Yüksek enflasyon ve hayat pahalılığı ucuz ve hileli gıda üretimini artırdı. Son dönemde artan hileli gıdalar halk sağlığını tehlikeye atıyor. "Taklit ve tağşişli ürünlerin paylaşımı en son Mart 2022’de yapılmıştı ve daha sık paylaşılması gerektiğini söylüyorduk" diyen Gıda Mühendisleri Odası Antalya Şubesi Başkanı Ali Manavoğlu, "Bakanlığın yaptığı güvenli gıda paylaşımları tüketiciyi nereden alışveriş yapması gerektiğine yönlendiriyor. Baharat, zeytinyağı, et, arıcılık ve süt ürünleri var. Tarım ve Orman Bakanlığı, güvenli gıda ( https://guvenilirgida.tarimorman.gov.tr/ ) isimli site üzerinden analiz işlemleri sonuçlandıktan sonra düzenli olarak paylaşıyor. Bu güzel bir uygulama oldu. İstediğimiz buydu." sözlerine yer verdi.
BAKANLIĞIN GÜVENLİ GIDA PAYLAŞIMLARINI TAKİP EDİN!
Tarım ve Orman Bakanlığının yaptığı güvenli gıda paylaşımlarının güncelliğini korumasının önemine dikkat çeken Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Manavoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Açıklanan listede 2022 yılına ait ürünler var. 2 yıl önce bir ürün almışsınız ve 2,5 yıl boyunca aynı ürünü tüketiyorsunuz. Örnek veriyorum, antibiyotikli bir peynir. Antibiyotik kullanımı yasak olsa bile tükettiğiniz peynirdeki içerik nedeni ile farkında olmadan kendinize ve çocuklarınıza antibiyotik aldırıyordunuz. Onun dışında ciddi anlamda hastalık yapıcı ve alerjik reaksiyonlara sebep olacak boya gibi ürünler de maalesef tespit ediliyor. Sentetik boyaların fazla tüketiminde insanlarda ve çocuklarda ciddi anlamda alerjik ve psikolojik hastalıklar olabiliyor. Bunlar kanıtlanmış sonuçlar. İster istemez bunlar da tüketilmiş oluyor. Çay, pul biber ve baharat gibi ürünlerde boya kullanıyorsunuz ve boya ile ürünü benzetmeye çalışıyorsunuz. Burada çok ciddi sıkıntılar var."
"HİLELİ ÜRÜNLERİ VATANDAŞIN FARK ETMESİ ÇOK GÜÇ"
Hileli ürünlerin tüketici tarafından fark edilmesinin güç olduğunu ifade eden Başkan Manavoğlu, "Hileli ürünleri fark etmenin güç oluşu tüketici için zor bir durum. Tespit edilen taklit ve tağşişleri tüketicinin kendi başına fark etme durumu çok güç. Laboratuvar sonuçları olmadan ürünlerin gerçek içeriklerini yüzde 99 bilemeyiz. Gıdalarda boya fazlaysa bu gıdayı suya bırakınca renk değişimi olursa fark edilebilir. Ancak tüketici tek başına bir yere kadar sonuca varabilir. Burada en büyük görev Tarım ve Orman Bakanlığı’na düşüyor ve Bakanlığın aldığı numuneleri denetlemesi ile bu ürünlerin hileli olup olmadığına dair sonuçlara bakmak lazım." diye konuştu.
