Füreya, Büyükada’daki bir Kilise ile bir Cami’nin arasında konumlanmış olan, renk renk çiçeklerle zengin doğayla çevrilmiş, kalabalık bir ailenin köşkünde doğar, büyür ve yaşar. 1914 yılında Şakir Paşa’nın beklenmedik ölümü ve arkasından Birinci Dünya Savaşı aileye çok zor bir dönem yaratır. Yine de çocukların eğitiminden taviz verilmez. 1927 yılında Notre Dame de Sion Kız Lisesi’nden mezun olan Koral müzik, resim ve edebiyatla iç içe yaşar. Bu yüzden İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bölümünde eğitimine devam eder. Prof. Berger’den müzik dersleri alır.1930 yılında Füreya hüzünle sonlanacak ilk evliliğini yapar. İlk evliliğini geçirdiği Bursa’daki çiftlikte doğaya, güzelliğinden öte bereketi ve doğurganlığı açısından bakabilmeyi öğrenir. Sanatçının annesi olan Hakkiye Hanım evde eğitim almış olan bir kadındır. O da ailenin diğer kadın bireyleri gibi piyano çalar. Birinci Dünya Savaşı yıllarında askeri hastahane olarak kullanılan Taşlık Kışlası’nda gönüllü hemşire olarak çalışmış ve Cumhuriyet’in ilanından sonra İstanbul Belediye Meclisi’nin ilk kadın üyelerinden biri olmuştur. Hakkiye Hanım, hem Cevdet ve Şakir Paşalar’ın Meşrutiyet ve batılılaşma yanlısı Osmanlı kültür ve değerlerini benimsemiş hem de vatani değerlere bağlılıkta eşi Emin Koral’ın yanında yer almış, otoriter mizaçlı, kişilik sahibi bir kadındır. Sanatçının babası General Emin Koral yedi yaşından hatim indirip hafız olmuştur. Babasının din adamı olması konusundaki isteklerine karşı koyup askeri okula yazılmış ve kurmay subay olarak Osmanlı ordusuna katılmıştır. Boğazlar kumandanı iken Kurtuluş Savaşı’na katılmış ve Anadolu’ya silah kaçırılmasını üstlenmiştir. İzmir’e ilk giren ordunun Kurmay Başkanıdır. Cumhuriyet’in ilanından sonra 47 yaşında malulen emekliye ayrılmak zorunda kalmıştır. Füreya Kılıç Ali Paşa ile olan evliliğini Atatürk’e yakın olmak için yapar. Cumhuriyet devrimleri sırasında Atatürk’ün çok yakınında yer almış ve yaşamını yeniden düzenlemede içsel ve toplumsal desteğini hissetmiştir. Tüm bu yeni oluşumları kendisine kadın olarak sunduğu şansın bilincine vararak elde etmiştir. Sanatsal Seramik faaliyeti olarak ilk özel seramik atölyesini açan kişi Füreya Koral’dır. Ayrıca sanatçının 1951 yılında Türkiye’de ilk kişisel seramik sergisini açmış olması bu sanat dalında bir dönüm noktası oluşturmuş, Türkiye’de seramik sanatının önemi ve aktif yaratıcılığı ivme kazanarak 1960’larda ve 70’li yıllarda çok parlak bir dönem yaşamıştır. Sanatçı seramiğe zanaattan çok bir sanat dalı olarak bakar ve tüm benliğini bir sanatçının tuvale ya da heykele aktardığı gibi aktarır. Seramiğin özel malzemesi ve oluşumlarının ortaya çıkardığı farklı formlar onu daha da araştırmacı bir sanatçı yapar. Her şeyin bir ütopya olduğu sürece güzel olduğunu düşünen Füreya, uçma hayali kuran iki kuş heykeli yapar. Uçma hayali kuran bu kuşların duruşlarında ileriye dönük bir bilgeliğin dinginliğini taşırlar. Füreya’nın sanat anlayışı bir kültür birikimine ve buradan yola çıkarak da özgün bir yapıya sahiptir. Seramik sanatının otantik bir yanı olduğunu düşünen sanatçı bu karakteri eserlerinde de gösterir. Koral’ın duvar panolarında çinicilik geleneksel sanatını çağdaş bir boyuta taşır. Soyut tablolara benzeye duvar panolarını mekan ve mimari özelliklere göre düzenler, renk ve teknik detaylara titizlikle dikkat eder. Panoların her birinde sanatçının ruh hali ve benliği yansır. Koral’ın, eserlerinde kadınlığa ilişkin duyarlılığı evler serisinde ve son dönem terakota “yürüyen insanlar” heykelciklerinde görülür. Koral’ın derinden hissettiği toplumsal mutluluk ütopyasının farklı yansımalarıdır. Evler ve mekânlar, onun hayatı ve insan ilişkilerini algılamasında toplumun mutluluk göstergesidir. Evlerini yan yana getirip oluşturduğu mahalle kadın duyarlılığının bir mahallenin dokusunu algılamaktaki farklılığını yansıtır. Evler sanatçı için bir kadın olarak sadece gözlemlenen değil içsel olarak yaşanan imgelerdir. Dışarıyla uyumlu olan bu evlerde olumlu olumsuz her şey yansısa da genel olarak bir huzur ve güven duygusu hissedilir. Evler üzerinden geçmişle bağlantılar kurulur, mahalle özlemi ve sıcaklığı duyulur.