Merhaba,

Geçen gün sokak ortasında durup bağırmamak için kendimi zor tuttuğumu hatırlıyorum. Öyle bir anda oldu ki her şey, insanlar üzerime üzerime geliyorlardı. Ve kaçacak yer yoktu sanki.

Alman Dünya Nüfusu Vakfının açıkladığı verilere göre dünyadaki insan sayısı her saniye 2.6 kişi artıyormuş.  Yapılan bu hesaba göre 2023’de dünya nüfusunun 8 milyarı geçmesi bekleniyormuş.

Türkiye nüfusu 31 Aralık 2022 tarihi itibarıyla bir önceki yıla göre 599. 280 kişi artarak, 85 milyon 279 bin 553 kişiye ulaşmış. Mayıs ayının ortalarındayız, bu hızla yükselen nüfusu şu an hayal dahi edemiyorum.

Antalya nüfusuna gelince… Artık mülteci olarak yaşadığımız Antalya nüfusu tahmini verilere göre 2.735.791 kişi olup, eski yıllardaki nüfus artış hızına göre belirlenmiş bir rakammış bu. Bu mışlı, mişli rakamları Google’ın bize sunduğu hizmetlerden aldım. Ama inanın ölen insan sayısından çok, doğan insanın olduğu dünyada yaşamak, yürümek, nefes almak, sakinlik ve sessizlik giderek ulaşılması zor duruma geliyor.  Ve son zamanlarda ülkemizin yaşadığı göçmen sorunu yüzünden giderek yaşam alanımız maddi ve manevi daralıyor. Savaştan kaçanın sığınmasından, sınırlardan kaçak giriş yapanına, kendi ülkesinde geçinemediği için burada krallar gibi yaşamak için gelenine kadar ne ararsanız var. Arada sıkışıp yaşamaya çalışan bizlerse artan fiyatlar karşısında tüm şaşkınlığımızla o kalabalıklar arasında yürümeye çalışıyoruz. Çok yakında adım atacak yer kalmayacağına inanın bahse girerim.

Birde araç trafiği var tabii… Yaya yolundan giden bisiklet, binbin, motor vs neyse hepsini geçtim, saliselerle yanan yeşil ışık yüzünden güneşin ya da yağmurun altında her türlü perişan olan bizler… Ağaç yok, her yer beton ve biz insanın yarattığı birçok ses arasında sıkışıp kalmışız. Biz, kimiz? Başkalarının uydurduğu kötü bir sistemin içinde yaşamak için çabalayanlar…  Eylül 2022, TÜİK verilerine göre sadece Antalya’da 1 milyon 281 bin 506 araç varmış. 2022 verisi bu! Kentimizin aldığı son göçlerle ve kente yerleşen yeni zenginlerimizin jipleriyle bu sayı kim bilir kaç oldu.

Çoğalmayın artık kardeşler, çoğalmayın ki biraz yeni ev yapılmasın, yeni araç üretilmesin. Şu tüketim çılgınlığı biraz dursun, dünya nefes alsın. Daha yaşanır olsun. Sonra yeniden devam edin isterseniz…

Koltuklarında keyifle oturup, yaşamaya çalışan insanların hayatını zehir edenler, yeni bir dünya mı buldunuz? Böylesi güzel bir yaşam alanını iklim krizi, kirlilik, çekirge misali tüketim çılgınlığı ile bezerken keyif alıyor musunuz? Bize dayattığınız ama size hükmü olmayan yasalarınızı dünyanın daha iyi bir yer olması için kullanmanız bu kadar mı zor? İnanın kafamda yine deli sorular.

İnsan sayısından, borularla petrolün oradan oraya dağıtılmasından, üzerindeki beton yığınlarından dolayı ağırlaşıyor dünya ve hatta dengesizleşiyor her geçen gün. Ormanlar, yeni site ve oteller için acaba nereye kadar yakılıyor. Merak ediyorum günlerden bir gün o muhteşem otelin suni ağaçlı gölgesinde suni bir havalandırmayla nereye kadar yaşanabilir? Gerçek yağmurlar varken suni yağmur bulutu üretmek için neden çaba gösteriyorsunuz? Anlayamıyorum.

Kedinin toprağı eşeleyemediği, köpeğin fazla kemiğini gömemediği, köyde yaşamak isteyen insanın apartmana tıkıldığı, insanın para ve eşya için köle edildiği düzenin bitmesi, yarınlarda doğacak tüm canlıların hak ettiği gibi yaşaması dileğiyle.

Her değişime ayak uyduran doğanın bilgeliği ve sanatın ışığında yeniden görüşene dek sağlıkla ve sevgiyle…