Ülke, Cumhuriyet tarihinin en zor günlerini yaşıyor. 1. Dünya savaşından çıkan ve oldukça yoksullaşan halk, cumhuriyetin kuruluşuyla kendini toparlamaya çalıştı. Ülkede ne fabrika vardı, ne de tarım araçları. Kocaman bir sıfır. Milletten bir devlet doğdu, büyüdü ve günümüze kadar geldi. Bu verimli topraklarda, binlerce şehit vererek ülkelerini inşa edenlerin kurdukları fabrikalar tek tek satıldı. Çiftçi birkaç kişinin cebine para girsin diye ithalatlar yapılarak mağdur edildi. Borçlandırıldı. Malına tarlasına traktörüne hacizler kondu.

Peki bu neden oldu?

Nasıl oldu?

Bunu ancak 2 satırla bağlayabilirim. Çünkü anlatmaya sayfalar yetmez. Devlet devletliğini yitirmeye başlayınca, boşluktan yararlanan sadece ve sadece paraya tapan halk düşmanları bunu fırsat bilerek milyarları kazanmaya, halkın olan devlet kurumlarından üçer, beşer maaş almaya başladılar. Birileri de televizyonlara çıkarak ‘’Nerede aç insan var’’ şeklinde adeta halka alay etmeye bile cesaret ettiler. Hatta ayda halkımız 15 kilo et yiyor bu ülkede şeklinde dalga geçmeyi de sürdürdüler.

Peki bunlara inanan oluyor mu?

Evet… Şaşılacak bir şey ama evet inananlar oluyor. Nazi Almanya’sında Ruslar Berlin’e girinceye kadar Alman halkı 2. Dünya savaşını kazandıklarını düşünüyorlardı. Onların hain basını, halka öyle propaganda ile anlatıyordu.

Oysa gerçek çok farklı…

Geçtiğimiz gün kent merkezine inerek işletme sahibi dostları gezdim. Kentin göbeğinde aile dostumuzu ziyaret ettim. 1,5 yılda altındaki arabasını sattığını, birikimi 500 bin lirasını harcamak zorunda kaldığını ve 1 milyon lira da borçlandığını söyledi.

Limana indim. Ağabey diye sevdiğim yılların esnafı olan bu dostumun yanına gittim. Bir sordum ki, ağlanacak durum var ortada. Borçlar, hacizler, işlerdeki yetersizlik ağlatılacak cinsten.  Emekli bin 500, 2 bin lira aylıkla nasıl yaşarsa ve buna yaşamak denirse öyle yaşıyor. Yaşıyor ama yıkılmış perişan.

Peki Türkiye ne durumda…

Ülkenin yüzde 30’u işsiz ve umutsuz. Çalışanlarında 3,5 milyonu asgari ücretin altında maaş alıyor. 16.8 milyon insan sosyal yardımla çoluk çocuğunun boğazını doyurmaya çalışıyor. Bu sosyal yardımın birçoğunu belediyeler karşılıyor. Halkın bankalara olan borcu ise gırtlağa dayanmış. Vatandaş bankalara 872 milyar lira borçlu. 154 milyar lira kredi kartına borç takmış yoksul vatandaş. 34 milyon insan bankalardan kredi çekerek, yaşama tutunmaya çalışıyor. Devletin resmi kurumu TUİK’e göre enflasyon yüzde 1,69. Oysa gerçek enflasyon ise bunun çok çok üstünde.

Peki bitti mi?

Hayır bitmedi.

Ya hacizler…

Ülkemiz insanlarının üçte biri maalesef icralık. Son rakamlara göre ülkede 33 Milyon 643 bin kişi icralık. Evine iş yerine, malına, tarlasına el konulmuş vaziyette.

Devlet büyüklerimiz söylüyor. Kim aç?

Evet bu ülkede bir çırpıda milyarlık, trilyonluk borçları silinenler aç değil. Bu ülkede 5-6 yerden binlerce lira maaş alan aç değil. Bu ülkede çeteler, tarikatlar, vurguncular, bir avuç müteahhit aç değil El Hamdullah. Biz ekmek peynir bulabilirsek doyar şükrederiz, bizi bu hale getirenleri alkışlar baş tacı yaparız El Hamdullah…

Yıkılmadık değil yıkıldık…

Sürünüyoruz…

Ama yine de haydi hayırlısı…