Aslında Antalya’nın medarı iftiharıdır Antalya Gazeteciler Cemiyeti. O zaman merhum Nuri Dağtekin Başkanlığında, merhum Sadrettin Tunca, Erdoğan Kahya, merhum Naci İlhan, merhum Uğur Özkeleş, Abdulkadir Kalender, Nahit Katlan, Mustafa Yoldaş, Ahmet Dökdök, merhum Suphi Neşet Türel, merhum Hayati Tungar, Kenan Değer ve Cevat Alp tarafından 14 Ocak 1984 tarihinde kurulmuş. İsimlerini saydığım bu meslek büyüklerimden ölenlere rahmet, diğerlerine de uzun ömürler diliyorum. Maalesef Antalya Gazeteciler Cemiyeti son yıllarda hayli kan kaybetti. Biz bu kan kaybına dayanamayan, a yerden yere vurulduğu bir ortama sessiz kalan, dayak yiyen hakarete uğrayan arkadaşlarımıza sahip çıkmayan Antalya Gazeteciler Cemiyeti Başkanı ve yönetiminin bu tavrına daha fazla sessiz kalamadık ve Antalya Basın Cemiyeti’ni kurduk. Bir amacımız meslektaşlarımıza hizmet vermek, diğer amacımız da yıllar sonra Antalya’nın yeniden Türkiye Gazeteciler Federasyonu’na üye olmasını sağlamaktı. Çünkü Sayın Yeni kendisi bir federasyon kurarak, Türkiye’deki gazeteciler cemiyetlerinin çatı kuruluşu olan Türkiye Gazeteciler Federasyonu’ndan ayrılmıştı. Düşünün Türkiye Gazeteciler Federasyonu’nda olmadığımız için Federasyon ve Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nin kurucularından Erdoğan Kahya, burada yer alabilmek için Eskişehir Gazeteciler Cemiyeti’nin federasyon delegesiydi. Bundan büyük skandal mı olur? İşte bu şartlar altında cemiyetimizi kurduk. Belediyelere ziyarette bulunduk, basın danışmanlarından Mevlüt Yeni’nin aleyhimize konuştuğunu öğrendik. Bununla yetinmeyen Sayın Yeni, bir yandan bizim yönetimimize giren arkadaşlara girmeyin diye ikna çabalarında bulunurken, diğer taraftan da bizleri bölücülükle suçladı. Hızını alamadı ve bizleri Antalya Gazeteciler Cemiyeti’nden savunmamızı bile almadan ihraç etti. Bu da yetmedi bize üye olduğunu duyduğu arkadaşlarımızı da ihraç etti. Bu yüzden artık üye olan meslektaşlarımızın isimlerini saklıyoruz. Bu kadar olumsuz davranışa rağmen daha ağzımızı açıp tek laf etmedik. Sayın Yeni her ne kadar belediye başkanlarına aleyhimize konuşsa da onların inanılmaz manevi desteğini aldık. Bu arada Sayın Mevlüt Yeni ile ilgili art arda bombalar patladı. Önce Menderes Türel döneminde para alan internet sitelerinin içerisinde kendi sitesinin de bulunduğu ortaya çıkı. Ardından hala ne için ödendiğini bilmediğim bu parayı Muratpaşa Belediyesi’nden de aldığını öğrendik. Yine geçtiğimiz günlerde Sayın Mevlüt Yeni’nin Akdeniz Üniversite’ne danışman olduğu ortaya çıktı. Kendisi fahri dedi, maaşından 2 çocuğa burs vereceğini belitti. Fahri olarak yapılan bir işte nasıl maaş alındığını hala anlamadım. Sonrasında Muhittin Böcek’in eski basın danışmanına bir whatsapp gurubundan küfür ettiğini öğrendik. Ardından aynı hanımefendi ile özel yazışmaları ortaya çıktı. Burada da yerel gazetelerin satışının düşük olduğunu, bu nedenle kendi işi olan internet gazeteciliğine önem verilmesi gerektiğini falan anlatıyor. Buraya kadar kendi sorunu. Neden kendi sorunu diyorum çünkü ben artık bu cemiyetin bir üyesi değilim. Yani benim başkanım da değil, temsilcim de değil. Ancak beni şu kısmı ilgilendiriyor. Antalya Basın Cemiyeti için kendisi tabela derneği demiş ve aslında başına bu işleri de bizlerin açtığını ima etmiş. İşte Sayın Yeni orada dur. Burada birkaç sözümüz olacak. Derneğimiz kurulduktan hemen sonra araya pandemi girdiği için istediklerimizi henüz yapamadık. Ancak bence yapacağımızı en iyi sen biliyorsun. Bence bize olan saldırgan tutumunda tam bu yüzden. Yukarıda saydığım bir sürü olumsuzluğu biz mi yaptık, size bayan bir gazeteciye biz mi küfür ettirdik, Akdeniz Üniversite’si ne biz mi danışman yaptık, yerel gazeteleri Böcek’in danışmanına biz mi kötüledik? Yapma Sayın Yeni biraz da nerede yanlış yaptığını bence sen de düşün. Salim arkadaşımız yönetiminden istifa etti. Daha birkaç isminde ayrılacağı konuşuluyor. Sence bu kadar yanlışa kendi yol arkadaşların bile dayanamıyorken, sen hiç mi yanlış yapmadın… Hatırlar mısın bilmem ama çok uzun yıllar önce Bulvar Gazetesi’ndeyken gelir bizlere Tercüman Gazetesi Temsilcisinin sana ne kadar haksızlık yaptığını anlatırdın. Bizde sana hak verirdik. Şimdi güçlü sensin. Her güçlü illaki zalim mi olmalı? Her taraftan istifa çağrıları var, bense sana istifa et bile demiyorum. Evet bizim derneğimizin ne çok parası, ne kocaman binası, ne de danışman başkanı var. Olsun bizler o kadar güzel yürekli insanlarla yola çıktık ki, yani anlayacağın çok zengin yüreğimiz var. Şimdi söyle bakalım Sayın Yeni sen mi zenginsin, biz mi? NOT: Ben yıllarca Antalya Gazeteciler Cemiyeti’ni iktidar partisine yakın durmakla, oysa cemiyetin apolitik bir yer olması gerektiğini savunmuştum. Yaptığınız özel yazışmadan Sayın Muhittin Böcek’e yani CHP’ye oy verdiğinizi yazmışsınız. Sizi iktidara yakın olmakla suçladığım için özür dilerim Sayın sosyal demokrat başkanım… Esen kalın…