Birçok kişi 24 Haziran genel seçimlerinden sonra Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun istifa etmesini istemişti. Kılıçdaroğlu’nun başarısız olduğunu düşünenlerden birisiydim. Ancak hala aynı fikirdeyim diyemem. Kılıçdaroğlu’nun birkaç haberlerine katıldım. Kendisinin konuşmaları bana güzel gelse de, yine de genel başkan olarak başarısız olduğunu düşünüyordum. Özellikle 24 Haziran seçimlerdeki milletvekili listeleri, beni hayal kırıklığına uğratmıştı. CHP’nin hep böyle devam edeceğini düşünüyordum… Ta ki, 30 Mart yerel seçimlerine kadar. Genel başkan belediye başkanlarını seçerken, gerçekten çok titiz davranmış, halka dokunan isimler seçmişti. CHP belki de böyle isimler seçtiği için 25 yıldır alamadığı İstanbul ve Ankara’yı Ak Parti’nin elinden aldı. Kılıçdaroğlu seçim sürecini İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ile gerçekten hayran olunacak bir şekilde yönetti. Seçimden sonra CHP büyük başarı göstermişti. Benim asıl merak ettiğim ise seçimden sonra Kılıçdaroğlu’nun ne yapacağıydı. Sosyal medya başta olmak üzere kendisini yakından takip ettim. Ve genel başkandan sonunda beklediğim hareketti gördüm. Genel başkan seçimlerden sonra bütün belediye başkanlarını bir araya toplayarak, yapılması gerekenleri anlattı. Söylediği sözleri dinlerken içim umutla doldu desem yalan olmaz. Kemal Bey’in özellikle şu lafları, “Bir ülke, hukuk içinde şeffaf bir biçimde yönetilir. Bir ülke nasıl adaletle yönetiliyorsa aynı kuralları belediye başkanlarımız da kendi beldelerinde uygulamak zorunda. Beldeleri adaletle ve saygıyla yöneteceğiz. Hiç kimseyi ötekileştirmeden yöneteceğiz. Verdiğimiz sözleri yerine getirmek zorundayız. Bunun ötesinde bizler ÇOCUKLARIMIZ, ANNELERİMİZ, BABALARIMIZ, güzel Türkiye’miz için başarmaya mahkumuz. Şimdi yapacaklarımızla o güveni daha da perçinleyeceğiz. İNTİKAM, KİN yok bizim kitabımızda. Tüyü bitmemiş yetimin hakkı yeniyorsa, yolsuzluk yapılıyorsa onun üstüne gideceğiz. Omzunuzda ciddi yükler var. Mesai arkadaşlarınıza görevlerini yaptıkları sürece, halka hizmet ettiği sürece birlikte çalışacağız diyeceksiniz. Belediyede sadece başkanın siyaset yapma hakkı vardır” benim kadar birçok insana da umut vermiştir.

Hükümet seçimlerin üzerinden bir ay geçmesine rağmen hala İstanbul için çabalamakta. İnsanlar İstanbul kimde kalmış, kim ne iş yapacakla inanın ilgilenmiyor. Neden mi? Çünkü insanlar artık tenceresini dolduramaz hale geldi. Çocuklar eğitim sistemindeki belirsizlikten dolayı okulu bırakmaya başladı. Çiftçi giderlerden dolayı toprağını ekmekten vazgeçti. Anneler tecavüze uğramasın diye çocuklarının özgürlüklerini kısıtlıyor. Gazeteciler düşüncelerinden dolayı tutuklanmamak için gerçekleri yazmaktan vazgeçti. Gençler işsiz kalmamak için ülkeyi terk etmeye başladı. Öğretmenler öldürüldüğü için öğrencilerini bıraktı. Anneler- babalar çocuklarına bakamadığı için yetiştirme yurtları sevgi bekleyen çocuklarla doldu. Cezaevleri karnını doyurmak için hırsızlık yapanlarla doldu. Doktorlar öldürüldükleri için sağlık dağıtmaktan vazgeçti. Avukatlar, adaletten vazgeçti. İş adamları, adalette güvenmediği için başka ülkede yatırım yapmak zorunda kaldı. Tabi bunlar kimin umurun da önemli olan İSTANBUL.

Kılıçdaroğlu’na teşekkür ederim. Çünkü ben Türkiye’ye bu kadar umutsuz bakarken, onun bu sözleri hala bir şeylerin değişeceğinin sinyallerini verdi. Herkesin oturup, düşünmesi gerek! ‘Bu ülke bu hale nasıl geldi?’ diye.