Televizyonu izlerken akşam haberlerinde İstanbul Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun 2 yıl 7 ay 15 gün hakaret suçlamasıyla ceza aldığını şaşkınlıkla izledim. O muhteşem kalabalık halk kitlesini gördüm ve o anda 6’lı masanın büyük bir oy farkıyla İmamoğlu’nun Cumhurbaşkanı olabileceğine kanaat getirdim.

Ülkem insanı her zaman zalimin değil de mağdurun, haksızlığın adaletsizliğin karşısında olmuştur. Bunun en bariz örneğini 20 yıl önce yaşadık.

AKP’nin kuruluş aşamasından sonra Recep Tayip Erdoğan Başbakan olmaya adaydı. Okuduğu bir şiirden dolayı Adaletsizce siyasi bir kararla cezaevine düşmüştü.  Partililer de bu adaletsizliği halka anlatmak için can hıraç çalışıyor çalmadık kapı bırakmıyorlardı. İşte o yıllarda partililer Antalya Gazeteciler Cemiyeti’ne gelerek mağdur olan Erdoğan için basın toplantısı yaptılar. Toplantı oldukça hareketli geçti. Bazı genç meslektaşlar partililerin açıklamasından sonra sıkıştırma soruları soruyor, partililer bazı sorulara cevap veremediklerinden zora düşüyorlardı. Duayen bir gazeteci olarak ortamı yumuşatmaya çalıştım. Bu tavrım partililerin dikkatini çekmiş olacak ki toplantı sonrası benimle sohbete oturdular. Hatta aynı görüşü paylaştığımı düşündüler. Onlara, ‘’Beyler ben ve arkadaşlarım yani gazeteciler taraf olamazlar. İlla bir taraf olacaklarsa adaletten, özgürlükten, mazlumdan, ezilenden, sömürülenden yana taraf olurlar. İnsan düşüncesine ve fikrini özgürce söyleme hakkına sahiptir. Tayyip bey haksızlığa ve adaletsizliğe uğramıştır. Tüm bunların aksi olursa zaten o kişi gazeteci değil, mutlaka birilerine uşaklık ediyordur’’ dedim. Beni taktir ederek saygı duyduklarını söyleyip ayrıldılar.

O günden bugüne geldiğimizde var olan eksik adalet duygusu maalesef günümüzde yok olma aşamasına gelmiştir. Gazeteciler üzerine baskılar inanılmaz derecede artarak ya bizdensin, ya vatan hainisin gibi bir anlayış sergilenmektedir. 

Zaman zaman fırsat buldukça dostları ziyaret ederim. En çok beni etkileyen Neolitik çağda korsanların barınağı olan tarihi Yat limanı ve antik evlerin oluşturduğu Kaleiçi evleri ve Akdeniz’in müthiş güzelliği. Yuvam Çay Bahçesi işte böyle bir mekandır. Ben biraz kafa dinlemek için gitmiştim. Garson bana yer gösterirken bir beyin önüne gelerek durdu. Bu beye hitaben “Abi bak bir hemşerin de senin gibi kafa dinlenmeye geliyor zaman zaman. Beyle selamlaştık ve bana masasına oturmamı teklif etti. Kıramadım ve oturdum. Tanıştık. Gazeteci olduğumu söyledim. O da İçişleri Bakanlığı müfettişi. CHP’li belediyeleri denetlemeye gelmiş. Ona “Belediyeler çok baskı altındayız diye inim inim inliyorlar bu konuda ne düşünüyorsun hemşerim’’ dediğimde şöyle bir bakış attı ve ardından da “Biz de onlar gibi zor durumdayız. Hem de onlardan daha çok baskı altındayız. Ya vicdanını adalet anlayışını unutup insanları sudan sebeplerle suçlayacaksın, ya da işini kaybetme ihtimalini yaşayacaksın. Durum bu’’ kısacası yaşanan zulmü dile getirdi…

6 yaşında bir kız çocuğuna evlilik gözüyle bakacak kadar bazı zalimler utanmadan gazete ve televizyonlarda adeta bu ahlaksızlığı meşrulaştırma çabası içine girilerek gerçek yüzlerini daha doğrusu adalet duygusunun olmadığı bir ülkede bunu kanıtlamışlardır.

Dünkü mağdurlar, mazlumlar bugün halkın tepesinde zalim olmayı tercih etmektedirler.

Bilindiği gibi seçimlere az bir zaman kalmasına rağmen Kim Cumhurbaşkanı kim olacak sorularının yanıtını dün akşam AKP hükümeti ve adaleti net bir şekilde belirledi. EKREM İMAMOĞLU büyük bir farkla Cumhurbaşkanı olacak….

Anadolu topraklarında yaşayan bu halk her zaman mazlumun yanında haksızlığın karşısında olmuştur.  İmamoğlu 6’lı masanın yani Millet ittifakının onaylaması halinde bu alınan cezayla ile  zirve yapmıştır.

Olmadı beyler olmadı…

Kazdığınız kuyuya siz kendiniz düştünüz…

İmamoğlu ata bindi finişe doğru şaka kalkarak son sürat gidiş yolunda size de seyretmek düşecek galiba. işte ben buna ‘’İLAHİ ADALET’’ derim.

Adalet herkese lazım.  Haksızlık bir gün gelir işte böyle insanın ayağına dolanır.

Vatana Millete hayırlı olsun

Gün ola harman ola  devran döne…

Haydi hayırlısı….