Korona virüsü saldırganlığına direnme adına evimizden çıkmıyoruz. Güzel de ne yapar insan tek başına evinde? Yahut iki yaşlı insan evde ise: kadın önceleri anlatmaya başlar. Ne kadar olumsuzluk varsa harfiyen anlatır, müthiş bir zeka diyeceğim ama bütün kadınlar böyle. Kadındaki bu meziyet başta eşine üstünlük sağlama, dominant davranış biçimidir.

Yıllardır yapmadığınız, yapamadığınız işler karşına çıkar. Yemek yapma, ev işlerinin yapılması. Kendi hayata bakış açısı doğrultusunda “Bunun ucunu tut, ağır. Tek başıma yapamıyorum.” Şimdiye kadar neredeydin? Kim yapıyordu bunları, benim kopyam mı vardı? Kadının her gün hanımlığı tutar. Geçim olsun diye erkek aklına gelen, mevcut malzemelerden yemek yapar. Kadın “çok güzel olmuş.” diye pişkinlik eder. Bu söz geleceğe yatırımdır. Artık kadının hanımlığı sık sık ortaya çıkar.

Zaten fiziksel olarak çöküş olduğundan yatak muhabbeti de yoktur. Bir birine sırtlarını dönerek uyurlar. Saygı ve sevgi artık nasibini yitirmiştir. Dönüp elini beline koymaz. Bir iki dakika sonra kerhen “ateşlendim” diye döner sırtını. Bir zorunluluktan ötürüdür beraber yatma gerçekleşmiştir. Gerçekleşiyor. Bazen de “Seni rahatsız ediyorum, sen de yatamadın özrü ile başka yatağa gidiş başlamıştır. Artık tek geldiğin gibi, tek gitme geri saymaya başlanmıştır. Ömür dediğin böyle bir yalnızlık.  Ecelin muhasebesi yapılmaya başlamıştır.

Otururken bile rahat edemezsin. Örtü bozuldu, yastık kırıştı, öyle mi oturulur. Ayaklarının altında kir varmış. Nerede kirlettin, bak orası kirlendi. Kalk sileyim. Bugün belki beş kere ayaklarının altını sildim. Biraz dikkat et. Ben de artık usandım, yıldım. Yardımcı ol.

Yaşlanınca salt demokrasi mi geliyor ne dersiniz? “Ben süpürdüm, sen sil… Ben yıkadım sen as.” diyen eşler artık.

İnsan her şeyden vazgeçiyor da yemeden içmeden vazgeçmiyor. Vaktinde çoğunlukla yemek yiyemezsin. Evde zamanında yemek yiyecek genç kişiler yoksa. “Her gün ne yapılır ki! Savunmanın ta kendisi.  Umursamazlığın en belirgin olanı. Çünkü artık yaşlının ağzı büyümüştür. Midesi devasa olmuştur. Şekeri, tansiyonu gelip konmuştur. Eller titremeye başlamış, yemek yerken üstüne döküyor. Elini düzgün yıkayamıyor. Bebekler gibi olmuştur. Artık gençlerle yarışamıyor. Yürüyüşü ağırlaştı. Değenek taşıyor. Bu durum yanında gezenin duruşunu utandırıyor.

Dün akşam saat 22.00’de komşulardan aldığımız habere göre 31 büyükşehirde hafta sonu sokağa çıkma yasağına Antalya’da bu yasak içindeymiş. Dışarıya bir baktım bütün insanlar arabaları ile bir yerlere gidiyorlar galiba. Çünkü bu saatte gördüğün şey değil. Çoğu sosyal mesafe olmadan market önünde kümelendiklerini izliyorum. Herkes telaş içinde. Genç nüfus sokağa çıkma yasağının anlamını yaşamadığı için eğlence sanıyorlar…

Bu kararın apar topar alındığını düşünüyorum. Bir gün iki gün önceden haber verilse herkes ihtiyacını karşılar .Durum ortada kimden ne saklanacak? Önemli olan doğru şeyleri konuşmak. Dayanışma içinde olmak değil mi?

Yakınımıza, vatandaşı olduğumuz ülkemiz insanlarına merhametli olalım. Kendimizi ve yakınlarımızı, vatanımızı sevelim. Dünyayı sevelim.