Öylesine ağlamak istiyorum ki! Ah, bir ağlasam, birazcık açılacağım Olağanüstü bir akşamdı İki dirhem bir çekirdek giyindim, tarandım, kokular süründüm, bir Don Juan tavrıyla sevdiğim kızın evine gittim Sokolniki semtindeki yazlıklardan birinde oturuyorlar Sevdiğim kız gençtir, güzeldir, 30000 ruble drahoması vardır, yeterince öğrenim görmüştür, bu satırların yazarını deli gibi sever
Sokolniki’ye vardığımda onu parkta, göğe dimdik yükselen köknarların altında, her zaman buluştuğumuz sıramızda oturur buldum Beni görünce ayağa fırladı, yüzü sevinçten parlayarak hızla bana doğru yürüdü
– Çok katı yüreklisiniz! dedi Bu kadar gecikilir mi? Biliyorsunuz, beklemekten çok sıkılırım Bir daha böyle yapmayın, olur mu?
Cici, tatlı elini öptüm; mutluluktan titreyerek, yan yana, sıramıza oturmaya gittik Yüreğim sızılar içinde, sanki göğsüm yarılıp dışarı fırlayacakmışçasına küt küt atıyordu Yürek atışlarım gibi nabzım da hızlı hızlı vuruyordu Belli ki bir nedeni vardı heyecanımın Sevgilimle buluşmaya, geleceğimizle ilgili kesin bir sonuç almak için gitmiştim Ya hep ya hiçti, her şey o akşamki görüşmemize bağlıydı
Hava çok güzeldi ama ben havanın güzelliğine aldıracak durumda değildim Başımızın üstünde bülbüller şakıdığı halde bülbülleri dinlemiyordum, aşk buluşmalarının kaçınılmaz süsü olan bu gibi şeyler vız geliyordu bana Sevgilim yüzüme bakarak;
– Niçin konuşmuyorsunuz? dedi
– Hiç öyle Nasıl, anneniz iyi mi?
– İyi
– Ya demek, öyle Şey; ben Varvara Petrovna, buraya sizinle konuşmaya geldim Sizinle buluşmamızın nedeni Şey bugüne dek sustum hep, artık konuşacağım
Varya başını önüne eğdi, titreyen parmakları arasında tuttuğu çiçeği örselemeye başladı Kendisine ne söyleyeceğimi biliyordu
Bir süre suskun bekledikten sonra asıl konuyu açmaya karar verdim
– Evet, susmayacağım artık Bugüne dek konuşmaktan çekinip hep sustum, ama artık duygularını açıklamak zorundayım Belki de söyleyeceklerimden dolayı güceneceksiniz, belki beni hiç anlamayacaksınız Ama ne yapalım?
Gene sustum En doğru sözcükleri seçmeye çalışıyordum O sırada sevgilimin gözlerinde de aynı heyecanı okudum “Hadi, konuş! Daha ne duruyorsun? Sen de amma mıymıntıymışsın! Bana ne acılar çektirdiğini bilmiyor musun? Hadi, durma!” der gibiydi
– Buraya her gün niçin sizinle buluşmaya geldiğimi, niçin çevrenizde dönüp dolaştığımı tahmin ediyorsunuzdur herhalde Bunda tahmin edilmeyecek ne var zaten? O size özgü derin kavrama yeteneğimizle içimde beslediğim duyguları, size karşı beslediğim duyguları anlayacağınızı(Gene sustum) umarım, Varvara Petrovna!
Varya başını daha bir aşağı eğdi, parmaklarının çiçekle oynaması hızlandı
– Evet, sizi dinliyorum
– Benben ama söylemeye gerek var mı? Her şey açıkça ortada
Şeyseviyorum sizi Tanrım, evet, oldu işte! (Gene sustum) Delice seviyorum! Öylesine çok seviyorum ki, yeryüzündeki bütün romanları, bu romanlarda yazılan bütün aşk açıklamalarını, yeminleri, verilen sözleri bir araya getirin, ancak o zaman yüreğimde size karşı beslediğimduyguları Varvara Petrovna! (Gene sustum) Varvara Petrovna! Peki, siz niçin susuyorsunuz?
– Ne dememi bekliyorsunuz?
– Bana söyleyecek bir sözünüz yok mu? Varya başını kaldırdı, gülümsedi
“Tüh, ne beceriksizim!” diye geçirdim içimden Ama o gülümsemesini sürdürdü, dudakları kıpırdandı, belli belirsiz bir sesle, “Niçin olmasın?” dedi Oh, dünyalar benimdi şimdiKendimden geçercesine eline sarıldım, o cici, tatlı eli öptüm, öptüm Sonra çılgıncasına ötekine sarıldım Bir taneydi benim sevgilim, onun gibisi yoktu! Ben elini öperken o da başını göğsüme dayamıştı İşte o zaman, ancak o zaman gür saçlarının baştan çıkarıcılığını fark edebildim Bu saçları öptüm, bir anda yüreğim ısındı, içime kor parçaları düştü sandım O sırada Varya başını kaldırıp yüzüme baktı, bana da dudaklarını öpmekten başka bir şey kalmadı