Türkiye Haber Kameramanları Derneği Başkanı Aytekin Polatel, haber sahasındaki tecrübelerini Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi öğrencileri ile paylaştı. Polatel, “Hız, kıvraklık ve cesurluk bizim için vazgeçilmez özellikler olması gerekiyor. Çünkü yakaladığımız haberler bizim hızımızı, kıvraklığımızı, bilgimizi temsil ediyor” dedi.
Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Konferans Salonu’nda 2.si düzenlenen “Kadraj Hikayeleri 2” adlı etkinlikte konuşan Polatel, “Sizler, gelecekte bu sektörün farklı alanlarında çalışacaksınız. Sahada yaşadıklarımızı dinleyerek bizlerin tecrübelerinden faydalanmanız, sizlere sektörde yer bulmanız açısından avantaj sağlayacaktır” ifadelerinde bulundu.
Polatel, “Haber kameramanı kimdir?” sorusuna “Haber kameramanlığı insanların kaçarak uzaklaştıkları yerlere koşarak gidenlerin yaptığı bir meslektir. Biz buralara kamuoyu için gidiyoruz. Çünkü haber kameramanı kamuoyunun gören gözleri, duyan kulaklarıdır. Biz görürsek siz görürsünüz, biz duyarsak siz duyarsınız. Riskleri çok fazla olan bir meslek olduğunu düşünüyorum. Çünkü aldığımız risk cebimizdeki para veya kariyerimiz değildir. Aldığımız risk hayatımızdır. Ölümle kalım arasında görev yapıyoruz” karşılığını verdi.
İyi bir haber kameramanı olabilmek için çalışkan bir insan olmak, çok kitap okumak, gerektiğinde risk alabilmek, gelişime açık olmak ve teknolojiyi yakından takip etmek gerektiğine değinen Polatel, “Bilgi, entelektüellik, hız, kıvraklık ve cesurluk bizim için vazgeçilmez özellikler olması gerekiyor. Çünkü yakaladığımız haberler bizim hızımızı, kıvraklığımızı, bilgimizi temsil ediyor” diye belirtti.

“İnsanların parçalandığı, açlık ve sefaletin olduğu yerler”
Haber kameramanlarının bazı özel görüntüleri aldıktan sonra psikolojik problem yaşadıklarına da değinen Polatel, “Kanadalı bir kameraman Irak savaş bölgesine gidiyor ve orada 3 ay kalıyor. Kadınların ve çocukların öldüğü, insanların parçalandığı, açlık ve sefaletin olduğu yerden ayrılıp bir gün sonra tamamen farklı bir dünyaya gelmesi, onun psikolojisinin bozulmasına neden oluyor ve bununla ilgili Kanada Psikologlar Derneği adamı tedavi altına alıyor ama tedavi edemiyor. Bu yüzden coğrafi konumundan dolayı Türkiye’de habercilik yapan kişilerin bu durumla nasıl baş ettiklerini araştırmaya başladılar. Sonra ODTÜ’ye başvurdular ve ODTÜ de Türkiye Haber Kameramanları Derneği’ne başvurdu. Geldiklerinde ben kendimi konuşarak tedavi ediyorum dedim. Ailemle, arkadaşlarımla, sokaktaki insanlarla konuşuyorum. Böylece kendimi tedavi etmiş oluyorum” diye konuştu.