VATANDAŞ HİLELİ ÜRÜN ALMAYA MECBUR KALIYOR"
Tüketicilerin ekonomik olarak zor bir dönemden geçtiğini belirten Manavoğlu, "Dar gelirli insanların yeterli, sağlıklı ve dengeli beslenmek için belirli bir limite sahip olması gerekiyor. Ne yazık ki, dar gelirli insanlar bu limite sahip değil. Tüketicilerin en temel ihtiyaçları barınma ve beslenme. Bu iki temel ihtiyacı karşılama noktasında öncelikli olarak barınma ihtiyacı inanılmaz arttı. Ev kiraları inanılmaz arttı. Böyle olunca vatandaş bir yerlerden kısmak zorunda kalıyor ve yeri geliyor beslenme konusunda protein ağırlıklı değil karbonhidrat ağırlıklı beslenmek zorunda kalıyor. Çocuklar kaşar peynir isteyince de ebeveynler marketten en ucuzunu almak zorunda kalıyor. Mesela kaşar peyniri yerine daha ucuz olarak satılan tost peyniri alınabiliyor. Fiyat olarak bir alt seviye tercih edilebiliyor. Kıymanın kilosu 500 TL iken 300 TL'ye kıyma alınabiliyor. Vatandaşın aklına hileli ürün olabileceği gelse de ister istemez alınıyor. Taşlık, kanatlı ürünü veya farklı sakatat olduğunu düşünse de bile bile lades diyerek alıyor." diyerek vatandaşın daha ucuz olan hileli ürünleri almaya mecbur kaldığını hatta mevcut ekonomik şartlar göz önünde bulundurulduğunda da hileli ürünleri almaya mecbur bırakıldıklarını dile getirdi.
EN ÇOK HİLE YAPILAN ÜRÜNLER; ZEYTİNYAĞI, ET ÜRÜNLERİ VE BAHARATLAR
En çok hile yapılan ürünlerde; zeytinyağı, döner, köfte gibi et ürünleri, baharat ve arıcılık ürünlerinin başı çektiğini söyleyen Gıda Mühendisleri Odası Başkanı Manavoğlu, açıklamasını şu sözlerle tamamladı:
"Yarım yağlı sütün su gibi görünmesi, su aldığı izlenimi veriyor. Ancak süte kolay kolay su katılmaz. Çok öncedenmiş o. İçerisinde yağ tamamen alınmış olabilir. Su katılması belki kötünün iyisi olabilir. Sağlıksız bir nesil yetişiyor. Gıda boyası çocukların psikolojisini de olumsuz etkiliyor. Hamilelik sürecinde annenin beslenmesi ve bebeğin ilk 2 yaşına kadar geçen 1000 gün, bu süreçteki beslenme çocuğun IQ seviyesine, bağışıklık sistemine, kullanacağı ilaç miktarına, sahip olacağı kronik hastalıklara kadar inanılmaz geniş bir alanda etki sağlıyor. Eğer sağlıklı, güvenli ve doğru beslenilirse ülkede hastaneye gitme sayısı bile azalır. Çok iyi beslenen çocuklar 20-30 yaşına kadar belki 10 kez hastaneye gitmez. Ancak dengesiz beslenen bir çocuk daha bebekken sağlık sorunları ile boğuşur ve bu ülkenin ekonomisini bile olumsuz etkiler. Bu yüzden daha anne karnından başlayarak çocuklarımızı sağlıklı beslemeye ve kendimiz de sağlıklı beslenmeye dikkat etmeliyiz."
GIDA OKURYAZARLIĞININ ÖNEMİ BİR KEZ DAHA GÜNDEMDE
Tüketici olarak gıda okur yazarlığımızın olmayışının en büyük eksikliğimiz olduğunun da altını çizen Manavoğlu, "Ürünleri alırken arkasındaki etiketlere bakmıyoruz. İçeriğinde ne olduğun merak etmiyoruz. Mümkün mertebe son kullanım tarihi dışında bir ayrıntıya bakmıyoruz. Çilekli diye pespembe bir gofret alıyoruz ancak içeriğinde çilek oranı binde 1 olabiliyor ve bunun farkında olmuyoruz. Çilek değil, çilek aroması alıyoruz aslında. Alışveriş yaparken söylenenlere çok kolay inanabiliyoruz. Ne aldığımıza ve ne yediğimize dikkat etmeliyiz." şeklinde konuştu.