Maalesef acınacak bir durumdayız. Ülkede önemli görevler üstlenen bürokrat ve yöneticilerimiz kendi kurtuluş tarihlerini bilmiyor. Bu da ülkemizin ne kadar geri kaldığının göstergesidir. Ülkede yaşanan göç dalgası çeşitli siyasi polemiği içinde harcanıp gidiyor. İsteyen istediği gibi bilerek veya bilmeyerek konuşuyor. Kimi yalan söylüyor, kimi cahil ve aptal. Suriye’nin iç savaşı nedeniyle ülkeye giren resmi rakamlar 5 milyon mülteci olduğunu söylüyor. Bunların yarısından çoğu erkek, ailesiz ve gençlerden oluşuyor. Taliban yönetiminden kaçarak geldikleri iddia edilen Afgan sayısı resmi rakamlar 1,5 ve 2 milyon olduğunu söylese de kaçak girenlerle bu sayı 3 milyonu buluyor. Yanında aileleri olmadan binlerce Afganlı İran üzerinden ülkeye girişi akın akın devam ediyor. Peki yetkililerin söylediklerine göre kurtuluş savaşında bize göç eden Afganlılar gerçekten kucak açmışlar mıydı? Söyledikleri doğru mu? Siyasi demagoji mi? Cahil halkı aldatmak mı?

PAKİSTAN

Pakistan 14 Ağustos 1947 yılında kurulmuştur. Kurtuluş savaşanda yardım yapabilmesi olanaksızdır. Afgan yardımları 1 Mart 1921’de Afganistan ile imzalanan 10 maddelik “Türk Afgan Dostluk ve İş birliği Anlaşması’nın, birinci maddesinde “Türkiye’nin Afganistan’ı tanıdığı” ifade ediliyordu. Anlaşmaya ilişkin metin incelendiğinde anlaşmanın ana konusunun her iki devlet için de bağımsızlık mücadelesi ve emperyalizme karşı ortak tavır alma ve birbirini tanıma esasına yönelik maddeler olduğu görülür. Antlaşmanın yapılmasının hemen akabinde Afganistan Elçisi Ahmet Han 21 Nisan 1921 tarihinde Ankara’ya gelmiştir. 10 Haziran 1921’de Afganistan elçiliğinin açılışına Mustafa Kemal Paşa da katılarak, Afgan bayrağını göndere bizzat kendisi çekmiştir. Afganistan’a Türk elçisi olarak görevlendirilen Fahrettin (Türkan) Paşa ise ancak 25 Haziran 1922’de Afganistan’a ulaşmıştır. Milli Mücadele’ye maddi yardım sağlanamasa da, mutabakata varılan maddeler kağıt üs-tünde bile kalsa da Ankara Hükümeti’nin ilk uluslararası siyasal bağlantısı bu antlaşmadır. Nitekim genç cumhuriyet kendi durumuna bakmaksızın Afganistan’a öğretmenler Afgan ordusunun yeniden yapılandırılması için askeri uzmanlar göndermiştir. (İsmail SOYSAL, Türki-ye’nin Siyasal Antlaşmaları, s.24-26, .K. yay. 2000-Ankara). Afganistan ile yapılan antlaşma ancak Ankara Hükümeti’nin yürüttüğü haklı mücadelenin, uluslararası camiada karşılık ve destek bulması açısından çok önemlidir. Amanullah Han 20 Mayıs 1928’de Türkiye’ye gelerek Mustafa Kemal Atatürk ile görüşmüş ve kurulmakta olan modern Türkiye’nin ilk hamlelerini gözlemleyerek ülkesinde uygulamak istemiştir. Afganistan’dan herhangi bir maddi ve ayni(mal, silah) desteği gelmemiştir. Afganistan o dönemde Türkiye’den silah ve mühimmat istemiş, savaş koşullarında gönderilememiştir. HİNT YARDIMLARI

Dünya Savaşı’ndan sonra Anadolu’nun yer yer işgal edilmeye başlamasını müteakiben Hint Müslümanlarının kurduğu Hint Hilafet Komitesi, yardım kampanyaları düzenlenmeye başlamıştır (MÜDERİSOĞLU Alptekin, Kurtuluş Savaşının Mali Kaynakları, s.555-557, 1990-Ankara). Çeşitli vasilerle gerek ordunun ihtiyaçlarının karşılanması gerekse gazilere gönderilmek üzere, Aralık 1921’den Ekim 1923 tarihine kadar gönderilen yardımların miktarı toplamda 1.035.608 Türk lirası ve 130.250 İngiliz Lirasına kadar ulaşmıştır. Gönderilen bu paraların bir miktarı ordu ihtiyaçları için kullanılmış, Milli Mücadele sona-arasında harcanmayan kalan meblağ Osmanlı Bankası’nda muhafaza edilmiş ve Türkiye İş Bankası’nın kuruluş sermayesi olarak kullanılmıştır (Türkiye Cumhuriyeti Tarihi I, s.344-345, (Editör Durmuş YALÇIN), Bu araştırma yazımda belirtildiği gibi asıl amaç çok farklıdır. Hızla ülkenin demografik yapısının bozulması, beraberinde gelen ekonomik ve siyası yıkım olacaktır. Savaştan kaçan mazlumlara sahip çıkmak başka şey, ülkeyi kaosa sürüklemek başka şey…