MÜJGAN IŞIK / ANTALYA GÜNDEM İnşaat Mühendisleri Odası (İMO)Antalya Şubesi Yönetim Kurulu, dün deprem haftası ile ilgili basın açıklaması düzenledi. Başkan Balcı, Türkiye’de 550 diri fay hattının olduğunu, ancak hangisinin ne zaman harekette geçeceğinin bilinmediğini söyledi. “Sorun fay hatlarında ya da depremde değil” diyen Başkan Mustafa Balcı, “Sorun, ortaya çıkan depremde yapılarımızın güvensiz olmasındadır. Deprem bilincini yerleştirebilmek için topyekün bir seferberlik ilan edilmelidir. Olası büyük bir depremde sadece yapı sahipleri değil, bu yapılarda yaşayan, yaşamayan hepimiz bu enkazın altında kalırız” dedi

İnşaat Mühendisleri Odası (İMO)Antalya Şubesi Yönetim Kurulu, dün deprem haftası ile ilgili basın açıklaması düzenledi. İMO Başkanı Mustafa Balcı, Türkiye’de 550 diri fay hattının olduğunu ancak hangisinin ne zaman harekette geçeceğinin bilinmediğini belirterek, “Sanırım artık hepiniz biliyorsunuz, Türkiye, dünyanın en etkin deprem kuşaklarının üzerinde bulunmaktadır. Hangisinin ne zaman kırılacağını, hareket edeceğini bilmediğimiz 550 diri fay hattının üzerindedir ülkemiz. Ve bu faylar yüzyıllardır deprem üretmektedirler, hiç kuşkunuz olmasın ki üretmeye de devam edeceklerdir. Sorun fay hatlarında ya da depremde değildir.  Sorun; ortaya çıkan depremde yapılarımızın güvensiz olmasındadır” dedi.

“SEFERBERLİK ÇAĞRISI”

Seferberlik çağrısında bulunan Başkan Balcı, “Bir faya, bir kente odaklanmak yerine, deprem riskini nasıl azaltabiliriz ona çalışmamız gerekmektedir. Deprem öncesi, anı ve sonrasında yapılması gerekenleri iyi öğrenmek, gerçekleşmesi durumunda, yapacaklarımızı en iyi şekilde uygulayabilmek için de hayali farklı deprem senaryoları eşliğinde tatbikatlar yapmak hedeflerimiz arasında olmalıdır. Deprem bilincini yerleştirebilmek için topyekûn bir seferberlik ilan edilmelidir. Kısacası dersimize iyi çalışmak zorundayız. Artık ülkemizin deprem gerçeği ile yaşaması gerektiği herkes tarafından kabul edildiğine göre, Kamuoyu yetkililerden ve uzmanlardan, depremlerde can ve mal kaybını azaltacak önemlerin alınmasını beklemektedir. Bununla birlikte herhangi bir sorunun sağlıklı bir biçimde çözümlenmesi için önkoşul, soruna doğru teşhis konulmasıdır. Acaba ülkemizde depremlerde oluşan hasarın nedenleri konusunda doğru bir teşhis oluşturulmuş mudur? Son kırk yılda oluşan depremlerden sonra yapılan gözlemler ve mevcut binalar üzerinde yapılan incelemeler bu soruya olumlu yanıt vermeyi maalesef zorlaştırmaktadır. Yapılan düzenlemelere ve yönetmelik değişikliklerine karşın her oluşan depremden sonra ortaya çıkan tablo eskisinden farklı olmamaktadır. Hasar ve can kaybı beklenenin çok üstünde olmaktadır. İlginç olan, her depremde hasar nedenlerinin aynı olmasıdır. Yani, yapılan düzenlemelere ve değişikliklere karşın sonuç değişmemektedir. Bilindiği gibi ülkemizin deprem yönetmeliği son yıllarda yapılan değişikliklerle düzeyi oldukça yüksek bir yönetmelik durumuna gelmiştir” ifadelerine yer verdi.

“KAÇAK YAPILARIN GÜVENLİĞİ YOK”

Kaçak yapılara da değinen Başkan Mustafa Balcı, “İmar barışı ile bir kısmı veya tamamı izinsiz olarak inşa edilen yapıların yasal hale gelmesi amaçlanmış ve bu yapıların depreme dayanıklılığı hususunun maliklerin sorumluluğunda olduğu belirtilmiştir. Bir kez daha bunun kabul edilemez olduğunu ifade etmek istiyoruz. Daha sonra eklenen geçici madde ile birlikte bu yapıların ruhsat almaksızın güçlendirme izin belgesi ile güçlendirilebileceği imkânı ortaya konmuştur. Ancak imar barışı dolayısıyla yasal hale gelen yapıların yapı maliki tasarrufuna bırakılmaksızın deprem güvenliği bakımından gerekli tahkiklerin ivedi olarak yapılması gerekmektedir. Kaçak olarak yapılan yapıların deprem güvenlikleri yoktur. Hala en büyük tehlike bu tip yapılardır” şeklinde konuştu.

“ENKAZ ALTINDA KALIRIZ”

Uyarıda bulunan İMO Başkanı Mustafa Balcı, “TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesi olarak tek bir insanımızın yaşamını kaybetmemesi için her türlü katkıyı yapmaya hazır olduğumuzu da buradan belirtmek istiyoruz. Olası büyük bir depremde sadece yapı sahipleri değil, bu yapılarda yaşayan, yaşamayan hepimiz bu enkazın altında kalırız diye de uyarıyoruz. Toplumsal duyarlılığımız, yaşamın kutsallığına olan inancımız, bilimsel, mesleki gerçekliklerimiz çerçevesinde, biz inşaat mühendisleri geleceğe endişeyle değil, güvenle bakmak istiyoruz” dedi.