Yıl 1984. Usta sanatçı Kemal Sunal, Bahar Öztan, Yalçın Tülpar’ın birlikte yer aldığı ‘Ortadirek Şaban’ filmi çevrildi. Filmi çok küçük yaşta izlemiştim. Filmde Kemal Sunal’ın zeytinle şöyle bir sahnesi vardı filmdeki adıyla Şaban sabah erken uyanır. Ufak bir sabah sporu yapar ve sonra ‘Azı karar, çoğu zarar’ diye bir cümle kurar. Daha sonra çayını demler ve kahvaltı hazırlar. Dolaptan birkaç parça peynir, bir tane de zeytin çıkarır. Ve bu duruma ‘Krallar gibisin oğlum. Bu devirde kim bulmuş peyniri’ dedikten sonra kavanozdaki zeytini sallayarak, ‘Zeytin, zeytin hanimmiş zeytin. Ulan zeytin kim derki senide kavanoz müzesine koyup, uzaktan seyredeceğiz’ bu sözün ardından bir parça ekmeği zeytine dokundurur ve koklar. Şaban, ‘Merak etme kara gözlüm gün olur yine buluşuruz” cümlesinden sonra bir sinirle ‘Zor buluşur’ deyip kavanozu masaya bırakır.

Bu sahneyi okurken muhtemelen herkesin gözünde canlanmıştır. Bu sahneleri izlediğim de gülmüştüm. Bana abartılı bile gelmişti. Çünkü o zamanlarda ailemden geçiniyordum. 2017 yılından bu yana kendi ayaklarımın üstünde durmaya çalışıyorum ve sahnenin abartılı değil gerçek olduğunu gördüm. Kemal Sunal’ın bu sahnesine gülerken, onun bu pozisyonuna düşmedim, ancak düşen birçok aile gördüm. Kemal Sunal mizahı muhteşem yapardı.  Ancak filmlerini dikkatli izlediğimizde aslında çok şey anlatıyor. Sunal, bize izahı olmayan şeylerin mizahının yapıldığını gösterdi.

Şu anda Türkiye’nin olduğu durum tam olarak bu. Yaşananların izahı yokken, komedyenler sürekli mizahını yapıyorlar. Tabi anlayana. Bazı yetkililer yaşanan ekonomik krizin izahını, mizah gibi yapıyorlar. Bakın şimdi size ekonomik kriz ile ilgili yapılan açıklamaları aktaracağım.

Aşırı yükselen gübre, mazot, ilaç ve tohum gibi tarımsal girdi fiyatları yüzünden ekim yapamaz hale gelen çiftçi dar boğazdan nasıl kurtulacağını düşünürken AKP Aydın Milletvekili Bekir Kuvvet Erim, çiftçiyi suçladı. Erim’in açıklaması şu: “30 dekar arazisi olan 500 bin liralık traktör alıyor, sonra da zarar ediyor. Hani, ayranın yok içmeye tahtırevanla gidersin ekin biçmeye misali.” AK Parti Milletvekili Zülfü Demirbağ, ay sonunu getiremeyen, her şeyden kısan, çocuklarının yüzüne bakamayan, intihar eden ailelere müthiş bir tavsiye de bulundu. Demirbağ, ” Ekonomik sıkıntı çekebiliriz. Normal şartlarda bir kilo et yiyorsak yarım kilo yeriz. Domatesi iki kilo yerine iki tane alırız. Kış günü turfanda sebzeleri kullanmak zaten sağlığa da çok faydalı değil ” dedi. Ama en güzelini en sonuna sakladım. Sayın Cumhurbaşkanımızın eşi Emine Erdoğan’ın tavsiyesi benim için bir numara. Emine Hanım, “Küresel bir seferberlikle bireysel davranışlarımızı değiştirerek insanlığı içine düştüğü bu utançtan kurtarabiliriz. Gelin hep birlikte basit önlemler alalım. Alışverişe çıkmadan önce alınacaklar listesi hazırlayalım. Porsiyonlarımızı küçültelim. Sadece ihtiyacımız kadarını alıp bozulacağını bildiğimiz yiyecekleri istiflemekten vazgeçelim” diyerek, ekonomik krizden kurtuluşun reçetesini verdi.

Bunları okurken, ‘Keşke mizah olsaydı’ diyoruz. Çıldırmamak elde değil. Kendileri krallar gibi yaşlarken, asgari ücretle geçinen halka verilen tavsiyelere baktığımızda şaka gibi geliyor. Ancak şaka değil. Ne yani ekonomik kriz, döviz kurunun yükselişi, işsizlik, geçim sıkıntısı gibi sorunların sorumlusu biz miyiz? EYT Derneği’nin bir üyesi şöyle bir cümle kullanmıştı ‘Biz muhalefeti iktidar, iktidarı muhalefet yaparız” diye. Fabrikalar satılır, topraklar satılır, geçilmeyen köprülerden paralar alınır, yüksek vergiler, peşkeş çekilen yerler halkın çok dikkatini çekmez. Halkı, ‘Doğalgaz bulduk’ der kandırırsınız. Ancak halk mutfağında tenceresi pişmediği anda koltuklar sallanmaya başlar. Son olarak şunu söyleyeyim, halk öfkeli ve elinde çok büyük bir silah var. Halk oy silahını çekerse ne tavsiyeleriniz kalır, ne de siz. Kısacası halk isterse, muhalefeti iktidar, iktidarı muhalefet yapar…