı duyduğu birey haline getirdi. Bu günlerde altmış üç yaşını tamamladı, saçı sakalı zamana direnmeden ağardı. Ama yüreği hiç yaşlanmadı. Hep çocuk kaldı. Bu yüzden her seferinde yaşamın üç kağıtlarına kolay kandı ya da öyle sandık.

         Kiminin arkadaşı, ağabeyi, babası, dedesi olarak Kudret Bulut, başkent sokaklarında kimsesiz çocuklara hizmet için koşturmaya devam ediyor. Yetiştirme yurdunda veya sokakta kalan kimsesiz çocuklar onun için daha değerlidir çünkü onların kimsesi olmak kolay iş değildir.

         Kendi ağzından kesinlikle duyamazsınız ama ben anlatayım, onun çocuk dostluğunu. Kudretlerin sayısı elbette az değildir ama kadri bilinip anlatılmaz ise eksik kalır.

         Söyleyin, hangi biriniz cebinizdeki son otobüs parasını, bir çocuğa simit parası diye verir ve Kızılay’dan Yenimahalle’ye kadar, karlı yollarda elleri cebinde, bıyıkları buz tutmuş olarak saatlerce yürür. Deli misin, ağabey zatürre olabilirdin dediğimde ama çocuk simiti yerken çok mutluydu bugün için karnı doydu, demişti. Bir çocuk mutlu olduysa, bir çocuk güldüyse hayat anlamlıydı. Varsın, Kudret zatürreden yatsın.

         Bir başka zaman ziyaretine gittiğimde evinin her köşesine serilmiş yatakları gördüm. Bir evsiz ya da kimsesiz çocuk bulsa alıp evinin başköşesine oturtuyor ve bir tas çorbasını onlarla bölüşüyor. Çocukları uyurken izledikçe yokluk günlerinde yorulan yüreği dinleniyormuş, kendi deyimiyle.

         Çocuklar adına, devlet bakanlıkların, kurumlarının yolunu aşındırmaya hala devam ediyor. Özellikle Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmet Bakanlığını yol etmiş durumda. Kimsesiz çocukların devlet kurumlarında işe yerleştirilmesi için çıkarılan 3413 sayılı kanunla ilgili kazanımların peşini bırakmamaya kararlı. Bir çocuğun karnının doyması, hayatının kurtarılması, sokaktan evine dönmesi onun hayatının temel amaçlarıdır.

         Yüce gönüllü bir insan olan Kudret Bulut’a, toplumsal olarak yerine getirdiği işlerden ötürü şiltler, plaketler, meclis başkanı tarafından iyilik madalyonu, onurlandırmak için takdir belgeleri veriliyor. Ama hiçbirisi onun gözünde, karnı doyan bir sokak çocuğunun gözündeki sevinç kadar değerli değildir.

         İçinde yer aldığı insanlığı kendi öz ailesi olarak benimsemiş bir Kudret Bulut’a verilecek tek armağan karnı tok, üşümeyen ve gözlerinin içi gülen çocuklardan oluşan tek kare fotoğraf olabilir.

         Kudret Bulut, Ankara’da Yetiştirme Yurtları Gençlik Eğitim Kültür ve Dayanışma Derneği genel merkezinde ömrünün son damlasına kadar çocuklar gülsün diye çalışmaya ant içmiş birisi.

         Gerisi lafı güzaf.