Ülkemizde de tüm dünyada olduğu gibi kanser tarama programlarının uygulandığını söyleyen Tunçbilek, “Tarama programlarından en dikkat çekici olan meme kanseri, maalesef her 8 kadının 1’inde görülmektedir. Tanı alan her 43 kadının 1’inin kaybıyla sonuçlanmaktadır. 2024’te 310.720 kadın ve 2.800 erkek olgunun meme kanseri tanısı alacağı öngörülmüştür. 2022’de ise dünyada meme kanserinden 670.000 ölüm vakası bildirilmiştir. Buna karşın düzenli kontrol ve erken tanı ile meme kanserinden ölüm oranı %44 azalma göstermiştir. Yüksek sıklıkta görülmesine karşın meme kanserinden ölüm bir kader değil, meme kanseri erken teşhis edildiğinde %100 tedavi edilebilen bir hastalıktır. Erken teşhis için düzenli mamografik kontrol yapılması bu hastalıkla mücadelede kritik bir öneme sahiptir.” şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Nermin Tunçbilek

“YOĞUN MEME DOKUNUZ VARSA EK GÖRÜNTÜLEME ÖNERİLİR”

Meme dokusundaki yoğunluğun mamografik incelemelerde kanserin saptanmasını güçleştirebildiğini dile getiren Tunçbilek, “Bu nedenle, yoğun meme dokusuna sahip bireylerde ek görüntüleme yöntemlerinin kullanımı öneriliyor. Yoğun meme dokusuna sahip kadınlarda mamografik görüntülemeye, ilaveten Ultrasonografi ve MR gibi ek görüntüleme yöntemlerinin yapılması öneriliyor. Meme kanserinde erken teşhisin kritik önem taşıdığını her seferinde dile getiriyoruz” ifadelerini kullandı.

“AKCİĞER KANSERİ ETİYOLOJİSİNDE SİGARA ROL OYNUYOR”

“En sık görülen bir diğer kanser tipi olan akciğer kanseri etiyolojisinde sigara rol almakta” diyen Tunçbilek, “Günde 10 veya daha az sigara içenlerde akciğer kanser riski 20 kat, günde 4’ten az sigara içenlerde bile 5 kat artıyor. Alternatif tütün ürünlerden elektronik sigara; sadece sigara içenlere göre akciğer kanseri riskini 4 kat arttırdığı literatürde bildirilmiştir. Akciğer kanserinin erken tanısı ve tedavi yönetiminde radyolojik görüntüleme yöntemleri hasta yönetiminde önemli bir rol oynamaktadır. Akciğer kanserinde erken teşhis  %77 oranında hayat kurtarır. 55-74 yaş arasında 30 yıldır günde 1 paket sigara içen, halen aktif içici veya 15 yıldan daha kısa süre önce bırakmış olan kişilerde her yıl düşük doz akciğer tomografisi çekilmesi önerilmektedir.” dedi.

“ERKEN TANI İÇİN DÜZENLİ KONTROLLER İHMAL EDİLMEMELİ”

Kanser riski yüksek olgularda,  düşük dozlarla görüntüleme yöntemleri ile yüksek doğrulukla tanı sağlanabildiğini aktaran Tunçbilek, “Kanserden korkmamalı, geç kalmaktan korkmalı ve bana olmaz dememeli prensibiyle radyolojik kontrolleri zamanında yaptırmayı öneriyoruz. Radyoloji, tanı ve tedavi yönetiminde kullanılmasının yanı sıra seçilmiş olgularda minimal invaziv lokal tedavilerle artık hasta tedavisinde de yerini almıştır. Kanserde, erken tanı için düzenli kontroller ihmal edilmemeli, değerlendirmeler radyoloji uzmanı tarafından gerçekleştirilmelidir. Maalesef günümüz dünyasında iletişimin en hızlı kullanıldığı sosyal medyada toplumu yanıltıcı bilgilerle her haber doğru olmayabiliyor. Bu konuda yetkin kurum ve kuruluşlara itibar edilmelidir.” diye konuştu.

Muhabir: GÖZDE DOLAYMAN