İçinde bulunduğumuz bu hafta kanserle savaş haftası.52 haftanın bir tanesini kansere ayırmışlar takvimde. Ama bu ateş bir kere bir aileye düştü mü, bırakın bir haftayı insanın 24 saati bu illeti düşünmekle geçiyor. Akıldan çıkarmak çok zor. Elbette her kanser vakası ölümle sonuçlanıyor diye bir şey yok. Çok şükür ki bu hastalığı geride bırakıp, hayatına devam eden insanların sayısı çok fazla. Ne olursa olsun taşıması çok ağır bir yük bu. Öğrenilmiş çaresizliklerimiz oluşmuşken bu hastalıkla ilgili bir de iyileşebilmek için en büyük faktör yüksek bir moral!. Kendimizi bu hastalıktan korumak adına ne yapabiliriz? Her gün uzmanlar çıkıp bir takım gıdalardan bahsediyor. Faydası yok mudur, muhakkak vardır ama gün içinde maruz kaldığımız durumların karşısında deryada damla. Yediğimiz yemeklerden, soluduğumuz havaya kadar her şey bizi bu sona itiyor. Kabul etmek gerekir ki kanser, inanılmaz büyük bir sektör. GDO’lu yiyecekler, kanserojen çaylar, boyalı oyuncaklar, radyoaktif bölgeler, elektronik cihazlar ve daha birçok faktör. Teşhis sonrası inanılmaz ticarethanenin kucağına düşüyorsunuz. Işın tedavileri, ilaçlar, kontroller, ameliyatlar. Bedenen ve ruhen zaten zor olan bir süreç daha da zorlaşıyor. Neden her şeyin çaresi bulundu da kanserin çaresini bulamadılar diye soruyor hep insanlar kendilerine. Kanserin çaresini insanlığa sundukları anda ceplerine koca bir delik açmış oluyorlar ve hepimiz biliyoruz ki sektörün cebindeki delik bizim toprağa verdiğimiz çocuklarımızdan, hayatının baharında solan çiçeklerimizden, annemizden, babamızdan, kardeşimizden, bizden çok daha önemli.

 

Bir ALEV Düştü İçimize

 

  Bizim bir Alev ablamız vardı, ailem adına konuşmam gerekirse hayatımıza çok geç girdi. Kısacık bir süre sonra onun da hayatına kanser girdi, ama o geç kalmamıştı, çok erken geldi.

Ben 24 yaşındayım ve hayatımda en çok korktuğum şeylerden birisiydi kanser. Küçükken bile Allah’ım annemi babamı kanser yapma diyerek uyurdum. İnsanın hayatına kötü bir şey bir anda giriverir ve mücadele etmek zorunda kalır. Ancak ben çok korkardım kanserle mücadele etmekten imkansız gelirdi yani. Alev abla bana ne olursa olsun mücadele edilebileceğini gösterdi. Hem de ne mücadele. Hastalığına meydan okuya okuya. İnadına o kadar neşeli o kadar hayata bağlıydı ki, her gün oh be 1 gün daha yaşadım derdi. Morali düşmedi mi elbet düştü. Babamla can yoldaşı oldular. Abla, kardeş oldular. Son gecesine kadar da beraber mücadele ettiler, hiç vazgeçmeden. Geçen sene kaybettik kendisini, yani usulen öyle söylenir. Aslında biz kazandık. Biz ailece bir abla kazandık. Hasta yatarken bile benim okulum için endişelenen bir abla kazandık.Ben 24 yaşındayım ve artık hayatımda en çok korktuğum şey kanser değil , sadece bu hayatı bu kadar sevememekten korkabilirim.!