Türkiye’de Bakanlar Kurulu ilk 3 olarak Mayıs 1920 yılında kuruldu. Bakanlar Kurulu diğer adıyla Cumhurbaşkanlığı Kabinesi, Türkiye’de Cumhurbaşkanı‘nın başkanlık ettiği ve tüm bakanların bir araya gelip kararlar aldığı kuruldur. Her bakan kendi bakanlığını ilgilendiren işlerden ve emri altındaki çalışanların yerine getirdikleri iş ve eylemlerden sorumludur. Kabine üyeleri, Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanı yardımcıları ve 16 bakandan oluşuyor. Eskiden bakanların isimlerini tek tek bilirdik. Şimdilerde ise bakanlar, sadece yaptıkları hata, ya da sloganik eylemleri ile gündeme geliyor. Bu da hiç kuşku yok ki, parlamenter sistemin sona erip, başkanlık sisteminin gelmesi ile ilgili bir durum.

Özellikle pandemi sonrası Türkiye’de hayat her geçen gün daha da zorlaşıyor. Ülkedeki sorunları sayısın deseniz, saymakla bitmez. Hele pandemi ile mücadele verdiğimiz şu günlerde ülkede yaşamak iki kat daha da zor. Ağırlaşan ekonomik sıkıntılar, alım gücünün düşmesi, işsizlik, sağlık hizmetlerinden yararlanamamak, eğitimsizlik, kadına şiddet, tecavüzler vs. Dedim ya saymakla bitmez. Bunlar ve daha sayamadığım birçok sıkıntı var. Türkiye’deki en büyük sorun ise her konuda ahkam kesmemize rağmen, hiçbir konuda fikrimizin olmaması. Geçenlerde TV muhabiri vatandaşa Kanal İstanbul’u soruyor. Yanıt ürkütücü. Adam 5 dakika Kanal İstanbul’un çok iyi olacağını anlattıktan sonra, bundan sonra hep Kanal İstanbul’u izleyeceğini söylüyor. Yani Kanal İstanbul’u TV kanalı sanıyor. Be muhterem “Bilmiyorum” de geç. Fikri olmayan kişi de tabi takım tutar gibi parti tutuyor. Oysaki oy verirken muhalefetiyle, hükümetiyle icraatlarına, söylemlerine göre hareket etmemiz gerekmiyor mu? Bende bugün bakanlarımızı ele almak istedim. En azından kendi gözümle bakanlarımızı yazmak istedim.

Bütün bakanlarımızın iyi niyetinden şüphem yok. Ancak keşke zaman zaman bir nefes alıp yaptıkları hataları da fark etseler. Maalesef bizim ülkemizde böyle bir şey yok.

Bence tutumlarını ilk gözden geçirmesi gereken Sağlık Bakanı Fahrettin Koca. Sayın Bakan pandemi sürecini çok güzel idare ediyordu. En güvenilen bakanlar arasında yer alıyordu. Hepimiz akşamları Sayın Bakanın gözlerinin içine bakıyorduk. Bu durum 1 Haziran’a kadar sürdü. Çok güzel bir süreç idare eden Bakan Koca, ekonominin kurbanı oldu. ‘Hayır’ diyemeyen ve en güvenilir bakan olan Koca, şu anda en çok linç edilen bakanlar arasında. Çünkü vaka sayısı Antalya’da bile günlük 200’ün üzerindeyken, Türkiye’deki vaka sayısını bin 200 olarak açıklanması Sayın Bakan’ın tüm mücadelesini ve güvenilirliğini adeta yok etti. İnsanoğlu para kazanmak için sağlığını kaybeder, sonra sağlığını kazanmak için parasını harcarmış. Keşke sağlığımız ekonomiye kurban edilmeseydi. Şimdi diyeceksiniz ki bu Sağlık Bakanının suçu değil ekonomi kötü. Gelelim Ekonomi Bakanımız Berat Albayrak’a. Albayrak, geçtiğimiz gün bir televizyon programında “Maaşınızı dolarla mı alıyorsunuz?” sözleri adeta yılın bombasıydı. Sayın Bakanım keşke maaşımızı dolarla alsak. Biz maaşı TL ile alıp, dolarla alınan doğalgaz, mazot, elektrik, elektronik ekipmanı, organik kimyasallar, ecza ürünleri, kimyasal ürünler, canlı hayvan, cep telefonu, saman, buğday, temizlik malzemeleri, don lastiğini satın alıyoruz. Aldığımız don için bile dolara muhtacız. Bu durumda dolar bizi ilgilendirmiyor mu, tabi ki ilgilendiriyor. Peki diğer bakanlar ne yapıyor?

Bu aralar üretimi arttırması beklenen Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli Bey ormanları kiralamakla meşgul. Evet yanlış duymadığınız Türkiye’deki ormanlar 98 yıllığına kiraya verilecek. Çiftçi ile ilgili ne yapıyor diye soruyorsanız inanın onu bilmiyorum. Aile, Sosyal Politikalar Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk asgari ücret belirlenirken görüyoruz daha sonra hokus pokus kayboluyor. Ha bire verilen desteklerden bahsediyor, ancak halk verilmeyen desteklerden şikayetçi. Ee bakanlığın başında aile yazıyor diyeceksiniz. Evet aileler ile ilgili de bir şey yaptığını gören yok.

En çok eleştirilen bir diğer bakanımız ise Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk. Ziya Selçuk’a ayrı bir parantez açmak istiyorum. Çünkü kendisi dışarıdan Milli Eğitim Bakanlığı’na verilen ilk eğitimciydi. Çünkü ondan öncekiler genellikle iktisat bitirmiş, mühendis ve benzeri işler yapıp eğitimden bir haberlerdi. Ziya Selçuk’un adını ilk duyduğumda çok umutlandım. ‘Evet eğitimci eğitimin başında’ dedim. Bir tek ben değil herkes çok umutlandı. Ben berbat giden eğitim sistemini düzelteceğine inanmıştım. Ancak berbat eğitim sistemini daha da berbat hale getirdi. Hele uzaktan eğitimdeki rezalet bütün umutlarımı söndürdü. Pandemi döneminde okullarla ilgili açıklamayı da kendisi yerine başka bakanlar yapıyordu. Yazık oldu. Keşke sizde ‘Hayır’ diyebilseydiniz.

Bir başka parantezi de Adalet Bakanı Abdulhamit Gül için açmak istiyorum. Parantezi açtım ama yazacak bir şey bulamadım. Neden mi? ‘Türkiye ve adalet’ deyip susuyorum. Hele ki çifte Baro, büyük hayal kırıklığı oldu.

Belki eleştirilerimi dikkate almayacaklar ancak eleştiriler hataları görmeye yardımcı olur. Biz eleştirilmediğimiz için olduğumuz yerde sayıyoruz. Eleştirilmediğimiz için açız, şiddet görüyoruz, çocuklarımız tecavüze uğruyor işte bundandır cahil olmamız. Unutmayın bizi, savaşlar değil cahillik ve üç maymunluk bitirecek…