21 Mart Dünya’nın birçok ülkesinde kutlanır. 21 Mart cemrenin düştüğü toprak güneş ve toprak üzerinde yaşayan canlıların uyanış günüdür. Bugünden sonra uyanan ve gün yüzüyle buluşan dünyamızda tabiat yeniden şekillenir. İşte insanlar bugüne uyanış günü, özgürlük günü adını vererek kutlarlar. Bugüne Nevroz denir. 

Tarihte Nevroz şöyle anlatılır New (yeni) Roj-Roz (gün), baharın gelmesi ile birçok ulus bayram ve şenlik havasında Newroz’u kutlar. Fakat Newroz Kürt tarihi açısından yalnız bahar ve şenlik olarak değil aynı zamanda bir direnişin zafere kavuştuğu günün de kutlamasıdır. 

MÖ 612’de, Asurlu Dehak (Zuhak) isimli çok zalim bir hükümdar vardı. Dehak bir kayanın başında çok sağlam yapılmış bir kalede oturuyordu. Zalim kral küçük çocuklarının beynini istiyor, gençleşmek için bunu yapıyordu. Bu zulme dayanamayan halk, silah yapan demirci Kava’ya giderek çözüm bulmasını önerdiler. Dahak köylüleri silahlandırarak, zalim krala karşı ayaklandı. Demirci gizlice kaleye girerek kale kapılarını açıp, surlarda meşale ile işaretleşip köylüleri içeri aldı. İsyan başladı. Halkın isyanıyla yakalanan zalim Kral sarayının önünde yakıldı. Bunun üzerine kalede ateşler yakarak dağlara taşlara zalim kraldan kurtuluşun işareti verildi. 21 Mart, MÖ 612. İşte bu tarih Kürt halkının kurtuluş tarihi olarak bilinir ve kutlanılır. Yazılı tarihlere göre 21 Mart 612 yılında Asurluların başşehri Ninova’yı Medler ve Kaldaharlar birleşerek aldılar. 

İşte benim hikayemde burada başlıyor. Ben böyle bir günde doğmuşum. Yıllar önceydi. Atatürk Caddesi’nde Özel restoran sahibi olan ve çok sevdiğim bir arkadaş, dost ağabeyim Yusuf Özel bana sürpriz hazırlayarak doğum günümü işletmesinde kutlama kararı almış. O yıllarda 21 Mart günü eğlence mekanları kapalı olurdu. Sokakta 4 kişi bir arada görünse polis alır götürürdü. Yusuf bey, ‘’Biz bizeyiz’’ düşüncesiyle bir şey olmaz düşüncesiyle kapalı mekânı benim için açmıştı. 

Doğum günüme Gündem Gazetesi’nin sahibi olan Cem Çon, gazeteci Hülya Sevinç ve birkaç gazeteci arkadaşın dışında sahne sanatçılarını da davet etmiş.  Bu sürpriz beni son derece etkilemişti. Tam geceye başlamıştık ki, birden gazinonun kapısı açıldı içeri ellerinde telsizlerle polisler daldı. Bizi toplayarak karakola götürmeye kalktılar. İşte tam o yıllarda emniyet yetkilileri ve gazeteciler dostluk sevgi ve saygı çerçevesi içinde görev icra eden güzel yıllardı. Gazinoyu basan polislere doğum gününü anlatmaya çalıştık. Kimliğime baktılar ki ne görsünler doğum yeri Diyarbakır. İşte tam aradıkları kişi durumuna düşmüştüm. Onlara göre ben ve orda bulunanlar nevrozu kutluyorduk.  O yıllarda cep telefonu olmadığından işletmenin telefonu ile emniyet yetkililerine ulaşmaya çalıştık. 

Nafile… 

Nevroz nedeniyle her bir müdür ayrı bölgede görev başında. İş artık orada bulunan amirin anlayışına kalmıştı. Hep birlikte defalarca izim nevroz kutlamadığımızı sadece doğum günü için sanatçı ve gazeteci arkadaşlarla olduğumuzu belgeleyene kadar canımız çıktı. Sonunda Emniyet müdürlerine ulaşıldı ve gerçek anlaşılınca polisler olay yerinden ayrıldı. Bu olayın yaşanması beni etkilediği kadar Rahmetli Yusuf abiyi de çok etkilemişti.  

İşte ben böyle olayı, böyle önemli, böyle tarihsel bir günde toprağın uyanışıyla umutla geldiğim bir gündür. 

Oysa 21 Mart Erguvanların açtığı, rengarenk begonvillerin tabiatı süslediği, sevginin kardeşliğin önem kazandığı bu önemli günde neredeyse ben ve dostlarım o günü çok kötü bir gün olarak hatırlayacaktık.  

Burası Türkiye… 

Herkes gider Mersin’e, maalesef biz anlarız tersine… 

Haydi hayırlısı….