Ben hiçbir zaman feministin ne olduğunu anlayamadım. Ancak şunu biliyorum ki beni kapı paspasından ayıran duygularımı açıkladığımda insanlar bana feminist dediler, demiş Rebecca West.

         Feminizm, XVIII yüzyılda Fransa’da filozoflar ve kadın yazarlarca ortaya atılan ve savunulan, daha sonraki yüzyıllarda her toplumda taraftar bulan kadının siyasal, kültürel, ekonomik ve toplumsal haklar bakımından erkekle eşit olması gerektiğini öne süren ve bunu gerçekleştirmeye çalışan akımdır, internette karşımıza ilk çıkan tanımlardan.

         Peki biz de durum nedir? Komik videolar arşivine girdiğinizde feminizm için bir hayli ilginç tanımlamalar bulacaksınız.

         Feminizm, önyargı ile yaklaşılan terimlerin başında geldiği kesindir. Yeterince bilinmediğinden olsa gerek yanlış ifadelerle tanımlanmaya çalışılmaktadır. Trajikomik şekilde erkek düşmanlığı diye adlandıranlar da vardır. Feminizm nedir sorusuna uzaylı görmüş gibi ağzını yüzünü garip şekillere sokanlar bulunmaktadır.

         Toplumsal cinsiyet eşitliği konularının yeteri kadar idrak edilemediği toplumlarda feminizm için önyargı beslemek pek de yadırganmayacaktır.

         Ağaç yaşken eğilir, atasözümüz bize genç fidanların yetiştirilmesinde iyi bir fikir vermektedir.

         Toplumsal cinsiyet ve feminizm gibi konular için de ileri yaşlardaki kalıp yargıları değiştirmek güç oluyor. Bunun farkında olan akılcı feminist yazarlar çocukların anlayacağı dilde ve sadelikte kitaplar kaleme almaktadır. Doğru sorgulama tekniklerini küçük yaşlarda öğrenen bireyler herhangi bir durumda önyargı beslemeden akılcı çözümler ile hayatlarına devam ederler.

         Eğitici, öğretici ve düşündürücü kitaplar başucu kitapları arasında kolayca yerini alır. Sassa Buregren tarafından yazılan “Küçük Feministin Kitabı” bunlar içinde en bilinenlerindendir. Güldünya Yayınları tarafından Ünzile Tekin çevirisi ile ülkemiz kitaplığına kazandırılmıştır.

         Küçük Feministin Kitabı gibi kitapların yetişkinler tarafından fark edilmesi ve raflardan alınarak eve getirilmesi ve okunması gerekiyor. Bilinçli nesiller yetiştirmek konusunda ebeveynlere doğru kitap seçimi konusunda görev düşmektedir.

         Kimse kusura bakmasın belki biraz büyük bir laf edeceğim ama bence, “herkes okuduğu kadardır.” İnsan beyni diğer organlara göre sürekli gelişim ve değişim göstermekte düşünme yetisi edindiğimiz tecrübe ve bilgiler ile yaşam boyu şekillenmektedir.

         Demokrasi, aile tarihçesi gibi farklı konularda kurgu kitapları yazan Sassa Buregren kitabının resimlerini de kendisi çizmiştir.

         Ebba isimli kahramanımızın sorgulamaları ile feminizm ve kadın hakları konularındaki yolculuğunu anlatıyor.

         Kadın hareketinin öncü isimlerinden, feminizmin tarihsel olarak serüvenine dair bilgiler aktarılıyor. Karmaşık konular, felsefi tartışmalar feminizm akımına dair kuramsal teoriler yok, gözünüz korkmasın. Bir saat içinde okunan ama üzerinde uzunca düşünülen kitaplardan bir tanesi olarak değerlendiriyorum.

         Kitap, dünyanın egemenlerinin hemen hepsinin neden erkek olduğu sorusuyla başlıyor. Dünyada gençler, yaşlılar, erkekler, kadınlar, beyazlar siyahlar yaşarken, neden hep erkekler karar veriyor?

         Bu sorudan sonra kahramanımızın kendisi ile ilgili değişim başlıyor.

         Her kız çocuğu, bir gün erkeklerin egemen olduğu bir dünyada yaşadığını ve kendisine oğlanlardan başka bir biçimde muamele edildiğini fark ederse bu dakikadan sonra onun için yeni bir hayat başlıyor demektir.

         Feminist çocuklar yetiştirmekten korkmayın, kadın erkek eşitliği ilkesini temel alan bir öğretide yetişen çocukların kuracakları dünyayı gözünüzün önüne getirin.

         Hakların eşit olmasının kimseye zararı olmaz, aksi kaos yaratır.