Dünya’nın önde gelen bilim tarihçilerinden Prof. Dr. Fuat Sezgin, 24 Ocak 1924’te Bitlis’te doğdu. 1943-1951 yılları arasında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Şarkiyat Enstitüsü’nde, “İslami Bilimler ve Oryantalizm” alanında öncü bir yere sahip olan Alman oryantalist Hellmut Ritter (1892 – 1971)’in yanında öğrenim gördü. Hocası’nın, bilimlerin temelinin, “İslam bilimleri”ne dayandığını söylemesiyle bu alana yöneldi. 1951’de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’ni bitirdikten sonra, Arap Dili ve Edebiyatı üzerinde doktora yaptı. 1954’te Arap Dili ve Edebiyatı bölümünde, “Buhari’nin Kaynakları” adlı doktora tezini tamamlayarak doçent oldu. Bu teziyle o, hadis kaynağı olarak İslam kültüründe önemli bir yere sahip olan Buhari(810-870)’nin, bilinenin aksine sözlü kaynaklara değil, “yazılı kaynaklara dayandığı” tezini ortaya attı. Bu yazılı kaynakların, İslam’ın erken dönemine hatta 7. yüzyıla kadar geri gittiğini ortaya koydu. Bu tez, Avrupa merkezli oryantalist çevrelerde hala tartışılmaktadır. Fuat Sezgin Hoca, Doğu Bilimi ve Türkoloji üzerine çalışmalar yapan bilim adamı Alman Carl Brockelmann’ın (1868-1956)  “Arap Edebiyatı Tarihi” ve “İslam Milletleri ve Devletleri Tarihi” gibi çalışmalarındaki eksiklikleri fark etmiş ve bunları tamamlamak maksadıyla, 1954 yılında İslam Bilim Tarihi ile ilgilenmeye başlamıştır. 1960–61 yıllarında, Almanya’ya giderken yanına, kıyafetlerinin dışında, sadece iki bavul dolusu fiş ve belge alabildi. Fuat Sezgin Hoca, Frankfurt Üniversitesi’nde ilkin misafir doçent olarak dersler verdi. 1966 yılında profesör oldu. Bilimsel çalışmalarının ağırlık noktası, “Arap-İslam Kültürü” nün, “tabii bilimler tarihi alanıdır. 1961 yılında fişlerle başladığı çalışmaları, sesini duyurmaya yetti. 1978 yılında, Kral Faysal mükafatını kazandı. Bu vesileyle Arap dünyasının devlet adamlarıyla tanıştı ve aklından geçen büyük projeyi onlara aktarma imkanı buldu. Düşüncelerinin destek görmesiyle, Fuat Sezgin Hoca, 1982 yılında, J.W.Goethe Üniversitesi’ne bağlı Arap-İslam Bilimleri Tarihi Enstitüsü’nü ve 1983’de de buranın müzesini kurdu. Bu Enstitü’nün, halen direktörlüğünü yürütmektedir. Enstitü’ye bağlı olarak kurduğu müzede, Müslüman bilginler tarafından yapılmış aletlerin ve bilimsel araç ve gereçlerin, yazılı kaynaklara dayanarak yaptırdığı numunelerini(örneklerini) sergilemektedir. Bilimler Tarihi alanında dünyanın sayılı otoritelerinden birisi olan Fuat Sezgin Hoca  Süryanice, İbranice, Latince, Arapça ve Almanca da dahil, 27 dili çok iyi derecede bilmektedir. “Her aletin yapımının, kendine mahsus bir hikayesi vardır. Mesela bazı saatler var. Takiyyüddin denen bir Osmanlı bilgini vardı. On tane saati tarif eden bir kitap yazmış. Onların ikisini yapmaya gayret ettik. Bunu Türkiye’de, İspanya’da, Hollanda’da, Almanya’da, Mısır’da herkese sordum. Hiç kimse yapamadı. Sonra bir Bremen şehrinde, saatçilikten, profesörlüğe girmiş olan bir astronomi profesörü vardı, ona yaptırdım. “Sabit yıldızlar gök haritasını, bin yıllarında yazılmış bir yazmaya dayanarak yaptık. Çok zordu. Bütün yıldızların bir koordinatları vardır. Bu koordinatları, Kahire’de bir türlü tam veremediler. Astronomi tarihi ile uğraşan, Bremen’de bir Alman bilgini vardı. Ona götürdüm. Biz bir küre yaptık. Küreyi ona gönderdim. Kurşun kalem ile bu resimleri çizerek yıldızların yerlerini belirtti. Bunu alıp, Kahire’ye götürdüm. Ondan sonra bunu işlediler. “Dördüncü cilde, bilimler dünyasına sunduğum önemli bir sonuç vardır. O da, Amerika kıtasının, Müslümanlar tarafından keşfedilmiş olması. Müslümanlar tarafından Dünya haritasının yapıldığı ve bu haritaya dayanarak Christophe Colomb’un, Amerika’ya değil, Asya’ya ulaşmak istediği gerçeğine ulaştım.”