Son aylarda elektrik ve akaryakıta gelen zamlar, kur farkları ile birlikte başta yiyecek – içecek olmak üzere her şeye zam gelmesine neden oldu. Zam oranı ise açıklanan oranın neredeyse 3 katı. Tabi bu gelen zamlar, bazı vicdansızların bundan yararlanmasına da neden oluyor. Bu fırsatçılar, sahte gıda maddelerini piyasaya sürüyorlar.

Bir vatandaşın açtığı iş yerinde yaşadıkları ile bu gerçek gözler önüne serildi. Sanmayın ki yalan, sanmayın ki siyasi emellerle bu yazıyı yazdım. Siz de kendi çapınızda araştırma yaparak, gerçekleri görebilirsiniz.

İşte gerçekler. Yeni restoran açan birisinin acı ve gerçek itirafları:

“Yeni restoranın açılması müşterilerden çok toptancıların ilgisini çekmişti. İlk gelen sezonluk su stokumu bana satmaya çalışan bayi oldu. Onun ardından toptan gıdacı, meşrubatçı ve biracılar da geldi tabii. Buraya kadar her şey normaldi…

Ancak arkası kapalı, üzerinde hiç yazı bulunmayan kamyonet geldiğinde ilk şokumu yaşadım.

Adam kaşar peyniri satıyordu. Kilosu 8,5 liradan… Ben, “Nasıl böyle ucuz satıyorsun?” deyince de adam açık açık söylemekten çekinmedi, “Abi bu dandik kaşar, ama kimse ayırt edemez. Bak al bir parça…”

Nutkum tutulmuştu. “Zararlı değil abi, patates püresine yağ ve kaşar aroması koyuyorlar…” demez mi? O şokla adamı nasıl gönderdiğimi hatırlamıyorum. Ertesi günkü daha beterdi…

Kıymacı, köfteciydi gelen… Kilosu 10,5 liradan kıyma satıyordu…Sinirlerime güç bela hakim olup kıyma denilen şeyin muhteviyatını sordum… Et aroması, tavuk deri ve kemikleri, soya vs gibi “Zararsız” maddelerden üretiliyormuş. Adam öğünerek, “Her şey dahil otellerden alan var abi” dediği an gönderdim tabii… Adamı kovdum kovmasına da, bu iş fena halde aklıma takıldı.

Kardeşim bu memlekette sahte olmayan bir şey yok mu?

Ben bu tip restoranlarda yemek yedim mi acaba? Yediysem kaç kere? Bu işin ucu nereye kadar gidiyor? Oturdum bilgisayarın başına, başladım araştırmaya… Aman tanrım! Neler neler varmış bu memlekette? Yahu neredeyse gerçek bir ürün yok piyasada. Her şeyin aroması var. Üstelik bunlar internette online olarak satılıyor. Aromalar saymakla bitmiyor.

Acı biber aroması, acıbadem aroması, ahududu aroması, alabalık aroması, ananas aroması, anason aroması, Antep fıstığı aroması, ayran aroması, bal aroması, bergamot aroması, böğürtlen aroması, çam sakızı aroması, çedar peyniri aroması, ceviz aroması, çikolata aroması, çilek aroması, et aroması, fındık aroması, fıstık aroması, keçi peyniri aroması, keçi sütü aroması. Daha devam edeyim. Kekik aroması, kimyon aroması, koyun peyniri aroması, koyun sütü aroması, tereyağı yoğurt, zeytin, zeytinyağı, ekmek aromaları…

Yahu, ekmeğin bile aroması var. Çakma ekmeği nasıl yapıyorsunuz kardeşim? Neden yapıyorsunuz? Araştırdım, ekmekte durum bildiğiniz gibi değil… Unun beyazlatıcısından tutun da, maya besleyicisine (Yahu maya besleyici satıyor adamlar. Ninem ekşi mayadan, nohuttan yapardı ekmeği) hacim arttırıcısına kadar neler neler var. Adam gibi ekmek bile yedirmeyecekler bize.

Kahvelere köpük yapıcı satıyorlar… Köfte kızartılırken hacminin küçülmemesini sağlayan kimyasallar var. Bilumum E-bilmem ne maddelerini gördüm. Yeminle bin civarında ‘E’li madde var… Bir o kadar da ‘E’siz katkı maddesi piyasada…Tam bunları okurken, sahte kolacı, “ucuz” viskici, yaban domuzcu akın akın geldi…Bunca gelen arasında bana da toplu halde geldiler, iyi saatte olsunlar…

Bütün bunları yaşayıp öğrendikten sonra tımarhanelik olmadığım için çok şanslı olduğumu düşünüyorum. İşte bu yüzden pılıyı pırtıyı toplayıp dükkânı kapattım ve bu işe bir daha girmemeye, hatta turistik yerlerde iyi tanımıyorsam, restoranlarda yemek yememeye karar verdim.”

Arkadaşlarımın anlattıkları gerçekten imkansız. Eskiden İl Sağlık Müdürlüğü, belediyeden oluşan farklı kurumların uzmanları bu denetimi illerde yapar ve buldukları sağlıksız gıda maddelerini hemen imha ederlerdi. Şimdi bu hak Tarım İl Müdürlükleri’ne verildi. İşte yaşadığımız durum tam olarak bu. Peki bunları denetleyen Tarım ve Orman Bakanı ne yapıyor? İşte orada durun…

Hiçbir şey…

Bir açıklamaları varsa onu da yayınlarız. Resmen halkı zehirliyorlar. Hani bir ata sözü var. “Su akar deli bakar” o duruma geldik. Biz ölüyoruz, ya yetkililer.

Bilen varsa anlatsın…

Haydi hayırlısı…