Ekonomimizin durumu aşikar.

 

İster kriz deyin ister dış güçlerin oyunu geldiğimiz nokta çok da iç açıcı değil.  Aylardır “Görünen köye” kılavuzluk ediyoruz. Dünyada bol para devrinin biteceğini, Amerikan Merkez Bankası FED’in faiz artırımlarıyla beraber, yaşanmakta olan sanal zenginliğin patlayacağını anlattık hep. Benim gibi amatör bir ekonomi meraklısının bile görebildiği sonuçları devletin yetişmiş kadrolarının görememe imkanı olamaz. Demek ki önlem alma konusunda bir mutabakat sağlanamamış diye düşünüyorum.

Neyse, olan olmuş artık.

Dönem, bunu en hafif şekliyle atlatma çabalarının konuşulma dönemi.

Önce durum tespitini doğru yapalım:

 

 

 

 

Sonuç olarak, yüksek kur, yüksek faiz, düşük büyüme pozisyonuna geldik.

Buna “Stagflasyon” deniyor.

İsim önemli değil aslında. Türkçesi yüksek enflasyonda büyüyememek durumu.

 

Buradan çıkış kolay değil.

Bence tek yol “Yerli ve yabancı yatırımcıları, ülkenin bu durumdan çıkacağına ikna etmek”.

Yani çıkmadan tünelin sonundaki ışığı göstermek.

Ancak o zaman işler pozitif yönde değişebilir. Güven gelirse borçlarımızı da kolay çeviririz, iç piyasadaki hareketliliği de artırabiliriz.

 

Hep söylüyorum “Ekonomi güvendir”.

Güven verecek yapısal kanunlar, güven verecek söylemler ve güven verecek kadrolara ihtiyaç var.

“İşte burası çok önemli…”