Döşemealtı’nda 285 m2 arsa satılıktır:

Şu ünlü Corona virüsü bize çok şey öğretiyor farkında mısınız?

100 nanometre çapına sahip, ayrıntısına girmeden, miniminnacık diyebileceğimiz bir canlının, insanların yaşam şekillerini ne kadar değiştirebileceğini anladık.

Bir hayvanda sorun çıkarmadan yaşayabilen bir virüsün, mutasyona, yani değişime uğrayınca, insana bulaşıp ölümüne neden olabilmesi doğanın bir şakası gibi. Böylece bir yarasanın genetiğinin bizlerden üstün yanları olduğunu anladık önce.

Ayrıca ırkımızın, cinsiyetimizin, rengimizin, sosyal statümüzün bizi korumadığını, temelde aynı genetik yapıya sahip olduğumuzu da öğrendik. Bu önmeli bir bilgiydi.

Sonrasında, başta sağlık sektörü olmak üzere aslında çok da donanımlı bir bilgimizin olmadığını farkettik. Bir taraftan uzayı keşfederken, içinde yaşadığımız dünyaya ne kadar yabancı olduğumuzu öğrendik. İnsanlığa dünya dışından gelebilecek tehlikelere hazırlanırken burnumuzun dibindeki mikro organizmayı hafife almışız, onu da öğrendik.

Başka ne öğrendik?

Dünya ekonomisinin Çin’de üretilen yarı mamül ve sarf malzemesine ne kadar mahkum olduğunu öğrendik. Çin’deki ucuz iş gücünü sömüren dünyanın, üretimin sekteye uğraması ile nasıl çalkalandığını, Çin’deki fabrikaların durmasının ABD borsasını nasıl altüst ettiğini, sistemin eş kaplar gibi birbirlerine ne kadar bağımlı olduğunu öğrendik.

Dünyanın kocaman bir köy olduğunu, bir ucundaki insanların derdinin diğer ucundakileri çok kısa bir zamanda etkilediğini gördük.

Ülke sınırlarının sadece insanlar için olduğunu, virüse vize koyamayacağımızı anladık. Bu da önemli bir bilgiydi insanlık için.

Daha ne öğrendik?

Ekonomik olarak yüksek gelirli toplulukların ölümden, hastalanmaktan daha çok korktuğunu öğrendik. Doğu’da daha ağırbaşlı karşılanan risklerin Batı’da aşırı tepkiyle karşılandığını gördük. Daha da göreceklerimiz var bu konuda bence. Virüsün batıda yayılmaya başlamasının yaratacağı paniği daha tam yaşamadık.

Tabi bunların yanında başka öğretileri de oldu Corona’nın.

İnsanlığa önemli bir şeyi gösterdi.

Normal zamanlarda her şeyi Tanrı’ya bağlayan din yobazları, yumurta kapıya gelince bilimden medet ummaya başladılar aniden. Duanın alkolle imtihanı gibi oldu yaşananlar. Kolonyayı bile “içerler” diye yasaklayan zihniyetler hijyen için hangi duaları edeceklerini şaşırdılar. Hatta halkın yan yana gelmesinden korktukları için camilerde namazları, kliselerde yapılan düğün ve cenaze törenlerini iptal ettiler.

Demek her şey dua ile olmuyormuş.

Bilim de şartmış.

Din insanların manevi hayatının düzenlenmesi, ruhlarının temizlenmesi içinmiş. Ortam hijyeni için kullanılamıyormuş.

Dünyevi tarafta bilime ve pozitifizme ihtiyacımız varmış.

Neyse, 100 nanoluk yaratık neler öğretmiş bize.

Corona’ya bir teşekkür borcumuz var galiba.

Ama korkarım ki, bilim bununla da başa çıkmanın bir yolunu bulunca öğrendiklerimizi yine unutacağız.

Dünya tarihi benzer hikayelerle dolu.

Yine öyle olacak…